|

IŞİD''i konuşup zülfü yâre dokunmak

Askeri müdahalelerden beslenen Obama muhalifi yapı Obama''nın desteklediği ya da sisteme dahil etmeye çalıştığı tüm oyuncuları sistem dışına itmeye hazır görünüyor. İran düşmanlığı üzerinden şekillenen kontra atak bölgede IŞİD eylemleri, yurt içinde ''Kudüs ordusu üyesi, İran ajanı, İhvancı'' gibi yaftalarla vücut buluyor.

Sinem Köseoğlu
00:00 - 29/06/2014 Pazar
Güncelleme: 22:48 - 28/06/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
IŞİD''i konuşup zülfü yâre dokunmak
IŞİD''i konuşup zülfü yâre dokunmak

11 Haziran''da Musul''un işgalinden buyana IŞİD''le yatıp IŞİD''le kalkıyoruz, tıpkı üç senedir Suriye ile olduğu gibi. Musul''un 11 Haziran''da düşmesinin ardından Irak''ın üçe bölünme senaryoları daha cesurca dillendiriliyor.

İran ve İran''a angaje Maliki hükümeti sanki bu süreci hızlandırmak için çalışıyor. Maliki yönetiminin başarısızlığı, sığ kafalılığı süreci bu noktaya taşıdı. Sünniler ''yeter artık'' diyerek bir terör örgütü ile işbirliği yaptı. IŞİD''in sözde özgürleştirdiği Sünni bölgelerde çok yakın dönemde büyük kavgalara şahit olacağız. IŞİD''in Musul''la başlayan operasyon dalgasına destek veren Baasçı akıl ve diğer fraksiyonlar çok geçmeden birbirlerini yemeğe başlayabilir. Ancak Baasçıların ve diğer Sünni grupların stratejik aklı, maalesef arkasında daha derin bir aklın gizlendiği IŞİD ile başa çıkamayacak gibi gözüküyor.

IŞİD''İN ARKASINDA KİM VAR?

IŞİD''in arkasında kim var sorusu kafa karıştırıyor. Uzmanların çoğu çekimser bir dille ''kim olduklarını, ne olduklarını hala bilemiyoruz'' diyor. Suriye''de muhalefetin çuvallamasına neden olan IŞİD Irak''ta Sünnilerin kurtarıcısı kesiliyor bir anda. 11 Haziran''da Musul baskını ve Türkmenleri hedef alan IŞİD eylemlerinin ardından 14 Haziran gecesi Suriye muhalefetine gelen bir emirle el Nusra grubu ve diğer muhalif gruplar sahadan Türkiye sınırına doğru çekiliyor, Suriye''de Türkmenlerin olduğu bölgelerde kontrol el değiştiriyor. 26 Haziran Çarşamba gecesi ise Suriye-Irak sınırında Ebu Kemal bölgesinde el Nusra''dan bazı liderlerin IŞİD''e biat ettiği haberi geliyor.

Bu coğrafyada Kazakistan''dan vurduğun tokmağın sesi Nijerya''dan duyulur. Suriye''de uzayan iç savaş ve 2013 Mısır darbesi de maalesef Ortadoğu''da dengelerin değiştiği anın kendisidir. Özellikle Suudi Arabistan''ın Mısır''da, müttefiki Katar ile ters düşmesi bölgesel rekabetin iki boyutundan biridir.

Suriye''de muhalif hareketi Türkiye de dahil olmak üzere Katar, Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinin desteklediğini herkes biliyor. Ancak Mısır''da 3 Temmuz 2013''te General Abdülfettah Sisi''nin yaptığı askeri darbe ile beraber Ortadoğu ve Kuzey Afrika hattında Müslüman Kardeşlere yönelik hızlı bir operasyon başlıyor. Müslüman Kardeşlerin resmi sponsoru görülen Katar birden Suriye sürecinde arka plana itiliyor. Suriye''de İhvan''ın sesi kesiliyor. Libya''da Kaddafi muhalifi eski general Halife Hafter Müslüman Kardeşleri kökten kazıma kararı alıyor. Suudi Arabistan ve diğer bazı Körfez ülkeleri İhvan''ı terör listesine alıyor.

SUUDİ – İRAN ÇEKİŞMESİ

Öte yandan Suudi Arabistan''ın her zaman kronik bir İran alerjisi olmuştur. Hatta 2000''lerin ortasında ABD''ye ''İran''ı vur'' baskısı yaptığı çokça yazılıp çizildi, Wikileaks belgelerinde de geçti. Peki, Suudiler İran''a neden bu kadar tavırlıydı? Suudi Arabistan''ın doğu bölgesinde çokça Şii''nin (İsmaili ve Zeydiler) yaşıyor olmasından olabilir mi? Suudi Arabistan''ın petrol rezervlerinin ve aktif kuyularının çoğunun bu bölgede yer almasından olabilir mi mesela? Bu bölgenin doğusunda, tam da dibinde çoğunluğu Şii olan fakat Sünni bir hanedanlık tarafından yönetilen Bahreyn''in yer alıyor olması?

1980''lerde İran İslam Devrimi''nin ardından fokurdamaya başlayan Şii nüfusu Suudi Arabistan baskılamaya çalıştı. Arap Baharı ile birlikte Bahreyn''de baş gösteren halk hareketleri Suudi krallığını oldukça tedirgin etmiş olsa gerek ki ''Bahar'' süresince İran alerjisi ile tüm tepkileri bastırmaya çalıştı. Suudiler açısından bakınca anlamak zor değil aslında: Can damarı petrolün bulunduğu topraklarında Şiiler yaşıyor. Bir taraftan Arap baharı rüzgârı, bir taraftan İran''ın bölgede yükselen yumuşak gücü burada bir karışıklık çıkmasına ve istikrarın bozulmasına neden olabilir. Öyleyse baharı kökten hazana çevirelim, İran''ı yok edelim diyor herhalde... İran''ın da pek rahat durmadığını söylemekte fayda var elbette.

SUUDİ İŞADAMLARI IŞİD''İ DESTEKLİYOR İDDİASI

Suriye''de Esad rejimine bu kadar karşı çıkan, maddi ve lojistik desteğini esirmeyen Suudi Arabistan''ın İran''a yakın duran Maliki''ye karşı sakin durmasını beklemek ahmaklık olur sadece. Zira şu ana kadar net bir duruş sergileyemediler. Musul olayı patlak verdiği andan itibaren görüştüğüm bölge ve örgüt uzmanları IŞİD''in arkasında kim var sorusuna aynı cevabı verdiler: ''Bazı Suudi işadamları, Suudi Arabistan devletinin desteği yok.'' Otokratik bir ülkede devletin haberi olmadan uluslararası bir terör örgütünü destekleyebilmek çok da mantıklı gelmiyor.

BENDER BİN SULTAN: ŞİMDİ NE YAPIYOR?

Son haftalarda yazılan birçok kaynak kızağa çekilen Suudi istihbarat şefi Bender bin Sultan''ın özel bir fonla IŞİD eylemlerini finanse ettiğini belirtiyor. Geçtiğimiz yaz Suriye''de kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddialardan sonra ABD''nin askeri müdahalesi beklenirken Obama yönetimi geri durmuştu. O dönemde Suriye''de silahlı grupları yönettiği iddia edilen Bender bin Sultan''a Obama''nın sert çıktığı, süreci doğru yönetememekle suçladığı yazıldı ki zaten önce bel fıtığı bahanesi ile sonra da resmi kararla görevden alındı. Belki de perde arkasında bir göreve geçti. Söylentiler dozu artan IŞİD eylemlerini yönettiği yönünde.

Bender bin Sultan Suudi Arabistan''ın yıllarca ABD büyükelçiliği görevini yürütmüş bir isim. CIA ile ortak çalışmaları olduğu, buralardan öğrendikleri ile Suudi hegemonyası projesini hayata geçirmeye çalıştığı yazıldı, söylendi. Şaşmamak lazım, Soçi olimpiyatlarından önce Putin''i ziyaret edip Suriye''de tavrını değiştirmesini, Soçi''deki Çeçen varlığının altını çizerek rica etmişti.

KUZEY AFRİKA''DA GENERALLER MAKBUL: SİSİ VE HAFTER KARDEŞLİĞİ

Çok ilginçtir ki Suudi Arabistan''ın desteklediği darbeci Sisi de askeri istihbaratın başındaydı ve ABD istihbaratı ile direkt temastaydı. Libya''da bugün Kaddafi karşıtı, ''vatanperver'' General Halife Hafter de 30 yıldır ABD''de, Virgina Langley''de yaşayan, CIA bağlantılı bir isim. Bu arada CIA merkezi Langley''de bulunuyor. Basında çıkan haberlere göre Hafter CIA ile temasını inkar etmemiş ancak onlara çalıştım da dememiş asla. Hatta yakın zamanda ''halk isterse başkan da olabilirim'' şeklinde bir açıklaması mevcut. Hafter ataması ile CIA, geçen yıl Bingazi konsolosluğunda yaşattığı ''zafiyeti'' tekrar etmemeyi mi planladı acaba?

Bu arada Hafter ve Sisi arasındaki kardeşlik bağı da göz yaşartır nitelikte. Hafter Sisi''yi Libya''daki radikal gruplara karşı askeri müdahaleye çağırdı. Mısırlı kaynaklar ''ekonomi o kadar kötü ki, Libya''daki petrolden pay almak için Sisi Libya''ya müdahaleyi ciddi ciddi düşünüyor'' diyor. İşin ilginç tarafı, Libya''da seçimden hemen önce Hafter ülkede yaşayan/çalışan tüm Türk ve Katar vatandaşlarının ''ispiyonaj ve ajanlık'' suçlamaları ile ülkeden apar topar ayrılmalarını istedi.

OBAMA MUHALEFETİNDE BİRLEŞTİLER

Bu bölgede birilerinin rahatını bozduğumuz kesin. Irak''ta da, Libya''da da ''yeni düzen kuruyoruz, ayağımıza dolaşma, oyunu bozma'' diyor birileri. O birileri sürekli Katar ile beraber Türkiye''yi diskalifiye etmeye çalışıyor. İlginçtir ki bu birileri Barak Obama''nın başkan olmasından bu yana bölgede işbirliği içerisinde olduğu tüm aktörlere karşı saf tutmuş: Mısır, Katar, Türkiye, İran gibi.

Kasım ayı başında ABD''yi ara seçimler bekliyor. Muhalifleri uzun zamandır Obama''yı ters köşe yapma uğraşında. Mesela İran ile yapılan P5+1 görüşmelerine en çok Cumhuriyetçiler ve Yahudi lobisi tepki verdi. Musul olayı patlak verdiğinde, Obama''nın konuşmasından önce John McCain Irak''tan da, Afganistan''dan da askeri varlıklarını çekmemiş olmaları gerektiğini savundu.

Askeri müdahalelerden beslenen Obama muhalifi yapı Obama''nın desteklediği ya da sisteme dahil etmeye çalıştığı tüm oyuncuları sistem dışına itmeye hazır görünüyor. İran düşmanlığı üzerinden şekillenen kontra atak bölgede IŞİD eylemleri, yurt içinde ''Kudüs ordusu üyesi, İran ajanı, İhvancı'' gibi yaftalarla vücut buluyor.

IŞİD gibi en fazla 20 bin savaşçısı olan bir örgüt nasıl oluyor da bu kadar başarılı algı yönetimi yapabiliyor? El-Kaide''nin içini boşaltan bu yapı üç beş körfez şeyhinin gönderdiği dinarla ve verdiği fetvayla bu cüreti, bu sistematik hamleleri yapabilir mi? Arkasında çok usta bir istihbarı ve stratejik akıl olduğu sosyal medyayı yönetme kabiliyetlerinden bile belli oluyor.

ABD''deki cumhuriyetçiler, bölgede tek adam olmak isteyen Suudi Arabistan, sessiz sakin Doğu Akdeniz''deki gaz sahalarında nasıl sondaj yapacağını düşünen İsrail, Afrika''da askeri üstünlük sağlamaya çalışan Fransa ilginç bir ittifak içinde IŞİD ve benzeri grupları mobilize ederek yeni bir düzen kurmaya çalışıyor…

10 yıl önce