|

ABD''nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri

Amerika''nın çözmek için yoğun çaba harcadığı mali uçurumun meydana gelmesinin arkasında iki temel parametre bulunmaktadır. Birincisi 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kulelere yapılan saldırının ardından Başkan Bush''un ekonomiyi canlandırmak için yürürlüğe koyduğu vergi indirimlerinin süresinin 1 Ocak 2013 itibariyle sona ermesidir.

Prof. Dr. Muhsin Kar
00:00 - 1/01/2013 Salı
Güncelleme: 22:53 - 31/12/2012 Pazartesi
Yeni Şafak
ABD''nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri
ABD''nin yaşadığı mali uçurumun nedenleri

Avrupa Birliği üyesi ülkeler resesyon ile boğuşurken, bir süredir Amerikan ekonomisinden ümit verici haberler gelmekteydi. Özellikle konut piyasasındaki kıpırdanmalar ve finansal kuruluşların güçlenmesi, Amerikan ekonomisinin de canlanmasına neden oluyordu. Hatta 2013 yılında Amerikan ekonomisinin yüzde 2 oranında büyümesi bile tahmin edilmekteydi. Ancak Amerikan siyasetinin sadece kendilerini değil tüm dünyayı da tehdit eden ekonomik sorunlarına çözüm üretmede başarısız olması, küresel (büyük) durgunluktan çıkılabileceği heveslerini de kursaklarda bırakabilir.

Amerikan siyasetinin içinde bulunduğu yapısal karakteristiği, Başkan Obama''nın acil çözüm bekleyen ekonomik sorunların çözümü noktasında karar almasını ve etkin bir şekilde uygulamasını güçleştirmektedir. 1 Ocak 2013 tarihinde Amerikalıların büyük çoğunluğunu etkileyecek olan vergi artışlarına ve harcama kesintilerine ilişkin sert tartışmalar, yılbaşı gecesi eğlencelerinin neşesini kaçıracak gibi. Yeni yılda vergilerin yükselmesi ve harcamaların kısılması (''mali uçurum'' olarak adlandırılan) zaten zor bir dönemden geçen Amerikan ekonomisi için şok etkisi yapacak ve yeni bir daralma sürecini beraberinde getirecek niteliktedir. Ayrıca bu şok sadece Amerika ile sınırlı kalmayacak ve tüm dünya ekonomisinin istikrarını tehdit edecek büyüklüktedir. Bu yüzden olsa gerek, IMF gibi uluslararası finansal kurumlar başta olmak üzere hemen herkesin gözü yeni yılın ilk günlerinde toplanacak olan Kongre''nin alacağı karara odaklanmış durumdadır.

SİYASi KiLiTLENME

Ancak Kongre''nin mevcut yapısı kendinden beklenilen adımı kolay atamayacağını göstermektedir. Zira sorunun bugüne kadar çözülememesinin nedeni de Kongre''nin bıçak sırtı bir dengede olmasından kaynaklanmaktadır. Hatırlanırsa, Amerika''da 2011 yılı yaz aylarında hazinenin artan borçlarının borçlanma limitine (debt ceiling) dayanması sert tartışmalara neden olmuştu. Cumhuriyetçiler ile Demokratların Temsilciler Meclisi ile Senato''daki dağılımı, Obama''nın elini kolunu bağlamıştı. Çünkü Temsilciler Meclisi''nde Cumhuriyetçiler çoğunluktayken, Senato''da Demokratlar kıl payı çoğunluktaydı. Bu açmaz, Başkan Obama''nın borçlanma üst limitini artırmasını engelliyordu. Bunun üzerine her iki partiden temsilcilerin katıldığı bir Süper Komite oluşturulmuştu. Komitenin bütçe açıklarının kontrol altına alınmasına ilişkin önerisi, büyük tartışmalar eşliğinde kabul edilmiş ve bunun üzerine borçlanma üst limiti artırılabilmişti.

Amerikan siyasi sisteminin zaaf noktalarından birini oluşturan bu kilitlenmeyi (gridlock) Kasım ayındaki seçim de çözmedi. Amerikan siyasetindeki bu kritik denge, Başkan Obama''nın siyaset üretmesini de engellemektedir.

Obama''nın sorunun çözümü noktasında Kongre''nin harekete geçmesini (iki partinin anlaşarak çözüm üretmesini) talep etmesinin nedeni de budur. Ancak her iki parti yılın son gününe kadar sorunun çözümü noktasında ortak bir öneri geliştiremedi. Bu yüzden olsa gerek, eğer iki parti ortak bir öneri geliştiremez ise, Obama kendi önerisini Kongre''ye sunacağını ifade etti. Dolayısıyla Amerikan siyasetinin sorunlara çözüm bulma noktasındaki ''yaratıcılığı'' ile geliştirilecek bir çözüm önerisinin de ''birinci en iyi politika'' olmayacağını da unutmamak gerekir. Bu yüzden, mali uçurum tartışmaları önümüzdeki yıllarda da gerek Amerikan halkının ve iş dünyasının gerekse diğer ülke ekonomilerinin ve finansal piyasaların gündemini meşgul etmeye devam edecektir.

11 EYLÜL''DEN MALİ UÇURUMA

Amerika''nın mali uçurum ile karşı karşıya gelmesinin arkasında iki temel parametre bulunmaktadır. Birincisi 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kulelere yapılan saldırının ardından Başkan Bush''un ekonomiyi canlandırmak için yürürlüğe koyduğu vergi indirimlerinin süresinin 1 Ocak 2013 itibariyle sona ermesidir. Yine aynı dönemde Bush tarafından başlatılan ''teröre karşı savaş'' stratejisi de bütçe üzerindeki yükü de kartopu gibi artırmıştır.

İkincisi ise, 2011 yazında her iki partiden temsilcilerin katılmasıyla oluşturulan ve bütçe açıklarının kontrol altına alınması için her iki partinin ortak desteğini alacak bir öneri geliştirilmek için kurulan Süper Komite''nin önerisi ile yasalaşan Bütçe Kontrol Yasası gereğince kamu harcamalarının otomatik olarak yaklaşık 600 milyar dolarlık kısılacak olmasıdır.

Ayrıca Başkan Obama''nın düşük gelirli Amerikalıların yaşam standardını yükselteceği düşüncesiyle çok önemsediği ve gerçekleştirdiği sağlık reformu da bütçe üzerinde önemli bir yük oluşturmuştur. Son olarak, Obama, Bush döneminin ''ötekine savaş'' stratejisinden Irak''tan çekilerek kısmen geri adım atmış olsa da halen Afganistan batağı bütçe üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir.

OBAMA İLE YAŞANAN DEĞİŞİM

Dolayısıyla Amerika, bir yandan Bush döneminde yürürlüğe konan vergilerin sürelerinin 1 Ocak 2013 tarihinde sona ermesinin ve diğer yandan 2011 yılında bütçe açıklarını kontrol almak için kabul edilen Bütçe Kontrol Yasası gereği yaklaşık 600 milyarlık kamu harcamaları kesintisinin yaratacağı şokun etkisi ile yeni yıla girmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, Amerikan ekonomisi hala 11 Eylül 2001''de ikiz kulelere yapılan saldırının artçı şokları ile sarsılıyor.

Vergi indirimlerinin 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle sona ermesi, hane halklarının gelirlerini azaltacaktır. Ayrıca firmalar için uygulanan teşviklerin yürürlükten kalkması ise, firmaların karlılıklarını derinden etkileyecektir. Bütçe Kontrol Yasası, savunma harcamaları dahil bir çok alanda kesintiler öngörmektedir. Bu yasada öngörülen harcama türlerinin ileri ve geri bağlantıları üzerinden oluşturacağı kanallar ile Amerikan ekonomisinde ciddi daralmalara neden olması muhtemeldir. Nitekim, mali uçurumun Amerikan ekonomisinde yüzde 2 oranında bir daralmaya neden olması ve ayrıca işsizliğin yüzde 10''lar seviyesine çıkması beklenmektedir. Böylesi bir durum, Avrupa''dan sonra Amerika''nın da resesyona girmesi anlamına gelmektedir. Dünyanın yarısını oluşturan bu iki bölgedeki bir resesyonun dünya ekonomisi için oluşturduğu riskleri düşünmek bile korkutucudur.


11 yıl önce