|

İyi komşu olmak, iyi insan olmanın gereğidir

Dünyanın bu en fırtınalı coğrafyasında, bizim 1000 yıla yakın süre güçlü bir millet ve ülke olmamızı borçlu olduğumuz değerlerimizi asla ve kat''a unutmamalı, her zamankinden fazla yaşatmalıyız.

Prof. Dr. Ömer Bolat
00:00 - 8/08/2013 Perşembe
Güncelleme: 01:05 - 8/08/2013 Perşembe
Yeni Şafak
İyi komşu olmak, iyi insan olmanın gereğidir
İyi komşu olmak, iyi insan olmanın gereğidir

2012 yılı içinde İstanbul''un Arnavutköy İlçesi Kaymakamı Hürrem Aksoy Bey''in ricası üzerine, Arnavutköy ilçesinde ''2012 – Komşuluk Yılı'' başlıklı bir konferans vermiştim. Bu vesileyle bir mahalle halkı ile hasbihal yapmış, ''toplumsal huzur ve refah projesi'' bağlamındaki bu teşebbüsü çok faydalı ve hayırlı bulmuş ve Kaymakam Hürrem Aksoy Bey''i tebrik etmiştim.

Gerçekten de köklerini ve ruhunu inancımızdan alan medeniyet değerlerimiz, komşuluk kültürüne, iyi komşuluğa çok büyük önem verir. Çünkü anne, baba ve çocuklar aileyi, aynı yerleşim yerinde oturan birçok aileler komşuluğu, birçok komşular mahalleyi, bir çok mahalleler bir şehri, bir toplumu, bir milleti meydana getirirler.

Bir şehrin, ülkenin, bir toplumun huzuru, istikrarı, emniyeti ve geleceğe güvenle bakabilmesinde, iyi komşuluğun, komşuluk kültürünün yaşatılmasının çok büyük önemi vardır.

Eskiden, bundan 10, 20 ya da 30, 40 yıl öncesinde, daha az gelirimiz varken, daha az tüketirken, daha az eğitimli iken, iyi komşuluk, mahalle kültürü, farklılıklarımıza daha fazla saygı gösterme, tahammül hoşgörü gösterme, dertlere ortak olma, sevgi, paylaşma, hemhal olma konularında sanki daha iyiydik. Bu gözlem, giderek yaşı ilerleyen orta yaşlı bir insanın tipik nostajik özlemi değildir. Olsa olsa, günümüzde ülke ve toplum olarak ulaştığımız modernleşme, dünyevileşme, artan gelir-refah ve tüketim seviyesi, kitle iletişim araçları ve bilişim teknolojisinin yeni bir hayat tarzı dayatması gerçekleri karşısında, toplum ve millet olmanın olmazsa olmazı olan değerlerimizde sebep olunan aşınmaya ve kaybettiklerimize duyulan endişeyi, kaygıyı, özlemi yansıtmaktadır.

KAOS ORTAMI

Hele bir de, son 10 yılda Türkiye''mizin her yeri ağaçlandırma ve çiçeklendirmeye doymuşken, geçtiğimiz Haziran ayında İstanbul''da bir kaç ağaç için masum çevre gösterisi gibi başlayıp, büyük şehirlerde sokak şiddeti ile özel ve kamu mallarına büyük zarar veren, gerçekte sivil görünümlü ama siyasi amaçlı bir hükümet devirme teşebbüsü olan kalkışmanın, toplumumuzda adeta bir bölünmüşlük ve kutuplaşma resmi ortaya çıkarması çok talihsiz bir gelişme olmuştur. Daha da acı olanı, siyasi iktidar ve ikbal amacı için her yolu mubah gören ve sandıktan milli iradeden demokrasiden ümidini kesmiş fitne ve fesat çevreleri, Türkiye''nin 10 yıl içinde hasta adamlıktan ayağa kalkıp yürüyen hatta koşan adamlığa geçişinden ve demokraside ekonomide dış politikadaki büyük yükselişinden rahatsızlık hasetlik duyan yurtdışı bazı ülkelerin desteklediği bir operasyonda, bir kısım vatandaşlarımızı sokağa ve şiddete teşvik etmişlerdir. O vatandaşlarımızı çevreyi kırıp dökmeye, akşamları saatlerce tencere tava ve araç kornaları çaldırarak kaos ortamı oluşturmaya çalışmışlardır. Maalesef bu eylemlere katılanlar çevre kirliliği, gürültü kirliliği yaparak, komşularına fiili sözlü tacizde bulunarak, komşuluk hakkını ihlal etmişler, insan haklarını çiğnemişler, komşulukları, dostlukları tahrip etmişlerdir.

Bugün aynı apartmanlarda, sitelerde birbirleri ile konuşmayan, dargın küskün, adeta karşı kutuplarda gibi yaşayan vatandaşlar komşular oluşmuştur. Bu manzara, Türkiye''nin birliğinden büyümesinden rahatsızlık duyan düşmanlarının ve içerideki işbirlikçilerinin tam da görmek istediği manzaradır. Bu oyuna gelenler, kendilerine de, ülkelerine de, diğer vatandaşlarımıza da, bilerek ya da kandırılmış olup farkında olmadan zarar vermişlerdir. Demokrasilerde siyasi rekabetin mücadele alanı seçimler, sandık, Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak zorundadır. Evrensel demokrasi böyledir.

Son 1 ayda başta darbeci askeri cuntanın demokrasiye ve seçilmiş yönetime son verdiği Mısır''a, Mısır''daki darbenin Ortadoğu''daki ve batı dünyasındaki yapımcılarına ve destekçilerine bakıldığı zaman, Tunus, Fas ve Libya''da çıkarılmak istenen karışıklıklara bakıldığı zaman, resim çok nettir. Batıda kurgulanan bu senaryonun İslam dünyasındaki özelde Arap dünyasındaki demokrasi ve halkın iradesinin yönetime gelmesi gibi tecrübeleri baltalamak için kurgulandığı, ve darbe başarılı olamazsa bile aynı ülkenin Müslüman halkını bölüp parçalamayı, birbirine düşürmeyi, istikrarsızlık kaos oluşturmayı amaçladığı açıktır. Bu oyunu herkes iyi görmelidir. Özellikle ülkesini, insanını, milletini seven herkes.

Buradan iyi komşuluğa, dostluğa dönecek olursak, şunu söyleyebiliriz. Bizim inancımız, bizim medeniyetimiz;

''ev alma, komşu al'',

''Komşu komşunun külüne muhtaçtır'',

''Zekat fakirin alacağı, zenginin borcudur'',

''Zekat, önce yakın akrabalara, ardından komşulara öncelik verilerek dağıtılır'',

''Komşusu aç iken tok yatan, bizden değildir'',

''Veren el, alan elden üstündür'',

''İnsanların en hayırlısı, başkalarına faydalı olan, iyilik edendir'',

''İman etmedikçe, cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız'',

''Selamlaşınız, hediyeleşiniz'',

''Tebessüm sadaka mertebesindedir'',

gibi derin ve hikmetli sözlerle, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)in kutlu Hadisleriyle, iyi komşuluğu, yakın akrabalığı, sıla-i rahim yapmayı, iyi insan olmayı biz insanlara kuvvetle tavsiye etmektedir.

SEVGİ, SAYGI,

TAHAMMÜL

Hal böyle olunca, kendimizi muhasebeye çekmek, ''Biz ne yapıyoruz? Bize ne oldu böyle?'' diye kendimizi sorgulayarak, bize yaşadığımız yerde akrabalarımızdan bile daha yakın olan kapı komşularımızın kıymetini bilerek, inancımız ve medeniyetimiz doğrultusunda ''iyi insan, iyi komşu'' bağlamında, komşularımızla konuşma, paylaşma, dayanışma, sevgi, saygı, tahammül, ahde vefa gibi değerlerimizi yaşayarak yeni bir çığır açmalıyız.

Dünyanın bu en fırtınalı coğrafyasında, bizim 1000 yıla yakın süre güçlü bir millet ve ülke olmamızı borçlu olduğumuz değerlerimizi asla ve kat''a unutmamalı, her zamankinden fazla yaşatmalıyız. İyi günde sevincimizi, kötü günde maddi ve manevi sıkıntılarımızı, üzüntümüzü paylaşmak, hastalık cenaze gibi kederli günlerde dert ortağı olmak, ailemiz ve çevremiz ile huzur içinde güvenle yaşayabilmek, dostluklar kurmak, komşu olmak, birbirimize tahammül etmek, kendimizi diğerinin yerine koyarak birbirimizin ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayabilmek, farklılıklarımıza tahammül etmek, iyi komşu olmanın gereğidir. ''İyi komşuluk da, iyi insan olmanın gereğidir.'' Sadece bir yıl değil, gönlümüzde her yıl ''iyi komşuluk yılı'' olmalıdır.

Not:
Halkımızın ve tüm müslümanların mübarek Ramazan Bayramı''nı tebrik eder, huzur, bereket ve esenlik getirmesini Cenab-ı Allah''tan niyaz ederim.
11 yıl önce