|
Somali deyip geç istersen

Daha Meclis’teki Yüce Divan oylamasıyla ilgili tartışma bir yere gidecek mi onu izlemeye çalışıyorduk.

Ali İsmail Korkmaz cinayeti davasında verilen kararların yankılarına bakıyorduk.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan yurt dışı seyahatte olduğu için ve muhalefet liderlerinin de çarpıcı bir programı görünmediğinden bir gün öncenin gündemiydi gazeteci olarak bizim de gündemimiz.

Çok da yeni bir şey yoktu açıkçası Perşembe gününe ait.

Öğleden sonra Reuters’in flaş haberi kıpkırmızı doldurdu birden ekranları.

Somali’de patlayan bomba yüklü aracın hedefi Türk delegasyonu muydu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika turundaydı ve bir sonraki durağı Somali’ydi.

Eş Şebab örgütü daha önce iki kez Türk hedeflerine saldırmış ve üstlenmişti bu saldırıları.

Acaba yine o muydu?

Yoksa iç savaşın kucağındaki Somali’de bu bir rastlantı mıydı?

Kısa sürdü soruların cevabının gelmesi: Eş Şebab üstlendi ve hedefinin Cumhurbaşkanı öncü korumalarının da bulunduğu Türk delegasyonu olduğunu açıkladı.

Beş Somalili hayatını kaybetmişti. Bir ya da ikisi bombalı aracı patlatan teröristlerdi anlaşılan.

Somali’de ne istiyorlardı bizden?

Biz ne istiyorduk Somali’den?

Tarihinden kaçtıkça seni yakalayıp durduğu bir ülkede, coğrafyada olduğumuzu yeniden hatırlatan bir saldırıydı aslında olan.

Yavuz Sultan Selim’in halefleri ve selefleri arasında neden Doğu’ya yönelik büyük seferler yapan tek padişah olduğunu anlatan bir tarih.

Portekiz’le girişilen mücadelede gemileri açık okyanus şartlarına uygun olmadığı için bu alandan çekilen Osmanlı donanması o mücadelede Somali’yi üs olarak kullanıyordu.

Ticari ve deniz yollarını tutan Osmanlı’ya karşı Afrika’yı altından geçmenin yolunu keşfeden Portekiz bu imkânla karşımızdaydı işte.

Kutsal topraklara kadar saldırıların hazırlığında, küçük hücumlarla Mekke Medine sınırlarına kadar birkaç kere gelmeyi başaran Portekiz’in durdurulması içindi Yavuz’un o büyük çölleri aşan seferleri.

Arkasında kutsal topraklar kadar Hindistan ve ötesi gibi değerli bir hazinenin ticaret yollarının kavgası da vardı.

O kavgayı gereği gibi yapamayan Memlükler ve bu kavgada karşımızda yer alan Safeviler gibi Türk kökeni yadsınamaz devletler bu ana mücadelede ya hemen ya zamanla silinip gitti.

Asırlar geçip günümüze ışınlandığınızda da aslında benzer bir çatışmadan başka şey görmüyorsunuz.

Aç perişan doğal afetlerin yakıp yıktığı Somali’ye yıllardır ısrarla yardım eden ve ilişkilerini geliştirmek isteyen Türkiye okyanus ötesinde bir tutamak bulmasın diye bugünkü kavga.

Ve modern zamanların en önemli savaş yöntemi olarak devletler birbirleriyle değil aracılarla savaşıyor.

Ama ekonomik oluyor bu mücadele ama iç savaşlardaki taraflar üzerinden.

Dün İbrahim Karagül’ün yazısı Somali’nin sadece Somali’den ibaret olmadığını gösteren önemli bir makaleydi.

Aynen öyle...

Tıpkı dünün dünde kalmadığı kalamadığı gibi.

1. Dünya Savaşı’nın tam yıldönümünde bulunduğu her yerden parça parça sökülüp atılan Osmanlı’nın yerine can havliyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin o yerlere yeniden girmesini kim ister ki bölge halkları dışında?

Savaşsız, topsuz tüfeksiz çatışmasız kültürel ekonomik arkadaşça bir seçenek sunmasını?

Dün Portekiz’di bugün aklınıza gelen ilk beş ülkeyi sayabilirsiniz yerine.

Eş Şebab tarihteki hangi örgüt ve ülkeleri temsil ediyor, onu da uzmanları bulsun, anlatsın.

Rekabet uluslar arası alana taşınca sandığımızdan hayal ettiğimizden çok acımasız ve kanlı oluyor.

Devlet Başkanı düzeyinde bir ziyaretten önce patlatılan ve açıklamasında hedefi belirlenen bombanın sadece bir bomba olmadığı gibi Somali sadece Somali değil; dün artık sadece dün değil...

Yapacak bir şey yok ama.

Osmanlı’dan sonra uluslalar arası sulara ilk defa donanma çıkarırsan, sana yasaklanmış bir ülkeye elini uzatırsan bunlara da hazırlıklı olursun.

Hepsi bu...

Bildiğimiz gibi bildiğimiz yolda bildiğimiz şekilde yürümeye mecburuz ve yürüyeceğiz de.

Afrika’da da Asya’da da Ortadoğu’da da Kafkaslarda da...

Bunu rakiplerimiz bizden daha iyi biliyor.

Mesele, bizim millet olarak bürokratıyla siyasetçisiyle kendimizin de bunun farkında olup olmadığımız sadece.

#Meclis
#Yüce Divan
#Ali İsmail Korkmaz
9 yıl önce
Somali deyip geç istersen
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu