|

Kıyafet serbestliği bir özgürlük meselesidir

Bireysel özgürlükler çerçevesinden bakıldığında kılık kıyafetin tamamen bireyin tercihlerine bırakılması talep edilmelidir. Özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar. Kıyafet tercihi de bu özgürlük alanlarından birisidir.

Ufuk Coşkun
00:00 - 24/03/2013 Pazar
Güncelleme: 19:08 - 23/03/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Kıyafet serbestliği bir özgürlük meselesidir
Kıyafet serbestliği bir özgürlük meselesidir

Sayın Ömer Dinçer döneminde 27.11.2012 tarihinde yürürlüğe konulan yönetmelikle önümüzdeki yıldan itibaren okullarda kılık kıyafet serbest olmuştu. Ne var ki Yeni MEB Bakanı Sayın Nabi Avcı, velilerden ve eğitim sendikalarından gelen yoğun şikâyet üzerine yönetmeliği yeniden inceleme kararı aldı. Özel okullarda, velilerin yüzde 60''ının onayına bırakılan serbest kıyafet uygulamasının devlet okullarında da geçerli olması düşünülüyor.

Kıyafet meselesine dair daha evvel bu sayfalarda üniformacılığın ulus devletçi sistemlerden kalma bir uygulama olduğunu başka bir deyişle kıyafet dayatmasının; ulus devletlerin, bireyin bedeni, aklı ve ruhu üzerinde kurduğu hegemonyanın bir çeşit ürünü olduğunun altını çizmiştik.

KIYAFET TERCİHE BIRAKILMALI

Bu bakımdan kıyafet dayatmasına her şeyden evvel bir zihniyet meselesi olarak yaklaşmak durumundayız. Bugün kıyafet serbestliği hakkında endişe taşıyanların büyük bir kısmı da ne yazık ki meseleye ideolojik yaklaşmaktadırlar. Dolayısıyla velilerin ve öğrencilerin ideolojik olmayan birtakım endişelerini kendi ideolojilerinin tesiriyle olsa gerek istismar etmektedirler.

Oysa çocukların hangi kıyafetleri giyeceklerini tercih edememeleri üniformacılığın doğru bir uygulama olduğunun göstergesi değildir tersine eğitimin bireysel tercihlere ne denli kapalı olduğunun bir işaretidir. Bu durumda yapılması gereken üniformacılığı savunmak değil bilakis mevcut otoriter eğitim politikalarıyla yüzleşmek ve bu doğrultuda özgürlükçü öneriler sunmaktır.

Bireysel özgürlükler çerçevesinden bakıldığında kılık kıyafetin tamamen bireyin tercihlerine bırakılması talep edilmelidir. Çünkü özgürlük her şeyden evvel insanların kendi eylemleri için plan yapmasını ve karar alıp vermesini mümkün kılar. Dolayısıyla özgürlüğü bireyin dış baskı ve zorlama olmadan yani diğerlerinin zorlaması altında kalmaksızın hareket edebilmesi şeklinde tarif ederler. Bu bakımdan çocukların kendi tercihlerini, karar alma süreçlerini, iradelerini, zekâlarını ve tecrübelerini kullanmaya ve kendi planlarını yapmaya engel olan ve ''zor'' kullanılarak bunu imkânsız hale getiren bir mekanizmaya karşı özgürlükçü pedagoglar olarak mücadele etmek durumundayız.

AİLE SEÇEBİLMELİ

Muhafazakâr geleneğin ağır bastığı bu sebeple sürekli ailenin yüceltildiği bir ülkede söz konusu eğitim olduğunda nedense ailenin tercihlerine yer verilmiyor. Oysa gerek anayasaya gerekse uluslararası insan hakları belgelerine göre ''çocuk devletin değil, ailenindir.''Ne var ki eğitim söz konusu olduğunda devlet çocuğu aileden alıp kendi bildiği gibi eğitmeye başlıyor. Ve tek bir ideolojiyi okullar aracılığıyla toplumun tüm kesimlerine vermeye çalışıyor. Bu hem hukuka ve insan haklarına aykırı bir uygulama hem de ailelere gerekli değerin verilmediğinin bir göstergesi değil midir? Bu bakımdan Türkiye uluslar arası sözleşmelerde eğitim hakkını tanzim eden birçok maddenin gereğini artık yerine getirebilmelidir. Türkiye''de eğitim hayatını tanzim eden Anayasanın 42. Maddesi bu anlayışla yeniden tanzim edilmelidir.

Türkiye, bireyleri her bakımdan belirli bir kalıba sokmak uğruna dizayn edilmiş eski yasa ve yönetmeliklerde gerekli düzeltmeleri yapmak durumundadır. Bugün dünyada çocukların merakını tetikleyen, onların özgürleşmesine katkı sunan geleneksel okul anlayışından tamamen farklı okul türlerine varana kadar çok çeşitli ve esnek eğitim sistemlerine rastlamak mümkün. Ne var ki yasaklarla doğup büyümüş bir ülkenin sendikacıları sivil toplum örgütleri, eğitimcileri ve bürokratları vs bugün kıyafet serbestliğini bile tahammül edemiyorlar. Bu eski anlayıştan artık kurtulmamız gerekmektedir.

VELİLERE VE ÖĞRENCİLERE

Üsten alta kumanda yöntemiyle işleyen eğitim kurumlarında öğrenciler tercih etme imkânından yoksun ve yeteneklerini keşfetmeden büyürler. Buradan velilerimize ve öğrencilerimize sesleniyorum; bırakınız çocuklarınız kendi kıyafetlerini kendileri tercih etsinler. Bugün ne giyeceklerine neyin doğru ve yanlış olduğuna onlar adına başkaları karar vermesin. Hayat dosdoğru bir çizgiden ibaret değil. Çocuklarımız da programlanmış robotlar değil. Onlara yanlış yapma hakkı da tanıyın. Kendileri için doğru buldukları kararları bırakın kendileri alsınlar ve kendileri için planlar yapsınlar çünkü yetişkin olduklarında bu onları güçlü, dirençli ve özgüvenli yapacaktır. Bakanlık ise giyimi her okulda öğrenci velilerinin yüzde 60''ının kararına bırakacağına özel ve kamu okullarında yüzde 100 velinin ve öğrencinin bireysel tercihlerine ve kararlarına bırakmalıdır. Ve asla üniformaya dönmek gibi bir yanlışa düşülmemelidir.

11 yıl önce