|
Dövizle lüks araçlara binen ağır bürokratlara bir şey demeyecek miyiz?

Kamu yönetiminde en önemli kavram güvendir. Yönetimde güven unsuru sarsıldığı zaman bunun gideceği nokta çöküntüdür. Paralel ihanet yapısıyla birlikte zayıflayan yönetime güven unsuru maalesef tepetaklak gitti. Yönetimde güven aynı zamanda yöneticiye güven demektir. Güvenilir yöneticiler azaldıkça sistem arızaya geçiyor demektir. Bugünkü yazımızda yönetimde güvenin nerelere kadar uzandığını irdeleyeceğiz.



Liyakat, ehliyet ve emanet hakkındaki ilahi çağrılar


Hem Kur'an-ı Kerim'de hem de Hadisi Şeriflerde emanet kavramına çok fazla önem verildiği görülmektedir. Nisa Suresi/Ayet 58'de; “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” hükmüne yer veriliyor.



Ayrıca Allah Rasulü'nün (S.A.V.) emanetin ehline verilmesi konusunda çok sayıda Hadisi Şerifi bulunmaktadır. Şimdi de bunları sıralayalım.



1- Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden güvende oldukları kimsedir. (Müslim)



2- Dinine ve dünyasına ait hususlarda kendisine güvenilmesi kişiye saadet olarak yeter.(Buhari)



3- Hayırlınız, kendisinden iyilik umulan ve kötülüğünden emin olunandır. Kötünüz de, kendisinden iyilik beklenmeyen ve kötülüğünden emin olunmayandır. (Tirmizi)



4- İş ehli olmayana [layık olmayana] tevdi edildiği [verildiği] zaman, kıyameti bekle. (Buhari)



5- Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. “Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?” denince, “Görev ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin” buyurdu.(Buhari)



6- Emanete riayet edilmezse, zekat zorla verilirse, ilim, dine hizmet için değil de, para ve makam için öğrenilirse, kişi, hanımının meşru olmayan arzusunu yapmaya çalışırsa, ana babasına isyan ederse,

fâsık ve ehil olmayanlar işbaşına getirilirse,

kötülüğünden korkup zalime hürmet edilirse, gayrı meşru ilişkiler, çalgılı içkili yerler çoğalırsa, yeni nesil, önceki âlimleri kötülerse, o zaman çeşitli belaya maruz kalırlar. (Bezzar)



Bu yüce buyruklar karşısında güvenilir ve ehil yöneticiler hususunda hali pür melalimizi açıklamaya gerek olmadığını düşünüyoruz. Zaman zaman ifade ettiğimiz “işportacı yöneticiler” yönetimdeki ehliyeti ve liyakati açıklamaya yetiyor da artıyor bile.



657 sayılı Kanun yönetimde güven konusunda ne diyor?


657 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinde; “Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar” hükmüne yer verilerek memurların güvene layık olduklarını hem hizmet içinde hem de hizmet dışında göstermeleri istenmektedir.



Yine 657 sayılı Kanun'un 125'inci maddesine göre, kusurlu olarak hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak fiilinin kınama cezasını gerektirdiği hükme bağlanmıştır.



Ayrıca, 657 sayılı Kanun'un 125'inci maddesine göre; kasten hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak fiilinin ise aylıktan kesme cezasını gerektirdiği hükme bağlanmıştır.



Görüleceği üzere, devlet memuruna güven yönetimin merkezine konulmaktadır. Güven unsuru kusur veya kasıtla zedelenirse disiplin cezası ile karşılık bulmaktadır.



Yönetimde güven niçin zedelenir?


Yönetimdeki ehliyet ve emanet duygusu zayıfladığında kamu kaynaklarının fonksiyonu unutulmaya başlamakta vatandaşa hizmet yerini bürokrata hizmete bırakmaktadır. Özellikle elinden, dilinden ve belinden emin yöneticiler azaldıkça yönetimde güven sorunu zirve yapmaktadır. Bundan sonra ise yöneticiler, önüne gelen imkanları kendilerinden menkul gibi görmeye başlamakta, bazı nimetlerin tadına bakınca da bir anda müptela oluvermektedirler. Hayatında lüks araç görmeyen bürokrat başka bürokratlara heveslenerek bende isterim teranesi tutturmaktadır. Hele bir de bende devleti temsil ediyorum mantığı oluşmuşsa bu bürokratı tutana aşk olsun.



Yine, yönetimde şeffaflığın azalması da güven duygusunu aşındırmaktadır. Daha önce bu köşede gündeme getirdiğimiz etik ilkeler vb. hususlara dikkat edilmemesi de bürokrasiye güveni yerle bir ederek her bürokratın bildiğini okumasına ve her şeye fazlasıyla layık olduğunu düşünmesine sebep olmaktadır. Kim ne derse desin ben alıştığımdan vazgeçmem mantığının merkeze yerleşmesi de güven duygusunu sarsmaktadır.



Kamu bankaları yönetime güveni yerle bir ediyor


Özellikle yatırımcı kuruluşlardan yüklü hakediş ödemeleri yapanlar ve ellerinden büyük fon bulunduranlar, promosyon adı altında ciddi tutarlarda paralar almakta ve bu paraları bazen nakit bazen de mal ve hizmet olarak kullanmaktadırlar. Bu ödemelerin bir nevi örtülü ödenek şeklinde kullanılması ise bürokratı becerikli adam pozisyonuna sokmakta ve kötü alışkanlıklara sevketmektedir. Yani bir anda anlık iş yapabilir hale gelmekte, ihale mevzuatı bir anda bypass edilmekte ve iş görme hızı maksimize edilmektedir. Bu durum ise yönetimde güç zehirlenmesine sebep olmaktadır. Bundan sonra ise gelsin kayıt dışı harcamalar gitsin kayıt dışı harcamalar.



Garip olan ise bu yöntemin kullanıldığını bilmeyen ve duymayan yok gibidir. Nasıl bir ahlaksız çark işlemekte ise, kamu bankaları dahi alınan bunca tedbire rağmen bu etik dışı yöntemi tepe tepe kullanmaktadır.



Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan bir de işe bu açıdan bakmalı


Sayın Cumhurbaşkanı'nın çağrısına uyarak vatandaşın döviz bozdurma seferberliği başlatması takdire şayan bir davranıştır. Ne yazık ki aynı özveriyi kamu bürokrasisinde ve bazı sivil toplum örgütlerinde göremedik. Bazı bürokratlar ve sivil toplum örgütleri bize kızacak ama ne yapalım vicdanımızın sesine kulak vereceğiz.



Bankaların promosyon adı altında kamu kurumlarına tahsis ettikleri örtülü ödenekler, özellikle lüks araçlar için kullanılmaktadır. Lüks araçların dövizle alındığı dikkate alındığında birilerinin bu adamlara dur demesi gerekmektedir. Aynı durum bazı sivil toplum örgütleri için de geçerlidir. Garibanların aidatlarıyla lüks araçlara binen sivil toplum örgütü liderleri biran önce dövizle alınan bu araçlar yerine yerli araç kullanarak bu kampanyaya katılmalıdırlar.



Bu yöntemle çok sayıda lüks araç kamunun elinden çıkacak ve bundan sonra yurt dışından dövizle yeni lüks araç getirilmesine ihtiyaç duyulmayacaktır. Bu araçların kamuda kullanılmamasıyla ister istemez talep daralmasından dolayı fiyatı düşecek ve yenilerine yüksek fiyattan dolayı talep azalacaktır. Kaldı ki bu araçlara en büyük talep kamu kaynaklıdır.



Kullanılan lüks araçların büyük çoğunluğunun kamu kurumlarının ağır bürokratlarına tahsis edildiği düşünüldüğünde ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Devlet Denetleme Kurulu'nun bu konuda yapacağı küçük bir denetim dahi büyük ses getirecek ve birçok bürokrata çeki düzen verdirecektir. Sayın Cumhurbaşkanım vatandaşın bunca desteği yanında bir de etik dışı davranışlarla dövizle alınan lüks araçlara binen ağır bürokratlara da bir çift sözünüzün olması gerekmez mi? Ey ahlaksız bürokratlar demeyecek misiniz? Kör kuruşun hesabını sormayacak mısınız?


#Döviz
#Liyakat
٪d سنوات قبل
Dövizle lüks araçlara binen ağır bürokratlara bir şey demeyecek miyiz?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Laf değil, iş üretme zamanı
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek