|
Sofuoğlu gibilere kızılmaz…


Kenan Sofuoğlu AK Partimizin geçen dönem vekillerinden biri.

Ne AK Parti’yle alakası var, ne de siyasetle.

Sadece ünlü bir sporcu olduğu için aday gösterilmiş.

Aday gösteril-dikten sonra bakmış ki siyaset kendisine göre değil, sahada koşuşturmak hiç harcı değil, ayrılmak istemiş adaylıktan ama bizimkiler bu saatten sonra uygun olmaz deyip kabul etmemiş!

Adam aday gösterildiğine bin pişman olmuş, seçildikten sonra iki bin pişman…

Bütün bunları yana yakıla nedense adını anmaya değer bulmadığım bir gazeteciye anlatmış.

“Ben istemedim ama Cumhurbaşkanının ısrarıyla girdim. Girdiğime de pişman oldum” demiş ezcümle.

Diğer dediklerinin hiçbir önemi yok.

Sofuoğlu’nun niye konuşma ihtiyacı duyduğu bahs-i diğerdir.

Herhalde “Ak Partililik” aidiyeti üstünde kalmasın diye bir yerlere mesaj verme ihtiyacı hissetmiş olabilir.

Hakkıdır.

Zaten kendisi de “Aslında AK Partili değilim ama Cumhurbaşkanının ısrarı üzerine kabul ettim” diyor.

Şimdi içimizden birileri Sofuoğlu’na ateş püskürüyor.

Bence Sofuoğlu’na kızmaya hiç kimsenin hakkı yok.

Adamın dedikleri doğruysa şayet kabahati kendimizde aramalıyız.

Böyle birini veya birilerini aday göstermekle davamızı düşürdüğümüz bu durumun müsebbibi biziz çünkü.

Düşününüz adamın AK Parti’yle alakası yok, Reis’in davasıyla alakası yok, millet gibi bir derdi yok ama adamı ısrarla seçilebilecek yerden aday gösteriyoruz.

Düşününüz bu adam katıldığı toplantılarda AK Parti’yi ve davasını anlatacak!

Çok merak ediyorum, milletvekili iken katılmak zorunda kaldığı toplantılarda bu adam AK Parti adına neler dedi acaba?

Ben kendi adıma ona kızdığım için işbu satırları kaleme almış değilim.

Aynı hataları yapmaya devam ederek partimize kan kaybettirdiğimiz için asıl kendimize kızıyorum.

Siyaseten karşılığı olmayan, milletin tanımadığı-bilmediği, en fenası millet nezdinde kıymeti harbiyesi olmayan insanları şunun kızıdır, bunun oğludur veya şöyle ünlüdür diye aday gösterirseniz sahayı boşaltmış olursunuz. Dahası milletten de kopmuş olursunuz.

Ders almıyoruz biz ne yazık ki!



31 Mart 2024 belediye seçimlerinde büyükşehirlerimizden birinde aday gösterdiğimiz kişi seçim çalışmalarında şunu diyordu:

“Ben aslında AK Partili değilim. Ömrümde AK Parti’ye oy da vermedim. Kendim aday olmadım. Cumhurbaşkanının ısrarını kıramadığım için adaylığı kabul ettim. Ben aslında sizden biriyim. Benim olduğum yerde asla hayat tarzlarınıza müdahale olmaz. Ben buna izin vermem.”

Ne bu şimdi?

Sofuoğlu’nun dediklerinin tıpkısının aynısı değil mi bu sözler?

Sahi bir insan bir partiden aday gösterildikten sonra kendini bu şekilde anlatma gereği niye hisseder?

Kendisinin ne kadar vazgeçilmez önemde ve büyüklükte olduğunu göstermek için elbette. Bir de Cumhurbaşkanının adını kullanarak “Öyle vazgeçilmezim ki Cumhurbaşkanı bizzat istedi” algısı oluşturarak herkesi psikolojik olarak baskılamak için elbette.

Nitekim aynı kişinin “Beni buraya Cumhurbaşkanı tam yetkiyle gönderdi” diyerek kendini sadece teşkilatın ve milletvekillerinin üstünde değil, bürokrasinin de amiriymiş gibi görmesi, hatta bakanlarla herkesin içinde konuşurken gücünü göstermek için onlara adeta talimat verir gibi konuşmasına tanık olanlar, AK Parti’nin ruhuyla ve misyonuyla bağdaşmayan kibir ötesi bu narsisizmin Reis’in AK Partisiyle alakasını kuramayıp hayıflanıp durduklarını bilirim.

Seçimi kaybetmiş olmasına rağmen hâlâ aynı kişinin teşkilatlar ve bürokrasi üzerinde Cumhurbaşkanımızın adını kullanarak tahakküm kurmaya devam ettiğini görenler, emin olunuz ki Sofuoğlu’nu çok daha masum kabul ederler.

Bir insan hiç oralı olmadığı halde aday gösterildiği yerden seçilmeyince niye orayı kişisel tahakkümü altına almaya çalışır ki? Üstelik Cumhurbaşkanımızın adını kullanarak.

Üstelik bu davaya zerre kadar emeği geçmemişken, bu davaya ömrünü verenlere karşı Reis’in adını ne hakla bir giyotin gibi kullanmaya kalkışır ki!

Bu cüreti ve hakkı kendinde bulan birinin AK Parti’ye verdiği zarar inanınız ki Sofuoğlu’nun verdiği zararla mukayese dahi edilmez. Sofuoğlu o adamın yanında zemzem suyuyla yıkanmış gibi kalır.

Kendini mi pazarlıyor yoksa birileri mi pazarlıyor bilmem, şimdi de o kişinin üst düzey bir görevle taltif edileceği söyleniyor.

Sözün özünü deyip çekileyim aradan: Şayet bu tür adamlarla yola çıkılacaksa bilinsin ki gidilecek bir yolumuz gayrı kalmamış demektir.

Arınarak, yani kendi özümüze dönerek, o kurucu ruhu yeniden kuşanarak ve o ruhu üstünde şerefle taşıyacak kendi aktörlerimizle ancak eskisinden daha güçlü hale gelebiliriz. Değilse Allah muhafaza.

Sofuoğlu gibilerle buraya kadar!

HAMİŞ

Ders almamız için işbu yazma gereği duydum. Partimi asla eleştirmiyorum. Partimi bu hale düşüren siyasete ve tarza itirazım var benim. Umarım doğru anlaşılır ve gereği yapılır gayrı.

#Kenan Sofuoğlu
#Siyaset
#Mehmet Metiner
15 gün önce
Sofuoğlu gibilere kızılmaz…
“İnsan Yayınevi/ni özlüyor”
Sosyal çürüme yazıları 9: Keriz silkeleme cumhuriyeti
“Tektif”
Tasarruf eğilimini mi artıracağız, tüketim eğilimini mi düşüreceğiz?
Bu bir isyan yazısıdır: İslâm ülkeleri demeyin gayrı…