|

Değiştirmemiz gereken darbeci zihniyetimiz

Meclis''te kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu''nun yaptığı çlışmalar çok önemli. Çünkü mesele darbe süreçlerini yargılamak olduğu kadar, darbeci zihniyetini ifşa etmek ve yeni kuşaklar için böylesi bir zihniyetin tehlikelerini ortaya koymak olduğu da çok açık.

Yrd. Doç. Dr. Yusuf Özkır
00:00 - 23/01/2013 Çarşamba
Güncelleme: 21:45 - 22/01/2013 Salı
Yeni Şafak
Değiştirmemiz gereken darbeci zihniyetimiz
Değiştirmemiz gereken darbeci zihniyetimiz

Uluslararası Toplum, Ekonomi ve Siyaset Vakfı''nın (UTESAV) Haliç Buluşmaları''nda geçtiğimiz haftalarda TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş''ı dinledik. ''Türkiye''nin darbeler tarihi, Komisyon''un görevi, darbeciler ve zihniyet'' gibi başlıklar konuşmanın ana muhtevasını oluşturdu. Darbelerin yargılandığı, darbecilerin meşruiyet alanlarının sorgulandığı, darbelere hukuki dayanak oluşturan yasal mevzuatın değiştirilmesinin tartışıldığı bir süreçte Nimet Baş''ı dinlemek, ''yeni bir şey var mı?'' sorusuna cevap aramak açısından anlamlı oldu. Bu sorunun cevabını konuşmasının içinde özellikle zihniyet meselesine vurgu yaparak Nimet Baş''ta veriyor aslında.

DETAYLARDAKİ GERÇEK

Bu yüzden Nimet Baş''ın konuşmasındaki detaylar oldukça önemli. Çünkü başkanlığını yürüttüğü komisyon, dört ay boyunca Türkiye''nin çalkantılı dönemlerine tanıklık eden isimleri dinledi. Karanlık bir dönemin satır araları kayıt altına alındı. Darbelerde ve darbe süreçlerinde rol oynayanların kamuoyunda yeniden tartışılmasına imkân tanındı. Komisyonun dinledikleri arasında darbe yapan, muhtıra veren darbeciler ile sürecin mağduru olan siyasetçiler ve medya mensupları vardı. Kuşkusuz siyaset ve medya arasında, hem siyaseti hem de askeri idare ederek kritik bir eşikte durabilmeyi başaran, çıkar mekanizması neyi gerektiriyorsa o tarafa oynayabilmeyi becerebilen medya patronlarının tanıklıkları –ayrıca bir değerlendirmeye tabi tutulacak kadar- dikkat çekiciydi. Hemen hiçbiri yeni bir şey söylemedi. Eskileri tekrar ettiler. Nihayetinde yaklaşık iki cilt kitap halinde 1500 sayfalık rapor hazırlanarak süreç tamamlandı. İlgili kurumlara ve darbeleri araştıran savcılara gönderildi. Raporun içeriği özellikle Ergenekon soruşturması ve Balyoz gibi davaları etkileyecek tanıklıklarla yakın süreçte mutlaka gündeme gelecektir.

SİYASİ TARİHİ DEĞİŞTİRECEK BİLGİLER

Raporun Türkiye''nin darbelerle yüzleşme sınavında ve belirli bir zihin yapısının nasıl işlediğinin ifşa edilmesinde katkısı olacağı kesin. Bir başka katkısı da yakın tarihin yeniden yazılmasında oynayacağı rolde olacak. Mesela 12 Eylül darbesi öncesinde yapılan bir Konya Mitingi vardır. Yaygın bütün siyasi tarih kitapları darbenin gerekçesi olarak mitingde, Milli Görüşçüler tarafından İstiklal Marşı''na karşı saygısızlık yapıldığını gösterirler. Resmi tarih de destekler bu tezi.

Mitingin tanığı ve dönemin önemli aktörleri arasında yer alan Recai Kutan''ın mitingle ilgili aktardıkları mevcut yazımlardaki bilgilerin tamamını çöpe gönderecek muhtevaya sahip. İşin doğrusunun aktarıldığı-üretildiği gibi değil –provokasyon odaklı- bambaşka olduğunu söylüyor Kutan. Benzer şekilde diğer tanıklıklar da böylesi kritik bilgiler içeriyor. Komisyona anlatılanlar her şeyin açıklanmasına ve anlaşılmasını sağlamayacaktır kuşkusuz ama çoğu kişinin merakını giderebileceği söylenebilir.

PİŞMAN DEĞİLLER

Nimet Baş''ın konuşmasında altını çizdiği ''Hiçbiri pişman değil'' ifadesi ise Türkiye''nin darbecilik tarihinin aslında ne kadar köklü ve derinlere işlemiş olduğunun göstergesidir. Darbe dönemlerinde rol oynayan, derin devletle adı anılan, siyasete yüksek makamlardan balans ayarı çeken onlarca aktörü dinledikten sonra Nimet Baş''ın bir alt metin olarak bu tespiti yapması komitacılığın psikolojik arka planına işaret etmesi açısından önemlidir. Kesinlikle yabana atılmaması gerekir. Kuşkusuz pişmanlık duymayanlar, sadece komisyona bilgi veren darbe dönemi aktörleri değil. Bir süredir devam eden darbe soruşturmalarında Yargı karşısına çıkan aktörlerin de pişmanlık belirtisi gösterdiğini söylemek zor gerçekten. Yapılan onca hukuksuzluk, ölümler, işkenceler ve askeri vesayet karşısında pişman olan tek isim yok. İnanılması güç gibi geliyor ama gerçek bu. Hiç kimse pişman değil. Herkes devleti ve milleti kurtarmak adına ''gereğini!'' yapmış. Darbe bildirilerinde ''NATO''ya ve uluslar arası anlaşmalara bağlılık'' vurgusu bu yüzden konulmuş.

Benzer şekilde 28 Şubat postmodern darbesinin sahipsiz kalması da aynı ironinin göstergesi olarak okunabilir. Sürecin aktörleri ne pişmanlık belirtisi gösteriyorlar ne de darbeyi sahipleniyorlar. Çift taraflı bir geri çekilme var. Yakın zamanda adaletin önüne çıkan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, özetle, yapılanların kendi iradesi dışında gerçekleştiğini söyledi. Tutuklu yargılanan dönemin ikinci ismi Çevik Bir ise emirlerin Karadayı tarafından verildiğini iddia ediyor. Yani ortada darbe var ama yapanı belli değil. Kim yaptı peki? Bu sorunun cevabını hiçbiri veremiyor. Ya da vermekten korkuyor.

SİLAHSIZ KUVVETLER

İki üst düzey emekli asker arasında bu tartışma devam ederken 28 Şubat''ın Silahsız Kuvvetlerini de hatırlamak gerekir. Tutuklu yargılanan 62 kişinin tamamı asker kökenli. Fakat bizzat askerler darbenin bu kez silahsız kuvvetler tarafından yapılması gerektiğini söylemişti. Aslında üç aşağı beş yukarı öyle de oldu. Postmodern kavramının darbeyle anılır olmasının arkasında da bu gerçek yatıyor. Fakat dönemin üniformalı isimleri, büyük ölçüde, bugün yargı karşısında hesap veriyorlar. Peki, ''Silahsız Kuvvetler'' nerede? Anlaşılan bu cephede de pişmanlıktan eser yok.

Komisyonun çalışmasına dönersek esas meselenin darbe süreçlerini yargılamak olduğu kadar darbeci zihniyeti ifşa etmek ve yeni kuşaklar için böylesi bir zihniyetin tehlikelerini ortaya koymak olduğu açık. Bu yüzden Komisyonun yaptığı çalışma önemliydi. Sonuçta, kara kabuklu mu yoksa ak kabuklu mu olacak bilinmez ama 27 Mayıs Darbesinden 27 Nisan Muhtırasına uzanan Türkiye''nin sicili, kalın bir defter şeklinde ortaya çıktı. Meraklısına ve şifreleri kırmasını bilenlere çok şey anlatıyor.


11 yıl önce