|
Filistin sinemasına bir bakış

Her alanda ve her koşulda Filistin’i konuşmaya devam etmemiz gerekiyor. Konu ne olursa olsun laf bir şekilde Filistin’e gelmek zorunda. 7 Ekim’den sonra İsrail’in başlattığı soykırım her daim gündemde kalmalı. Asla bu duruma alışmamalıyız ve bu yaşananları nesiller boyunca hatırlamalı ve hatırlatmalıyız. İnsan olarak bu bizim üzerimize düşen bir ödev. İnsanlıktan nasibimizin kalmasını istiyorsak bu şekilde hareket etmek zorundayız. Bu sadece siyasetin değil, hatta belki de en az siyasetin ödevi. Bu yer yüzünde yaşayan tüm bireylerin üzerindeki bir sorumluluk. Hepimiz Filistin’de yaşananları hatırlamalı ve hatırlatmalıyız. Başlarından 2. Dünya Savaşıyla birlikte büyük bir felaket geçen Yahudi toplumunun yaşadıklarını nasıl aktardığı hepimizin malumu. Başlarından benzer felaketler geçen toplumların da benzer yolu izleyerek kendi yaşadıklarını aktarması gerekiyor. Filistinliler söz konusu olduğunda ise bunu en iyi sinemayla ve edebiyatla yaptıklarını söylemek mümkün. Her iki sanat biçiminin de Türkiye’de bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Son yıllardan Arapça’dan çeviri yapan mütercimlerin sayısındaki artış sayesinde Filistin edebiyatından, eskiye nazaran, çok fazla eser çevirildi. Tabii ki çevirilmesi gereken çok daha fazla eser var. Genç akademisyen adaylarında, duyduğum, gördüğüm kadarıyla, Filistin edebiyatına bir ilgi var ama gençlerin en büyük problemi kendilerine danışman hoca bulmayla alakalı. Zamanla bu engelin de aşılacağını düşünüyorum.

Sinema konusunda ise zaten film üretimi çok daha uzun ve zorlu ve maddi yükü fazla olduğu için bazı önemli engeller mevcut. Ama buna rağmen bir Filistin sinemasından bahsetmek mümkün. Kamuoyunda Filistin konusunda oluşan hassasiyetin sanat alanına yansıdığını görmek de açıkçası sevindirici bir gelişme. Filistin sinemasından bir seçki önümüzdeki günlerde Salt Beyoğlu’nda yer alan Açık Sinema’da başlıyor. Kırık Kameralar adını taşına seçki, seçki adını Emad Burnat ve Guy Davidi’nin 5 Kırık Kamera’sından alıyor, Filistin sinemasından kurgu ve belgesel seçkilerinden oluşuyor. Odak noktasında ise “sömürgecilik ve tahakküm pratiklerinin toplumsal, politik, ekolojik katmanlarını” yer alıyor. Salt’tan Fatma Çolakoğlu ve Gülce Özkara’nın hazırladığı seçkide şu filmler yer alıyor:

Jumana Manna yönettiği Foragers [Toplayıcılar], Basma Alsharif’in yönettiği Ouroboros, Eric Baudelaire’in yönettiği The Anabasis of May and Fusako Shigenobu, Masao Adachi and the 27 Years Without Images [May ve Fusako Shigenobu ile Masao Adachi’nin Seferi ve İmgesiz 27 Yıl], Carol Mansour’un yönettiği Stitching Palestine [Filistin’i Örmek], Inas Halabi’nin yönettiği We No Longer Prefer Mountains [Artık Dağları Tercih Etmiyoruz], Emad Burnat ve Guy Davidi’nin yönettiği 5 Broken Cameras [Beş Kırık Kamera], Al Jaar Qabla Al Daar [Kapımızdaki Komşu], Shaina Anand ile Ashok Sukumaran, Shereen Barakat, Nida Ghouse, Mahmoud Jiddah, Mahasen Nasser Eldin, Aarthi Parthasarathy’nin yönettiği CAMP, Muhammad Nour ElKhairy yönettiği P is for Palestine [Filistin’in F’si], Wisam Al Jafari’nin yönettiği Ambience [Ambians], Samira Badran’ın yönettiği Memory of the Land [Toprağın Hafızası].

Filmlerin bir kısmını saltonline.org adresinden izlemek mümkün olacak seçki 4 Nisan’da Foragers [Toplayıcılar]’la başlayacak.

Bu seçkide yer alan filmleri henüz izlememiş olanlara tavsiye ederim. Gösteri takvimine Salt’ın web sitesinde bulmak mümkün.

Filistin’e bakışın siyaset dışına çıkması, sanatın dahil edilmesi için çok önemli gördüğüm bu yaklaşımdan ötürü tüm Salt ekibini tebrik ederim.

#Filistin
#sinema
#film
2 ay önce
Filistin sinemasına bir bakış
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?