|

Arap Baharı''ndan Gezi Parkı''nı okumak

AK Parti''nin başarılarını gölgelemek ve Sn. Başbakanımızın imajını zedelemeye yönelik başlatılan dezenformasyon çabaları çerçevesinde ifade edilen ''diktatör Erdoğan'', ''Türk Baharı'' gibi söylemler ancak bir akıl tutulması ile açıklanabilir. Yaşanan olayları Arap Baharı ile kıyaslamak ancak cahillik veya art niyetle ifade dilebilir. Zira Arap Baharının ortaya çıkışına neden olan toplumsal dinamikler ile ülkemizde yaşanan protestoların toplumsal dinamikleri taban tabana zıttır.

Prof. Dr. Emrullah İşler
00:00 - 19/06/2013 Çarşamba
Güncelleme: 22:26 - 18/06/2013 Salı
Yeni Şafak
Arap Baharı''ndan Gezi Parkı''nı okumak
Arap Baharı''ndan Gezi Parkı''nı okumak

Gezi Parkı eylemleri çerçevesinde son iki haftadır yapılan protestoları masum birkaç gencin demokratik hak talebi olarak açıklamamız mümkün değildir. Nitekim eylemlerin gelişimi, atılan sloganlar ve süreç içerisinde tespit edilen marjinal gruplar göz önüne alındığında fotoğraf net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Hükümetimizin Hak ve özgürlükleri genişletmek için attığı onlarca adım olmasına rağmen, geçmiş hükümetler dönemindeki ayrıcalıklarını kaybeden bu nedenle durumdan istifade ederek halkı manipule eden bir oligarşik sermayeyle karşı karşıya kaldığımız aşikardır. Tam anlamıyla bu kesimlerin siz nasıl orta sınıfı daha iyi bir noktaya getirirsiniz?'' onları nasıl zenginleştirirsiniz? diye iktidardan öç alma mücadelesine girdiklerini görüyoruz.

ARAPLARI YÖNETENLER KİM?

AK Parti''nin başarılarını gölgelemek ve Sn. Başbakanımızın imajını zedelemeye yönelik başlatılan dezenformasyon çabaları çerçevesinde ifade edilen ''diktatör Erdoğan'', ''Türk Baharı'' gibi söylemler ancak bir akıl tutulması ile açıklanabilir. Yaşanan olayları Arap Baharı ile kıyaslamak ancak cahillik veya art niyetle ifade dilebilir. Zira Arap Baharının ortaya çıkışına neden olan toplumsal dinamikler, ile ülkemizde yaşanan protestoların toplumsal dinamikleri taban tabana zıttır.

Arap Dünyası''nın sınırları her ne kadar I. Dünya savaşı sonrasında çizilmiş ise de, bölgedeki rejimler genel itibarı ile II. Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkmıştır. İki savaş arasındaki sömürge dönemini atlatan bölge ülkeleri 70''li yıllara kadar iç müdahalelerle darbelerin gerçekleştiği bir istikrarsızlık süreci yaşamıştır. Askeri darbelerle şekillenen yeni devlet yapıları uyguladıkları baskıcı yöntemlerle 20. Yüzyılda bölgelerinde istikrarın oluşmasını sağlamışlardır. Yeni rejimlerle oluşan yönetim biçimleri, ideolojik farklılık gösterse de uygulamada diktatöryal yönetim ekseninde birleşmişlerdir.

Arap halkları bölgenin genelinde yıllar boyu süren baskılara, zorbalıklara, haksızlıklara, hayal kırıklıklarına, ekonomik, siyasal ve sosyal başarısızlıklara yeter demek için sokaklara dökülmüştür. Ünlü Arap Edebiyatçısı İlyâ Ebu Madi''nin ifadesiyle ''Arap halkları despot rejimlerce her türlü insani haklardan mahrum bırakılmış, açlık ve sefalet içinde yaşamaya zorlanmıştır.'' Arap Baharı işte bu tarihsel sürecin bir birikimi olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim, sokağa dökülen halklar demokrasi, özgürlük ve ekonomik iyileşme talebiyle sloganlar atmışlardır.

AK Parti iktidarındaki Türkiye, zor şartlar altında da olsa hızla büyüyen ekonomisi, içeriden ve dışarıdan dayatılan sorunlara rağmen işleyen demokrasisi, yönetimin serbest seçimlerle el değiştirmesi, legal muhalefetin varlığı, ifade ve örgütlenme özgürlüğüyle demokratik bir ülkedir. Ülkemizin sahip olduğu bu özellikler ve son yıllarda her alanda gerçekleştirdiği göz kamaştırıcı başarıları Arap halkları tarafından karşılık bulmuş ve devrim hareketleri için model veya ilham kaynağı olduğu yönünde tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur.

DEMOKRATİKLEŞMEYE KARŞILAR

Türkiye''de yaşanan olaylara baktığımızda, başlangıçta üniversite gençlerinden oluşan bir grubun Taksim Gezi Parkı''ndaki bazı ağaçların başka bir yere nakledilmesine karşı çıkmasıyla başlamıştır. Ancak başta ana muhalefet partisi olmak üzere, marjinal grup ve faiz lobisi kendi çıkarları adına adeta ganimet bulmuşçasına durumu sahiplenmişlerdir. Demokratik bir talep hızlı bir şekilde ''karşı şiddet'' üreten bir ortama dönüştürülmüştür. Gösterilerde atılan sloganlar etik değerlerin sınırını aşmış, nefret duyguları mümkün olduğunca derinleştirilmiştir. Hal böyle iken Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devasa demokratik reformları gerçekleştiren bir hükümetin başbakanına ''diktatör'' demek veya protestoları Arap Baharı''yla kıyaslamak cahillik veya art niyetle değil de ne ile açıklanabilir?

MESELE AĞAÇ DEĞİL

Mesele taksim meselesi veya ağaç meselesi değildir. Mesele milletin iktidarına, millet adına yaptıklarından dolayı hesap sorma meselesidir. Mesele bizim payımızı küçültüp milletin payını nasıl büyütürsünüzün hesabını görmedir. Velhasıl mesele bütün bunların öcünü ve rövanşını alma meselesidir. Bunu yapanlar bellidir. Bir ülkede aynı anda rektörler, öğrencilerine sınavlara girmemek sorun değildir telafisini yaparız mesajını veriyorsa, lisedeki çocuklarımız istismar edilip meydanlara gönderiliyorsa, sosyal medya üzerinden birtakım manipülasyonlar ve yalanlarla halk galeyane getiriliyorsa, nihayetinde bu bir ortak davranış haline gelebiliyorsa büyük bir organizeyle karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Gezi Parkı protestolarında güvenlik güçlerinin başlangıçta aşırı güç kullandığı bir gerçektir. Ancak bu bahaneyle sokakların bir merkezden terörize edildiği gerçeğini de göz ardı etmememiz gerekmektedir. Olaylar başladıktan sonra hükümet yetkilileri platform temsilcileri, gösterici ve sanatçılarla çeşitli görüşmeler gerçekleştirmiştir. En son Başbakan Erdoğan farklı gruplarla gece yarılarına kadar süren görüşmeler yapmıştır. Dolayısıyla taraflar birbirlerini daha iyi anlama fırsatını yakalamıştır. Dolayısıyla gelinen noktada büyükşehir belediyesinin Taksim için hazırlamış olduğu tarihi binanın yeniden yapılması konusunda mahkeme sürecinin beklenmesi kararlaştırılmıştır. Mahkeme projenin yapımı konusunda olumsuz kanaate varırsa proje iptal edilecek, olumlu karar verirse İstanbul''da ayrıca halk oylaması yapılacaktır.

KİRLİ OYUNLARA DİKKAT

Türkiye son iki haftada yaşadıklarıyla ciddi bir sınavdan geçmiş, dost ve düşmanlarını görme bakımından önemli bir tecrübe yaşamıştır. Bu süreçte hükümetin eleştirilecek tavırları olmuş olabilir. Ancak milletimiz muhalefetin özellikle de ana muhalefet partisinin son derece olumsuz ve tutarsız tavırlarıyla aşırı örgütlerin payandası olan tutumunu not etmiştir. Bu olay nedeniyle Türkiye ve Sayın Başbakanımız üzerinde oynanan oyun bir kez daha bozulmuş ve olayın gerçek yüzünü milletimiz çok net bir şekilde görme imkânını elde etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan 11 yıldır hakkında oynanan kirli oyunlardan şimdiye kadar nasıl kurtulmuşsa bugün de bir kez daha bu kirli oyundan güçlenerek çıkmayı başarmıştır. Bu başarıda Sayın Erdoğan''ın karizmatik liderliğinin etkisi olduğu bir gerçektir. Ancak onun samimiyeti ve doğruluğu bugüne kadarki ve bu son olaydaki başarısının en büyük faktörüdür.

Arap Baharının yaşandığı ülkelerde iş başına gelen yönetimleri başarısız kılmak için son zamanlarda kirli bir oyun oynandığı bilinmektedir. Bu oyunun uzun süreli başarılı kılınması için söz konusu devrimlere ilham kaynağı olan Türkiye tecrübesi başarısız kılınmak istenmektedir. Esasen Türkiye çapında yapılan gösterilerde verilmek istenen örtülü mesaj budur.

11 yıl önce