|

İtidal ve kardeşlik çağrısı

Su-i zan, tecessüs ve gıybet akl-ı selimi devre dışı bırakan illetlerdir. İnsana hele Mü''min''e hiç yakışmayan bu hastalıklardan kurtulmak, imanımızın gereğidir. Niyet okuyuculuğuna asla cevaz yok. Tecessüs dinen merdut. Bu yüzden beyan esas alınır ve hüküm zahire göre verilir. Kalbin derinliklerinde olanı ise ancak Allah bilir. Her şeyi iyi niyete bağlamak elbette doğru olmaz; niyetlerin safiyeti kadar amelin de salih olması gerekir. Ameliniz meşru ya da hikmetli değilse iyi niyetli olmanız yetmez.

Ahmet Türkban
00:00 - 30/11/2013 Cumartesi
Güncelleme: 22:49 - 29/11/2013 Cuma
Yeni Şafak
İtidal ve kardeşlik çağrısı
İtidal ve kardeşlik çağrısı

Hassasiyetlerin ve maslahatların farklı olduğu bir düşünce ikliminde bizi haksızlık yapmaktan ve kardeşliğimize zarar vermekten koruyacak olan manevi kalkanlarımız vardır, ortak ahlakî değerlerimiz: Hüsnü zan, tatlı dil, sabır, hikmet, itidal, kardeşlik, şefkat, muhabbet, dua… Bu ortak değerler korunabilirse farklılıklar zenginlik olur ve birliğimiz, kardeşliğimiz böylelikle korunur. Allah''ın rızasına uygun olan ve Mü''mine yakışan da budur.

HÜSNÜ ZANDIR BİZE YAKIŞAN

Su-i zan, tecessüs ve gıybet akl-ı selimi devre dışı bırakan illetlerdir. İnsana hele Mü''min''e hiç yakışmayan bu hastalıklardan kurtulmak, imanımızın gereğidir. Niyet okuyuculuğuna asla cevaz yok. Tecessüs dinen merdut. Bu yüzden beyan esas alınır ve hüküm zahire göre verilir. Kalbin derinliklerinde olanı ise ancak Allah bilir.

Her şeyi iyi niyete bağlamak elbette doğru olmaz; niyetlerin safiyeti kadar amelin de salih olması gerekir. Ameliniz meşru ya da hikmetli değilse iyi niyetli olmanız yetmez. Sözde, işte ve hükümde hem Allah''ın rızasını öncelemek hem de kırmızı çizgileri ihlal etmeden sevdiği kulların hoşnutluğunu dikkate almak gerekir.

TATLI DİLDİR BİZE YAKIŞAN

Kalpte rikkat olmalı, dilde letafet; söze dikkat etmeli, üsluba dikkat! Haberlere, yorumlara, twitlere dikkat! Hani kavl-i leyyinle açılır ya yürekler, hani yumuşaklık ve merhametle birleşir ya gönüller. Arkadan arkaya; medyada, sanal alemde, her zaman ve zeminde Mü''minleri çekiştirmek yakışmaz bize. Sözün iffeti korunmalı zarafetle, bala baldıran katmamalı. Kardeşliği korumalı ki korunmanın sigortası budur. Fitnenin kol gezdiği bir zamanda, yayılan haberlerden ve haber yaymaktan sakınmalı. Aceleyle verilen kararlardan, söylenen sözlerden gücenir Mü''minler, dahası Mevlâ gücenir.

''Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.'' (Hucurat, 6)

SABIRDIR BİZE YAKIŞAN

Aktif sabır göstererek süreci idare etmek mümkündür; zira sabırla koruk helva olur. Arif olan, ne güzel söylemişti ya hani:

''Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Görelim Mevlam neyler

Neylerse güzel eyler.''

HİKMETTİR BİZE YAKIŞAN

Tüm dönüşümlerde hikmeti esas almak el hak doğrudur; ancak bir başka doğru yaklaşım da olan her hadisede hikmet aramaktır. Tüm kazanımları bir sebebe bağlamak bizi hikmetten ve istikametten uzaklaştırır. Ne o sebep kalkarsa tüm sorunlar çözülecek, ne de tüm faaliyetler onsuz sona erecek. Araçların amaç haline getirilmesi zülfü yâre dokunabilir. Müsebbib-ül esbab olana dayanmalı, O''na tevekkül etmeli. Bilinmeli ki hedefinde Allah rızası olan, dağları aşar; dünyevî kaygılar olan ise düz yolda şaşar. İhlas Risalesinden aktaralım:

''Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir.''

Allah bes, baki heves! Niyetimizi ve himmetimizi âlî tutmalı; evet aslolan rıza-yı ilâhîdir. Niyetler katıksız olduktan sonra kısa vadede darlık yaşansa da uzun vadede nice ikramlar lûtfeder Mevlâ.

İTİDALDİR BİZE YAKIŞAN

Eleştirinin bir sınırı olmalı, kınama ve ayıplamadan kaçınarak kardeşliğin ince çizgileri ihlal edilmemeli. Edilmemeli ki hak arama adına söylenen tüm sözler ve tenkit dili, tehdide ve karalamaya dönüşmesin.

''İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta değil.'' (Maide,2)

İyiliği çoğaltmak, takva toplumu oluşturmak adına yardımlaşmak emredilmişken; düşmanlığı körükleyip günahımıza günah eklememeli, tefrikaya asla geçit vermemeli.

KARDEŞLİKTİR BİZE YAKIŞAN

Risale-i Nur Müellifi Said Nursî''nin tefrikadan ve ihtilaftan sakındırıp kardeşliğe, muhabbete ve dayanışmaya davet eden o uyarısı da küpe olmalı kulaklarımıza: '' Ey ehl-i hak!…Bu müthiş maraz-ı ihtilafa karşı birbirinizin kusurunu görmeyerek, yekdiğerinizin ayıbına karşı gözünüzü yumunuz!.. Ve haricî düşmanın hücumunda dahilî münakaşâtı terk etmek ve ehl-i hakkı sukuttan ve zilletten kurtarmayı en birinci ve en mühim bir vazife-i uhreviye telâkki edip, yüzer âyât ve ehâdis-i nebeviyenin şiddetle emrettikleri uhuvvet, muhabbet ve teavünü yapıp, bütün hissiyatınızla, ehl-i dünyadan daha şiddetli bir surette meslektaşlarınızla ve dindaşlarınızla ittifak ediniz, yani, ihtilâfa düşmeyiniz.'' (Yirminci Lem''a) Kalbimiz, tüm Mü''minlerin kalbiyle bir atmalı. Sesimiz ve sözümüz vahdete güç katmalı, katmalı ki birliğimiz dosta sürûr, düşmana korku versin.

DUADIR BİZE YAKIŞAN

Âh sekinet! Sana duyulan ihtiyaç, her zamankinden daha fazla. Mü''minlerin kalbine sekinet indiren O. Biz de sekinet isteriz Rabbimizden, sonra basiret, firaset ve illâ adalet.

Cehd-ü gayret içre olan bütün Mü''minler için kinayesiz, ivazsız garazsız dua etmek yakışır bize:

''Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru. Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin...'' (Haşr,10)

Kin de kutsaldır elbet; ama Mü''minlere asla!.. Kinimiz dinimizin önüne geçerse eyvah! ''Milletler için kıyamet, işte o zamandır.''

ŞEFKAT VE MUHABBETTİR BİZE YAKIŞAN

Kardeşliğin korunması ve adaletin tesisi için sözlü dualarımızı ameli dualarla takviye etmek gerekir. Özellikle çatışma zamanlarında, herkesin sadece kendisini haklı gördüğü bir fasit dairede sorunların çözülmesi zorlaşır ve dil belasından kaynaklanan kırgınlıklar tedavisi uzun yılları alacak derin yaralar açar. Bu gibi durumlar için ara bulucu/hakem rolünde bir heyet ihdas edilmesi gerekir. Alimlerden, kanaat önderlerinden ve muteber şahsiyetlerden teşekkül ettirilecek bu yapıya ivedilikle ihtiyaç var. Olaylara taraf olmadan dışarıdan ve objektif bakabilen ehliyet ve liyâkat sahibi insanların arabuluculuğu, iletişim kazalarını engelleyip birbirimizi daha iyi anlamaya ve sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır, vesselam.

Allah bütün Mü''minlerin sa''yini meşkûr eylesin, iman, istikamet ve dinine hizmet yolunda kardeşliğimizi kaim ve daim kılsın.

10 yıl önce