|

Gerçekçi olmayan umutlar

Serbest piyasa önceliklerinin, yararcılığın, çıkarcılığın, insani önceliklerin yerine geçtiği bir dünyada, insanlık sorunlarının kökenine inmek, küresel iktidar ve akla karşı kökten bir eleştirel dil oluşturmak hayati önemi olan bir konu haline gelmiştir.

Atasoy Müftüoğlu
00:00 - 14/04/2014 Pazartesi
Güncelleme: 23:15 - 13/04/2014 Pazar
Yeni Şafak
Gerçekçi olmayan umutlar
Gerçekçi olmayan umutlar

Aklın işlevlerini yeni teknolojik aygıtlar yerine getirdiği için, akli yetilerimizi gereği gibi kullanmıyoruz, düşünmüyoruz. Dijital devrim her alanda yeni bir dünya oluşturuyor, her şey yeniden şekilleniyor. Düşünce ve davranış tarzlarımızda beklenmedik değişimler yaşanıyor. Akıllı telefonlar, internet vb gibi aygıtları kullananlar, bir şekilde küresel aklın, bilginin, yaklaşımın sınırları içerisine çekiliyor, insanlar artık daha akıllı telefonlarıyla, ya da internet bağlantılı aygıtlarıyla vakit geçiriyor, bu suretle yeni bir bağımlılık biçimi oluşuyor.

Küresel çağda, ulusal tercihler, bölgesel stratejiler, ekonomik yapılanmalar; küresel aklın, bilginin, yaklaşımın onayladığı doğrultuda şekilleniyor, Bugünün dünyası küresel akıl doğrultusunda hareket edenlerle, kendi akıllarıyla hareket edenler arasında bölünmüş durumdadır. Kendi akıllarıyla, kendi tercihleriyle, kendi ülkelerinin/halklarının beklentileri doğrultusunda hareket eden toplumlar Türkiye örneğinde de izlenebileceği üzere küresel aklın/küresel seçkinlerin tehdidi altında bulunuyor. Bu tehdit nedeniyle, hangi olaylar/gelişmeler/görüntüler üzerinde yoğunlaşacağımıza, hangi olayları/gelişmeleri/görüntüleri gündemimize alacağımıza ya da yok sayacağımıza biz karar veremiyoruz. Çoğu zaman kullandığımız araçlar (akıllı telefonlar, internet televizyon vb) tarafından sistematik bir biçimde kullanıldığımızı, yönlendirildiğimizi farketmiyoruz.

İDEOLOJİK VE IRKÇI DİL

Teknolojinin büyüsüne kapıldığımız için, teknolojinin taşıdığı riskleri göremiyor, yan etkilerini hissetmiyoruz. Küresel aklın ürettiği doğru yönlendirici bilgilerle, yanlış yönlendirici bilgiler arasında hiç bir ayırt edici ölçüye sahip değiliz. Bu durum hepimiz üzerinde ilgi/dikkat/hassasiyet bozukluklarına neden oluyor. Bugünün dünyasında sayılardan oluşan bilge bilgelik içermiyor, ahlak içermiyor, nitelik ve derinlik içermiyor. Sayılara dayalı bilgi hepimizi uzun vadeli düşünmekten alıkoyuyor, kısa vadeli sansasyonel gelişmelerle daha çok ilgileniyoruz.

Küresel akıl küresel iktidar ve küresel kontrol anlamına geliyor, küresel akıl ve iktidar dünya ölçeğinde, her yer de, özellikle de Müslümanlara karşı ideolojik ve ırkçı bir dil kullanıyor. Modern-seküler özgürlük yaklaşımı Müslümanları ve İslâm''ı içermiyor. Özgürlükler bütün dünyada seküler-liberal azınlıkların/seçkinlerin sahip oldukları bir ayrıcalık biçiminden ibarettir. Bizler, Müslümanlar olarak, küresel akıl ve iktidar karşısında kendi kendimizi büyük yanılsamalara sürükleyen temelsiz iyimserlikler içerisindeyiz. Gerçekçi olmayan umutlarımız var. Varoluşsal sorunlarla karşı karşıya bulunduğumuz halde, bizi rahatlatan yaklaşımlardan uzaklaşmak/kurtulmak istemiyoruz. Çıkara dayalı hayatlar, çıkara dayalı hizmetler/uğraşlar kişiliği olmayan ancak maskeleri olan bireyler/kadrolar yetiştiriyor.

REEL-POLİTİK HESAPLAR

Seküler ulusçuluklar nedeniyle, İslam, orta kimlik olma özelliğini yitirdiği için, bugün, her farklı etnik unsur, kendi etnik kimliğine dönüyor. Etnik rekabetler sebebiyle, devlet''i oluşturan unsurlar arasındaki etkileşim de anlamını yitiriyor. Etnik farklılıkları bir arada tutan değerler zaafa uğradığında, parçası oldukları, toplumdan bağımsızlaşma girişimleri de artıyor.

Çıkar hesapları, reel-politik hesaplar, herkesi, her hareketi, temel insanlık ilkelerinden, ahlaki ilkelerden uzaklaştırıyor. Reel-politik hesaplar ahlaki yanlışların çoğalmasına, ahlaki yanlıkların sıradanlaşmasına neden oluyor. Bilgi''nin ve piyasaların küreselleşmesi, ulus-devletlerin kendilerine özgü tasavvurlarını bir şekilde engelliyor. Ulus-devletler kendi politik iradelerini tek taraflı olarak somutlaştıramıyor. Medya araçları yoluyla seküler-liberal kültür, kapitalist kültür küreselleştiği için, modern-geleneksel kültürlerarası çatışma ve karşıtlıklar da büyüyor.

Müslümanlar olarak, küresel aklın, küresel iktidarın, küresel kontrolün gerçekleştirmekte bulunduğu değişimi bütün boyutlarıyla takip etmemiz gerekiyor, mevcut durumun gerçekliliğini bütün boyutlarıyla kavramamız gerekiyor.

Küresel gözetimin somut bir gerçek olduğu günümüz dünyasında/hiç kimse özgürlükten, mahremiyetten ve güvenlikten söz edemez, küresel akıl ve gözetimin (panoptikon) belirleyici olduğu bir dünyada ancak ithal ideolojilerden, yabancı entelektüel kalıplardan/klişelerden/çerçevelerden ve araçlardan söz edilebilir. Küresel aklın ve iktidarın yönlendirdiği ideolojik şiddet insani varoluşun anlamını yok ettiği gibi, bilme ve düşünme yetilerini de yok ediyor, ideolojik dil/söylem/propaganda insan bilincini zehirliyor, sözünü ettiğimiz koşullarda, hepimiz edilgen kabulleri normalleştiren hayatlar yaşıyoruz. Böylece, yine hepimiz, küresel ideolojik şiddete boyun eğiyoruz, aracılık ediyoruz. İçerisinde yaşadığımız çıkmazların farkında değiliz.

PATALOJİK SESSİZLİK

Etnik/mezhepçi/hizipçi bir dilin insanlığa hitap etmesi, kendi kültürel/yerel sınırlarını aşması söz konusu olamaz. Günümüzde etnik ve mezhepçi bölünmeler/karşıtlıklar, ümmet bilinci karşısında çok derin/anlamsız çelişkiler oluşturuyor. İslam dünyası toplumlarının tevhidi ve ahlaki ilkeler temelinde siyasal/ kültürel bir bütünlük oluşturamaması hiç bir gerekçe ile açıklanamaz, paramparça olan İslami bünye küresel akla/iktidara/kontrole ve gözetime karşı, irade oluşturamaz. Bencil, benmerkezci davranışlar yerine, ahlaki davranışları seçmiş olsaydık, bu çıkmazlarla karşı karşıya gelmeyecektik.

İnsan haysiyetinin evrenselliği ilkesi, insan onuruna saygı ilkesi, ırkçı bir propaganda/manipülasyon küresi olmasaydı, İslam dünyası toplumları bugün olduğu kadar aşağılanmayacaktı. İslam kültürü ve değerleri bugün olduğu kadar dışlanmayacaktı. İnsan haysiyetinin ayaklar altına alındığı, istiskal edildiği işfal/istila/işkenceler karşısında küresel iktidar/akıl patolojik bir sessizlik sergileyebiliyor. Serbest piyasa önceliklerinin, yararcılığın, çıkarcılığın, insani önceliklerin yerine geçtiği bir dünyada, insanlık sorunlarının kökenine inmek, küresel iktidar ve akla karşı kökten bir eleştirel dil oluşturmak hayata önemi olan bir konu haline gelmiştir.

10 yıl önce