|

İki taraftan birini seçen hata yapar

Türkiye'de 'sosyal medya' denilince ilk akla gelen isimlerden biri olan Dijital Pazarlama Danışmanı Burcu Tüzün, markaların konvansiyonel medya ile dijital medya kullanımı arasında bir denge sağlaması gerektiğini söylüyor.

Melih Bayram Dede
00:00 - 8/03/2010 Pazartesi
Güncelleme: 00:04 - 8/03/2010 Pazartesi
Yeni Şafak
İki taraftan birini seçen hata yapar
İki taraftan birini seçen hata yapar

Temel olarak "İnsanların fikirlerini, görüşlerini, deneyimlerini, perspektiflerini paylaşmak ve birbirleriyle iletişim halinde bulunmak için kullandıkları online platformlar." olarak tanımlanan "sosyal medya", Türkiye'de çok yeni bir olgu. Giderek önem kazanan ve şirketlerin de yeni yeni tanımaya çalıştıkları bu alanla ilgili, Türkiye'de gerçekten 'uzman' diyebileceğimiz kişi sayısı fazla değil. Türkiye'de 'sosyal medya' denilince ilk akla gelen isimlerden biri olan Dijital Pazarlama Danışmanı Burcu "Marka deneyimi en iyi offline yaşamda görülüyor. Ancak offline marka deneyimleri en iyi sesi online yaşamda getiriyor. Bunun bile büyük bir entegrasyon olduğunu düşünürsek, iki taraftan birini seçenlerin çok büyük hata yaptıklarını söylemek mümkün." diyor.

PLANLAMA HATASI BAŞARISI GETİRMEZ

Bugüne dek yapılan projelerin yüzde 90'ının yanlış planlama ve yetersiz gözlem yüzünden başarısızlığa uğradıklarını söyleyen Tüzün şöyle devam ediyor:

"Hataların büyük çoğunluğu markaların bu işler için araya 3. partiler koymalarından kaynaklanıyor. Markalar tarafına baktığımızda kendi açılarından haklılar. Hala çok az markada 'dijital pazarlama uzmanları' yer alıyor. Bu pozisyonun olmadığı markalar kaynak sıkıntısı nedeniyle bu tür işleri dijital ajanslarına, PR ajanslarına emanet ediyorlar ve kontrol bu noktadan sonra elden çıkmış oluyor. Markanın tüm itibarını muhtemelen seneye tekrar çalışmayacağı bir 3. parti mi korur, kollar ve yönetir, yoksa markanın kendisi mi? Bu sorunun cevabı pek çok başarısız projenin özünü oluşturuyor. 3. parti şartsa bile, kontrolü elden bırakmamak lazım."

KONVANSİYONEL MEDYA ÖLÜYOR MU?

Tüzün, konvansiyonel medya ile sosyal medya arasında bir tercih yapılması gerekip gerekmediğine ilişkinse, şunları söylüyor: "Tamamen yanlış bir yaklaşım. Yıllardır duyduğumuz şehir efsaneleri var: Televizyon ölüyor, gazeteler batıyor, e-posta kanalıyla pazarlama bitiyor gibi… Oysa bugün baktığımızda bazı TV programları sosyal medyayı entegre ediyor, dizilerde sosyal medya esprileri geçiyor, Twitter'da TV kanalları takipçilerinin yazdıkları metinlerden dizi senaryoları oluşturuyor,…

Artık dijital ve konvansiyonelin birbirinden ayrılması için çok geç. Birbirinden ayrı yapılanmaların hepsinde bir taraf hep eksik kalacak ve hedefe yeterince yaklaşılamayacak. Ağırlıkları değişse bile entegrasyon bu işin özünü oluşturacak. Önümüzdeki dönemlerde marka sadakatlerinin düşeceğini düşünenlerin aksine bazı markaların sadakatlerinde belirli oranlarda yükselmeler bekliyorum. Marka deneyimi en iyi offline yaşamda görülüyor. Ancak offline marka deneyimleri en iyi sesi online yaşamda getiriyor. Bunun bile büyük bir entegrasyon olduğunu düşünürsek, iki taraftan birini seçenlerin çok büyük hata yaptıklarını söylemek mümkün."

BAĞIMSIZ ÖLÇÜMLEME ŞART

Türkiye'de sosyal medyayla ilgili verilerin doğru olarak elde edilmediği ve sağlıklı ölçülemediğine ilişkin görüşlere ise Burcu Tüzün, bağımsız bir ölçümleme yapılmasını önererek katılıyor: "Dürüst olmak gerekirse dijital ortamın Türkiye'de tam anlamıyla ölçümlenmesi için bu işi bir kaç sitenin, reklamverenler derneğinin değil daha büyük bir araştırmayı yapabilecek bir kanalın araştırıp açıklaması gerekiyor. Çünkü taraflardan biri olduğunuzda verdiğiniz sonuçların manipule edildiği şüphesini engelleyemezsiniz. Örneğin hala IAB Türkiye'nin sessiz kalmasının nedeninin çözebilmiş değilim. Herhangi bir açıklama bir ölçümleme mekanizması duyurusu vs yok. Rekabetin çok yoğun olduğu platformlarda sağlıklı sonuçlar almak mümkün değil. Bunu ancak ve ancak tamamen bağımsız kuruluşlar yapabilir. Ki bizde hâlâ doğru oturmuş bir kuruluş yok bu konuda."



14 yıl önce