|

İfade özgürlüğünün vazgeçilemez ön koşulu kılık kıyafet özgürlüğüdür

İnsanın en temel özgürlüklerinden birisi ifade özgürlüğüdür. Bu bağlamda birey, ifade özgürlüğünü kullanmaya, özgür tercihi ile belirlediği bir kılıkla kamu alanına çıkarak başlar. Böyle bakıldığında kılık-kıyafet özgürlüğü ifade özgürlüğünün temel ön koşulu olarak kabul edilebilir.

Ahmet Gündoğdu
00:00 - 25/04/2013 Perşembe
Güncelleme: 22:06 - 24/04/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
İfade özgürlüğünün vazgeçilemez ön koşulu kılık kı
İfade özgürlüğünün vazgeçilemez ön koşulu kılık kı

Türkiye bugünlerde, bu yüzyılda karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisini çözüm süreci ile aşmaya çalışırken, yeni bir yüzyılda yeni ve demokratik bir anayasa ile kendini büyük gelecek idealine bağlanmaya gayret ediyor. Kısaca Türkiye kendini derinden yaralayan sorunları çözmeye çalışıyor. Kamu çalışanlarına uygulanan kılık-kıyafet uygulaması bunlardan birisidir. Bir yandan kadın istihdamının artırılması ve kız çocuklarının eğitimi için kampanyalar yürüten Türkiye, diğer yandan ironik bir biçimde kamu çalışanlarını kılık-kıyafet yönetmeliği üzerinden standart bir kılığa sokabilmenin çabası içerisindedir. Memur-Sen son dönemde yürüttüğü kampanya ile kamuoyunun ilgisini bu dramatik çelişkiye çekmekte, bu konudaki yanlıştan dönülmesi için yoğun bir çaba sarf etmektedir.

HEDEF TAM ÖZGÜRLÜK

Memur-Sen olarak bizler hep demokrasiden, hak ve özgürlüklerden yana olduk. Ergenekon bağlamında Ayışığı, Balyoz, Sarıkız gibi darbe/ müdahale hazırlıkları ile Türkiye''de bir Baas düzeni kurmak isteyenlere büyük bir kararlılıkla karşı çıktık. Bu planların bir parçası olarak bilindiği gibi 27 Nisan''da muhtıra verildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale edilmek istendi. Ancak, gerek hükümet, gerekse milletimiz dik duruşundan taviz vermeyince darbe/ cunta/ müdahale heveslileri ne yapacaklarını şaşırdılar.

Bu güçlerin oyunları, hükümetin ve gerçek sivil toplum örgütlerinin sivil muhtırasıyla bir daha bozuldu ve vesayetin tokmağı bir bumerang gibi dönüp demokrasi düşmanlarının başına indi. Bu süreçte Memur-Sen ortak akıl mitingleri, referandumda evet kampanyaları ve 4+4+4 kesintili eğitime verdiği destekle devletle toplumun bütünleştiği daha demokratik bir Türkiye''nin oluşumuna güçlü katkılar yapma yönünde ciddi ve değerli çabalar ortaya koydu.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ NEDEN ÖNEMLİ

Bugünün demokrasi anlayışı, bilindiği gibi, temel insan hak ve özgürlüklerine dayanır. Bu özgürlükler esas olarak devletin teminatındadır ve siyasal otorite karşısında birey bu özgürlükleri kullanarak bir siyasi özne haline gelebilir. Yukarıda sözü edilen vazgeçilemez özgürlükler içerisinde ifade özgürlüğü en önemlisidir. Bu bağlamda birey, ifade özgürlüğünü kullanmaya, özgür tercihi ile belirlediği bir kılıkla kamu alanına çıkarak başlar. Böyle bakıldığında kılık- kıyafet özgürlüğü ifade özgürlüğünün ön koşulu durumundadır. Kılık-kıyafetin üniform bir dayatma üzerinden standartlaştırıldığı bir toplumda, bireyin ifade özgürlüğünden tabii ki hiçbir koşul altında bahsedilemez. Herhangi bir toplumda birey kamu alanında hangi kılıkla görüneceğine kendi karar veremiyorsa o toplumda diğer bütün özgürlükler felsefi ve ahlaki temelini kaybeder. Bir toplumda ne giyeceğine karar veremeyen insan, neye inanacağına ya da nasıl yaşayacağına nasıl karar verebilir.

HİZMET SUNMANIN İDEOLOJİSİ

Kamu hizmetini yürütürken kamu otoritesinin temsilcisi durumunda olan memur, aynı zamanda, sivil yurttaş haklarıyla teçhiz edilmiş bir bireydir. Bu bireyin belirli bir kılığa zorlanması kabul edilemez. Hele hele bu kılığın bireyin / memurun ve toplumun genel ahlak ve inançlarıyla çeliştiği halde dayatılması söz konusu olamaz. Bu boyuttan ele alındığında, memurun kamu hizmeti ile inançları, ahlaki ve felsefi kabulleri arasında bir tercih yapmaya zorlanması açıkça insan hakları ihlalidir. Anglo-Sakson geleneğinde tamamen liberal bir yaklaşımla düzenlenen bu ilişkinin, Kıta Avrupası geleneğinde bile inanç ve genel ahlak prensibine uyumluluk temelinde düzenlendiği bilinmektedir.

LAİKLİĞE AYKIRIYMIŞ

Türkiye tecrübesi içerisinde, kılık-kıyafet serbestîsinin laikliğe aykırı olduğu yönünde yıllar içerisinde yerleştirilmiş yorumun hiçbir şekilde gerçeği ifade etmediğinin de burada ayrıca bilinmesi gerekmektedir. Laikliğin, dindarların dinini istediği gibi yaşamasının, ateistlerin ise ateistliğini açıkça ifade edebilmesinin garantisi olması gerekirken, Türkiye zaman içerisinde bu doğru yaklaşımı kurumsallaştıramamıştır. Türkiye''de laikliğin uzun yıllardır dindarları dövmenin sopası olarak kullanılması acı vericidir. Sütçü İmam''ın torunları başörtüsünden dolayı üniversitelerden atılırken, aynı kızların Fransa''da başörtüleriyle okullarını bitirmeleri büyük bir çelişki olarak Türkiye''nin tarihi kayıtlarına girmiştir. Türkiye''de bu yaman çelişkiler dönemi bitmeli, Laiklik adı altında dindarları dövmenin devri artık kapanmalıdır.

KANUN DEĞİŞMELİ

Türkiye''de kamuda, kılık-kıyafet yönetmeliği gibi geçmişin otoriter, faşizan ve buyurgan yönetim anlayışının sembolü olarak belirginleşmiş bir uygulamanın ortadan kalkması için konfederasyonumuzun başlattığı ''Özgürlük İçin 10 Milyon İmza Kampanyası'' ülkemizin sivil toplum mücadelesi tarihinde de yeni bir çığır açmıştır. Geçtiğimiz günlerde Hükümete teslim edilen imzalarla süreç yeni bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Şimdi, hükümetin dilekçeleri işleme koyması beklenmektedir. Hükümet bu dilekçeleri işleme koyarak gerekli düzenlemeyi yaparsa ne olur? Cevap basittir: Mevcut durum evrensel hukuka uyarlanmış olur. Türkiye yasaklar ve baskılar döneminin bir yükünden daha kurtulmuş, kamu çalışanları özgür kıyafet imkânına kavuşmuş olur. İşleme konulmaması halinde yeni bir dönem başlar ki bu dönem bizim açımızdan, daha yoğun ve sonuç almaya odaklı yeni bir mücadele dönemi olur. Bizim süreç içerisinde mücadeleden yılmamız söz konusu olamaz. Bu konuda sonuna kadar haklı olduğumuzu biliyoruz. Bizim açımızdan, esas itibariyle kadınlar giyim-kuşam konusunda özgürce karar verebilme hakkına sahiptirler. Bizlerin bu konuda elitist/ modernist, kaba ve otoriter anlayışların değil, evrensel hukukun geçerli olacağı bir Türkiye''nin kurulabilmesi için bundan böyle de mücadelemizi inançla sürdüreceğimizden kimse kuşku duymamalıdır.

Bizlerin inancı şudur ki Türkiye, millete ayak bağı olan kanunlardan, yönetmeliklerden ve iç tüzüklerden artık kurtulmalıdır. Bugün Türkiye''de özgürlükçü, isteyenin istediği gibi yaşayabilmesine fırsat veren yeni bir anayasa zorunlu ihtiyaçtır. Bizlerin bu süreç içinde ''yönetmeliği tanımıyoruz'' deyince suç işlediğimizi düşünenler varsa, onlara Anayasa''ya aykırı yönetmeliği tanımamak suç değil, erdemdir diyerek cevap vermek isterim. Bizim yaptığımız, kanunlara karşı bir başkaldırı değildir. Bizim yaptığımız baş eğmemek, boyun eğmemektir. Onlarca yıldır erkekler için bir şapka kanunu var olduğu halde buna uyulmuyor olmasına dikkat çekmek isteriz.

DEĞİŞİM ŞART

Özetle söylemek gerekirse, kamu görevlilerinin darbe dönemi kılık kıyafet yönetmeliği ile özgürlüklerinin engellendiği bir Türkiye artık geride bırakılmalıdır. Bugün Türkiye''de sivil toplum örgütlerine düşen acil görevlerin başında sivil alanın ve temel özgürlüklerin genişletilebildiği kadar genişletildiği bir dönüşüm dönemine katkı sunarak, bu yolla yeni Türkiye''nin inşasına katkı sağlamaktır. Bu bağlamda düşünüldüğünde Türkiye Kamu-Sen''in bizim kampanyamıza önce karşı çıkıp sonra ayak sürümesi, üye kaybetmenin telaşıyla 5 gün sonra sadece bir hizmet kolunda dil ucuyla destek kararı, KESK''inse cepheden bu temel özgürlüğe karşı çıkması Türkiye''nin geleceği adına düşündürücü ve hazin bir manzarayı ortaya koymaktadır.

Sivil toplum kuruluşu hele hele sendika olup temel bir insan hakkının karşısında olmak olsa olsa vesayet artığı ve yarı militer zihinlere sahip sentetik/sahte sivil toplum kuruluşlarının işi olabilir. Bu dramatik fotoğrafı buradan özellikle kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.

YENİ TÜRKİYE İÇİN

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, bugün bizim başlattığımız kamuda kılık- kıyafet serbestliğini talep eden kampanya, aslında, Türkiye''nin normalleşmesini talep etmektedir. Sıkı rejim ve kof batılılaşma anlayışlarının hâkim olduğu bir Türkiye''de demokrasiyi, temel insan hak ve özgürlüklerini, genel ahlak ve toplumun inançlarını dikkate almadan yapılmış, üstelik anayasanın ruhuna uygunluk taşımayan bir yönetmelik üzerinden getirilen kamuda kılık-kıyafet sınırlamasını tanımadığımızı kamuoyuna ilan ediyoruz. Yeni, demokratik, özgür ve güçlü bir Türkiye''nin kurulmasının önünde ciddi engellerden birisi olarak gördüğümüz bu yasağın kaldırılması için ne gerekirse yapacağımızı, bunun için sonuna kadar mücadele edeceğimizi muhataplarımıza duyuruyoruz.

11 yıl önce