|

Asker neden intihar eder?

İntihar; bireylerin, binlerce soruna işaret eden ve kesinlikle sadece bireysel ölçekte değerlendirilemeyecek olan bu sessiz çığlığı, toplum ve aileler üzerinde derin sosyolojik ve psikolojik izler bırakır. Bu yüzden devlet tüm kurumları ile bu konunun üzerine gitmelidir.

Enver Alper Güvel
00:00 - 24/12/2012 Pazartesi
Güncelleme: 23:21 - 23/12/2012 Pazar
Yeni Şafak
Asker neden intihar eder?
Asker neden intihar eder?

on günlerde gündemi işgal eden konulardan biri de asker intiharlarıdır. Kurumlar ile devlet organları ve toplumsal ke-simler arasında kurgulanan bu gerilimin azaltılması sürecinde, asker intiharlarının, duyguların dünyasına terkedilmeksizin, herkes tarafından anlaşılır bir düzeyde açıklanması büyük önem taşımaktadır.

Bu alandaki spesifik kavramlar ve kuramlar içeren öncü referans kaynaklardan biri, sosyolog Durkheim''ın İntihar adlı eseridir. Bu eserdeki terminolojiyle ifade edersek, asker intiharları bir yönüyle ''Egoist İntihar'' olarak nitelendirilebilecektir. Nedeni, müntehirin toplumsal çevresi ile bütünleşememesi, toplumla bağının zayıflaması ya da kopmasıdır. Ya da bunun zıttına, Altruist İntihar olarak düşünülebilecektir: Altruist İntihar, kişinin toplumla bağının çok güçlü olmasından kaynaklanmaktadır; burada birey, grup kuralları ve normları gereği intihar etmektedir.

ASKER İNTİHARLARI

Buradaki grup, kamusal silahlı organi-zasyonun kontrolünü ele geçirme amacı doğrultusunda örgütlenmiş ve yakalanana teslim olmaktansa ölümü emreden bir komite olabilecektir. Ancak, mensup olunan organizasyonun katı hi-yerarşik yapısı düşünüldüğünde, bireyin üzerine baskı yapan kuralların katılığından kaynaklanan ve Durkheim''e göre kölelerde çokça gözlenen ''Fatalist İntihar''a benzeyen bir yönü de vardır.

Ya da Küreselleşme ve AB süreçleri ile toplumsal yapıda meydana gelen dönüşümler bağlamında düşünüldüğünde, Fatalist İntihar''ın tam aksine, Anomik İntihar gibi toplumu bir arada tutan kuralların ve normların çözülmesi sonucunda insanların davranışlarında kullanabilecek ölçüt bulmalarının güçleşmesinden kaynaklanabilecektir.

Dünyada askerlerin sivillerden daha yüksek intihar oranlarına sahip olduğu vurgulanmaktadır. Psikologların tespitlerine göre ise genellikle yüksek standartları olan, mükemmeliyetçi, yanlış yapmaktan korkan, kendini sıkça eleştiren kişilerde intihar eğilimi daha yüksektir: Bunlar, kendilerini dayanılmaz acılar içinde hisseder. Umutsuz ve çaresizdir. Düşünce içerikleri daraldığı için başka hiçbir alternatifi fark edemeyecek kadar dar bir tünel algısı içindedir.

Bir yandan hiçbir şeyi bilmek, görmek ve düşünmek istemezken diğer yandan bir çözüm arayışı peşindedir. Çözüm gelmediğinde intihar edilmektedir.

Kanaatime göre ise asker intiharları, kutsanmış kapalı sistemlerin ''indirgenmiş, belirli, kesin ve öngörülebilir'' dünyasında yaşamaya alışmış insanların, hızla gelişen teknoloji ve hızlanan küreselleşme sürecinin dayattığı kutsanmamış açık sistemlerin büyük belirsizlikler ve riskler içeren karmaşık, hatta kaotik dünyasıyla karşılaşmalarından kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar, tipik bir ultra-kapalı sistem özelliği taşıyan ve gizliliğe büyük önem veren silahlı kuvvetlerin manevi şahsiyeti arkasına gizlenerek yürütülen bazı ''özel'' çabalar, gelişen teknolojinin ve muhtemelen ulusötesi bağlantıları da olan bir istihbarat desteğinin katkılarıyla hızla açığa çıkarılmaya başlamıştır.

Dolayısıyla bu organizasyonun mensuplarının misyon edindikleri türden bir ''kurtarıcı'' rolü oynayabilmeleri için ihtiyaç duydukları gizlilik zemini hızla kaybolmuştur. Sorun, söz konusu organizasyonun mevcut yönetim kadrosunun bu değişimi anlamada demeyelim ama ''kabullenmede'' maruz kaldıkları bilişsel ve kurumsal kısıtlardan kaynaklanmaktadır.

Eğitim süreçleri boyunca özümsedikleri ''kurtarıcı ve kurtuluşçu kavramsal çerçeve ile katı hiyerarşik kurumsal yapı ne yazık ki açık toplumun gereklerini kavramaya yeterli görünmemektedir. Bu kavramsal ve kuramsal tıkanıklığın açık toplumun gerekleri doğrultusunda giderilmesi, bir ''yaratıcı yıkıcılık'' sürecinin işlemesini gerektirmektedir. Doğal olarak bu, yeterli entelektüel donanıma ve beceriye sahip olamayanlar, hayat programını sadece hiyerarşi içinde daha üst bir pozisyona ulaşma ideali etrafında kurgulayanlar açısından hayat beklentileri çerçevesinde göze alınamayacak kadar uzun ve maliyetli bir süreçtir.

BİREYSEL DEMEK YANLIŞ

İntihar; bireylerin, binlerce soruna işaret eden ve kesinlikle sadece bireysel ölçekte değerlendirilemeyecek olan bu sessiz çığlığı, toplum ve aileler üzerinde derin sosyolojik ve psikolojik izler bırakır: Tam olarak ölçülemese de, tek bir intihar olayının en az 6 kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir. İntiharın, okul veya çalışma ortamında gerçekleşmesi durumunda ise yüzlerce kişi olumsuz etkilenmektedir. Ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Bu açıdan, asker intiharlarının son dönemde azalma eğiliminde olduğu argümanı, ikna edici değildir. Adalet mekanizmasının etkinlikle işleyerek tüm asker intiharlarının yaratabileceği mağduriyet duygusunun ve spekülasyonların önüne geçmesi, Türkiye''nin en önemli ve yadsınamayacak sorunlarından biridir.

* Prof. Dr., Çukuova Üniversitesi Öğretim Üyesi

11 yıl önce