|

İslamofobi Batı''da nefret suçu olabilir mi?

Devletler uluslararası güç dengeleri aracı olarak İslamofobiyi kullanıyorlar. Bu yüzden İslamofobi, uzun süre daha Batı''da nefret suçları kapsamına girmeyecek gibi gözüküyor. Küreselleşmeyle, birçok ülke benzer çoğulcu yapıya büründükçe, İslamofobinin hukuk sistemlerinde yer alması gereklilik halini alıyor. Çünkü, nefret suçları insanların canlarına maloluyor.

Selma Hacı ismailoğlu
00:00 - 13/10/2012 Cumartesi
Güncelleme: 22:31 - 12/10/2012 Cuma
Yeni Şafak
İslamofobi Batı''da nefret suçu olabilir mi?
İslamofobi Batı''da nefret suçu olabilir mi?

Müslümanlara ve İslam'a karşı yapılan hakaretler, nefret suçları olma özelliğini taşırken, bu davranışların nefret yasaları içinde yer almamasının siyasi, sosyo-kültürel sebepleri mevcut. En son Hz. Muhammet'e yönelik aşağılayıcı görüntüler barındıran filmde görüldüğü üzere Müslümanların, İslami duyarlıkları kaşınarak, onlarda öfke ve şiddet meydana getirerek, ölüme varan şiddet olaylarından sonra, 'Bakın biz haklıydık, Müslümanlar barbardır' imajı oluşturuluyor. Sömürge geçmişi olan Müslümanlarda geçmişten gelen haklı öfke ile ortaya çıkan abartılı tepkiler Müslümanları haksız duruma düşürüyor. İslam'a ve Müslümanlara yönelik nefret söylemleri, bilinçli olarak oluşturulup bunun üzerinden siyaseten nemalanılıyor. Nefret yasalarının amacı, toplum içindeki azınlıkları, diğer gruplar tarafından önyargılı davranışlara, sistemli olarak yıldırma, caydırma korkutma amacı güden eylemlere muruz kalmaması için güvence altına almak. Peki neden halen Batı'da İslamofobi nefret yasaları kapsamında değil?

NEFRET SUÇU NEDİR?

Bristol Şehir Konseyi'nin, nefret suçlarıyla mücadele için yayımladığı broşürde, nefret suçunun tanımı şöyledir: 'Nefret suçu, cinsiyet, ırk, inanç, cinsel tercih, yaş, engel gibi insani özellikleri hedef alan cezai suç sayılan ya da sayılmayan bir olaydır. Nefret suçları mağduru sıkıntıya sokmak amacıyla işlenir. Toplumları parçalayıp, insanların korkular içinde yaşamasını sağlayabilir.Mağdurların, hoş karşılanmadıklarını ve emniyette olmadıklarını hissetmelerinden emin olmak için, failler geniş çaplı taktikler kullanır: Şiddet saldırı, mülke zarar, tehdit, yakıştırmada bulunma, aşağılama, nefret içerikli e-postalar. Koruma altına alınmış bir özelliği, bilerek ve kimi zaman sistemli hedef seçme amacı taşır.' Nefret suçlarını engellemek için ilk girişim ABD'de gerçekleşmiştir. Bu yasaların ilk olarak ABD'de ortaya çıkması, çok kültürlü, sadece bir etnik temele dayanmayan, birçok dinin, ırkın, kültürün, alt kimliğin birleşiminden oluşan yapısıdır. Daha sonra, 1985 yılında Yahudilerin karşılaştığı birçok olumsuz davranışa karşın nefret yasaları çıkartılmıştır. Nefret suçları her ne kadar bireylere karşı işleniyorsa da aslen hedef alınan, o bireyin üyesi olduğu sosyal gruptur. (Hakan Ataman, Orhan Kemal Cengiz, Türkiye'de Nefret Suçları, s. 6)1990'ların sonuna doğru nefret yasalarının kapsamı genişletildi. Irk, renk, etnik köken, uyruk, din, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, fiziksel engel gibi farklılıklar nefret yasalarının kapsamı içinde yer alıyor artık. (Hakan Ataman, Orhan Kemal Cengiz, Türkiye'de Nefret Suçları, s. 6) Avrupa'da nefret yasası kimi yerlerde savunmasız gruplar için geçerli, kimi yerde daha kapsamlı.Nefret suçlarında 'suçun önyargılı bir motivasyonla işlenmesi' cezayı arttırıcı unsur. Bu hedef bazen bir kişi ya da grup iken, bazen de bir mülk olabilir. Nefret suçları ceza kanunlarında, cinayet, yaralama, mülkiyetin tahribatı gibi eylemler içerir.

'1976 Irk İlişkileri Kanunu, istihtamda ve toplumsal hayatın çeşitli kısımlarında, ırki renk, millet, etnisite veya milli kökene dayalı ayrımcılığı yasaklamaktadır. Bu çerçevede, mesela Yahudilere, Sihlere, Güney Asyalılara karşı ayrımcılık yasaklanmıştır. Müslümanlara karşı ayrımcılık yasaklanmamıştır.' (Seta Vakfı, Dosya, Islamofobia and the Problem of Coexistence in Europe, s. 767)

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İLE NEFRET SÖYLEMİ ARASINDAKİ FARK NEDİR?

İfade özgürlüğü ve nefret söylemi arasındaki farkı ortaya koyabilecek çok net ayrımlar söz konusu değil. Bir söylem ya da eylem nefreti körüklüyorsa ve bu nefret bir gurubun, etnik, dini, ırki vb. özelliklerinden kaynaklanıyorsa, bu özelliklerden dolayı haklarından mahrum olmaları meşru görülüyor ise buna nefret söylemi denir. Bu farkı belirtmek için kullanılan argüman: Haklar ve özgürlüklerin hiyerarşisi olmaz. Hak ve özgürlükler, -yaşam hakkı hariç- önem sıralaması içinde yer almazlar. Kişilerin, ırkçılığa vb. ayrımcılıklara maruz kalmama hakları, ifade özgürlüğü haklarının gerisinde değildir. İfade özgürlüğü kullanılırken, diğerlerinin ırkçılığa maruz kalmama haklarına tecavüz edilirse, buna yönelik cezai önlemler mi alınmalı yoksa medeni hukuk önlemleriyle mi yetinilmeli, şu andaki tartışma budur. (Gün, Kut, Türkiye'de Nefret Suçları, s. 21) Nefret söylemleri, nefret suçlarının öncülüdür.

BATI'DAKİ İSLAMOFOBİ

İslamofobi, en yaygın anlamıyla, Müslümanlara ve İslam'a karşı yapılan, fiili ve fikri saldırıları ifade eder. Bu kavram, 11 Eylül'den sonra ortaya çıkmış gibi yansıtılıyor. Oysa 8. yy'dan itibaren İslam'a, Hz. Peygamber'e ve Müslümanlara yönelik yapılan çirkin söylemler, 21. yy'da gördüğümüz karikatürlerin, filmlerin ve kitapların içerikleriyle oldukça benzerdir. 1979'daki İran İslam devriminden sonra Batı'daki ırkçılık artmış, İslam karşıtlığı 11 Eylül'den sonra İslamofobiye dönmüştür. 'Ya bizdensiniz ya teröristsiniz ' söylemi hala Batılıların zihinlerinde, dillerinde, ellerinde kanlı canlı yaşatılıyor. İslamofoblar İslam'ın değişime karşı direnç gösterdiğini, tehlikeli öteki olduğunu, başka kültürlerle, ortak yönü olmadığını etkileşime de girmediğini düşünüyorlar. Avrupalı siyasetçiler, Müslümanların bugün en büyük sorunu olduğuna, yüksek doğum oranları ile diğer grupların varlığını tehlikeye düşürdüğüne yönelik açıklamalarda bulunmaktan çekinmiyorlar. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla dünya üzerinde yoğun bir göç dalgası oluştu. Sadece Ortadoğu'dan değil, birçok yerden göç aldı Batı. Müslüman olmayanlarla kurulan aidiyet bağı Hristiyanlık olurken, Müslüman göçmenlerle kurulabilecek aidiyetler oldukça azdı. Franco Cardini, Müslümanların, Batı'ya eğitim almak, çalışmak amacıyla göç edip, burada yeni nesillerin meydana gelmesiyle artan yabancıları, Müslümanların Batı'ya karşı üçüncü dalgası olarak yorumlar.

Bu durum Batılılarda büyük bir korku oluşturuyor. Bu korkuyla hurafeler üretiyorlar. Önyargı, korkuyu, korku da pasif veya etkin şiddeti doğurur. Kendisine benzemeyene karşı ön yargı ve korkunun sebebine 'bütünselci kültür nosyonu' deniliyor. Bu kavram, kendisinden farklı olana ihtiyatlı davranma, onun özelliklerini almama, ona karşı sürekli ontolojik bir mücadele içinde olmayla ilintili. Irkçılık ve nefret suçları da bu kavramla bağıntılıdır. Bu göç akımları, çoğunluğun kimlikleri ve değerleri üzerinden siyaset yapmanın oy getirisi fazla olduğu için, siyasetçiler tarafından kullanılıyor. Aslında giderek yaşlanan nüfusa sahip olan Avrupa'da göçler ihtiyaçken, bu göçlerin sorun olarak gösterilmesi politiktir.

BATI'NIN SORUMLULUĞU

Modern dünya homojen bir sosyokültürel yapı var olduğunu iddia eder. Batı, birçok yerden aldığı göçler ile bu homojen yapının kurgu olduğu ile yüzleşiyor. Sistemlerinin felsefik alt yapısını sorgulamak durumunda kalıyor. Batı kendi kimliğini yeniden tanımlıyor ve oluşturuyor. İslam binlerce yıldır süregeldiği üzere, Batılıların kimlik oluşumu için karşılarında kendilerini konumlandırdıkları bir öteki. Şimdi eskisinden daha tehlikeli onlar için. Bir zamanlar yönettikleri grupları eşit olarak görmek de istemiyorlar.

Devletlerin devamlılığı, ülke içi ve uluslararası siyasi hesaplar için ve güç gösterilerinin aracı olarak İslamofobiyi kullanıyorlar. Bu yüzden İslamofobi, uzun süre daha Batı'da nefret suçları kapsamına girmeyecek gibi gözüküyor. Küreselleşmeyle, birçok ülke benzer çoğulcu yapıya büründükçe, İslamofobinin hukuk sistemlerinde yer alması gereklilik halini alıyor. Çünkü, nefret suçları insanların canlarına maloluyor.

* Araştırmacı-Yazar

11 yıl önce
default-profile-img