|
Bize lütfen bir avuç toprak bırakmışlar

İsrail, kana doymadığını Gazze’de tekrar tekrar gösterdi. Yine de mağdur, mazlum rolünden vazgeçmeye niyeti yok. İsrail devlet televizyonunun adının Kan olduğunu da bir kenara not edelim.

Şam’daki İran Konsolosluğuna yaptığı saldırıda üst düzey İranlı komutanlar öldürüldü.

Ortada herhangi bir sebep yoktu.

Bütün dünya Gazze’de katliamı konuşuyordu. İlgili kim varsa İsrail’in Refah’a saldırıp saldırmayacağını tartışıyordu.

Durup dururken Şam’a füze gönderdi ve toplantı yapan 7 İranlı komutan öldü.

*

Günlerce İran’ın nasıl karşılık vereceği beklendi. Cevap verilmese olmazdı.

Âdet yerini bulsun diye İran’ın gönderdiği dronlar ve füzeler, İsrail’e ciddi bir zarar vermedi.

İran, 44 İsrailli askerin öldürüldüğünü iddia etse de, ne isimler var ortada, ne cesetler.

Polisiye eserlerden aklımızda kalan ilk kural şudur: Ortada ceset yoksa bir cinayetten söz edilemez.

Gerçekten 44 İsrailli asker öldürülmüş olsaydı, İsrail’le beraber ABD, İngiltere, Fransa ve yardakçıları ortalığı ayağa kaldırırdı.

Açıklanan şu ki İran’ın füzeleri sebebiyle, sadece Müslüman bir çocuk ölmüş.

*

Yine de Şam saldırısına cevap verildi, durum 1-1 oldu diye bakarken, İsrail’in misillemeye misilleme yapacağı gündemdeki ilk konu.

“İsrail İran’ı hemen vurabilir.”

“Ne zaman vuracak?”

“Bu gece mi saldıracak?”

“Misilleme yapacak mı?”

*

İlk saldıran İsrail. Hem de durup dururken. Karşılık veren İran. Denk olmasa da, göstermelik de sayılsa, kulak çekme mesabesinde de olsa, İran bir cevap verdi.

Misillemeye misilleme yapmak, saldırganlıkta ısrar anlamına gelir ve bunun ucu bulunmaz. Sürgit devam eder. Onun adı savaştır artık. Kimin nerede duracağı, kimlerin dâhil olacağı belli olmaz.

ABD, İsrail’in fazla abartmasından yana değil. Usulet ve suhulet tavsiye ediyor, telkinde bulunuyor. Fakat yine de her durumda İsrail’in yanında durmaya, destek vermeye devam edeceklerini açıklıyorlar.

Dalga geçmenin başka türlüsü.

*

Sınırı olmayan, haritasında çizgiler bulunmayan bir ülke İsrail. Kendi kafalarına göre bir harita çiziyor ve bunu BM toplantısında utanmadan gösteriyorlar.

İddiaya göre bizim ülkemizin de yarısına yakınına göz dikmiş hâldeler.

Bayraklarındaki altlı üstlü iki mavi çizgi, iki nehrin sembolü.

*

Biz de şükürler olsun öyle bir toprağa sahibiz ki burada gözü olmayan yok. İsrail’den başka Ermeniler ülkemizi kendi haritalarında gösteriyor.

Yunanlılar aynı şekilde. Okullarındaki kitaplarda Trakya, Ege kendilerininmiş gibi gösteriliyor.

İstanbul dersek, göz dikmeyen kalmamış.

Sevr kafasına bakarsak, daha fazlasını görürüz. İngiliz, Fransız, İtalyan…

Gürcüler de bir ucundan tırtıklamışlar. Bulgarların Edirne’yi işgali çok eski sayılmaz. Çatalca’ya kadar gelmişler. Bize bıraktıkları yer, Ankara civarında bir avuç toprak. O da lütfen.

93 Harbi sonrası Ruslarla Ayastefanos Antlaşması yapmışız. Bugün Yeşilköy dediğimiz yer.

Daha eskiye gidersek, 12. yüzyılda 2. Haçlı Seferi sırasında Alman ordusu Silivri civarına kadar gelmiş. Bir anda bastıran aşırı yağmur ve sel yüzünden askerler boğulmuş da çekilmek zorunda kalmışlar.

Bütün bunları hatırlatma sebebi gizli, dolambaçlı, karmaşık değil.

Biraz zayıflarsak, kimlerin çullanacağını unutmamak için.

Biz unutsak da onlar hemen hatırlatır. Fakat o zaman da geç kalmış, geç uyanmış oluruz.

#İran
#Gazze
#İsrail
#Mehmet Şeker
13 gün önce
Bize lütfen bir avuç toprak bırakmışlar
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri