|

Kurban Bayramı ve ruhun arınması

Hz. İbrahim'in İsmail'den vazgeçişi gibi bir fedakarlığa öykünmeli, bu vazgeçişle ulaşılan itaat bilincine gıpta etmeli, bizi, dünyayı ve yarınları değiştirmeli kurban! Yalnızların kimsesine, yenilmişlerin onuruna, uzakta kalmışların yakınına dönüşmeli kurban.

Ahmet Kızılkaya
00:00 - 21/12/2007 Cuma
Güncelleme: 00:29 - 21/12/2007 Cuma
Yeni Şafak
Kurban Bayramı ve ruhun arınması
Kurban Bayramı ve ruhun arınması

İnsanlığın en kadim geleneklerinden birisi olan kurban geleneği, gerek tek tanrılı dinlerde gerek diğer inanış ve kültürlerde canlılığını hâlâ sürdüregelen bir ibadet biçimidir. İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdürebilmiş olan bu kadim geleneğin, yine insan varlığına yapışık olan “katharsis” duygusuyla yakından ilişkili olduğu kuşkusuzdur. Sözcük anlamıyla “arınma” ya da “temizlenme”ye karşılık gelen katharsis terimi, İlkçağ Yunan felsefesinde ruhun tutkulardan, özellikle de yıkıcı tutkulardan arınması anlamında kullanılmıştır. Kurban ritüelinin de, ibadet işlevine ek olarak, bir de insanı etkileyerek ruhları arındıran bu türden bir metafizik işlevi söz konusudur.

İçinde bulunduğumuz ve sevincini yaşadığımız Kurban Bayramı da, bu minvalde değerlendirilmeli, hem bireysel hem de toplumsal arınmamızın bir aracı olmalı, Allah'a yönelen, yalnızca O'na yönelen bir isteme halini ifade etmelidir. Kur'anı Kerim'de de buyurulduğu gibi; “Onların ne etleri Allah'a ulaşır, ne de kanları; lakin O'na ulaşan yalnızca sizin O'na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlılıktır.” (22/37). Bizim bu bilinç ve duyarlılığı gösterebilmemiz; Kurban Bayramı'nın bu türden bir arınmayı sağlayan, bireysel ve toplumsal kirlenmişliğimizin sorgulanmasına imkan tanıyan bir zemine dönüşmesine bağlıdır.

Bu zemin, insanlık tarihiyle yaşıt bir geleneğin bütün anlamlarıyla kavranabildiği ve kurban kesmenin yalnızca ritüelistik bir etkinlik olarak değil de; ahlaki, sosyal ve felsefi boyutlarıyla da idrak edilebildiği bir zemin olmalıdır. Bu doğrultuda, kendimizi yeni baştan inşa edebilmemiz, ruhumuzu kötülüklerden ve zaaflardan arındırabilmemiz ve uğrunda kurbanlar adadığımız Mutlak Kudret sahibine yakınlaşabilmemiz ile kurban kesme eylemi arasındaki ilişki bir bütün olarak düşünülmelidir.

BU İLİŞKİ DEĞİŞMELİ

Zira, hayatımıza hiçbir yansıması olmayan, ne bizi, ne dünyayı ve ne de yarınları değiştirmeyen bir alışkanlığa dönüşmemeli kurban! Yüzyılların eşlik ettiği bir ataletle; İnsan'a, yalnızlığına, yenilmişliğine, uzakta kalmışlığına, içine alamamışlığına... toplamda bir aidiyetsizliğe, insanca yaşamanın bütün olanaklarını dışlayan bir pratiğin devam etmesine izin veren bir alışkanlığa dönüşmemeli kurban! Kesilen hayvanların kanıyla akıp giden bir heyecana, yakın çevreyle paylaşılan hoyrat bir alış-veriş'e ve hasretle beklenen bir boş zaman eğlencesine de dönüşmemeli kurban! Tam aksine; İbrahim Peygamber'in İsmail'den vazgeçişi gibi bir fedakarlığa öykünmeli, bu vazgeçişle ulaşılan itaat bilincine gıpta etmeli, hem bizi hem dünyayı hem de yarınları değiştirmeli kurban! Tefekküre olanak sağlayan bir manevi güce, yalnızların kimsesine, yenilmişlerin onuruna, uzakta kalmışların yakınına dönüşmeli kurban.

Gerçekten de; kurbanla, bayramla, ibadetle böyle ilişki kurmalıdır yüreklerimiz ve bilincimiz. İnsanlıkla yaşıt olan bu ibadet; basit düzeyde yaşanan bir ritüele değil, içinde bulunduğumuz koşulların olumsuzluğunu aşmaya, gündelik yaşam pratiklerimizden felsefi yönelimlerimize dek, yaşamın her alanında Hakikat'i aramaya yönelen sürekli bir davranışa dönüşmelidir. Tefekküre olanak sağlayan her şeyde olduğu gibi, bayram vesilesiyle de, bir kez daha ve güçlü bir biçimde, kendimizi hem bireysel hem de toplumsal olarak bütün sorgulamalarımızın merkezine koymalı, başta İslam coğrafyası ve Müslümanlar olmak üzere dünya üzerinde sürüp giden haksızlıkların üstesinden nasıl gelinebileceği üzerine düşünmeliyiz. Hiç kuşku yok ki, hakikat arayışından hakikatin taşıyıcısı durumuna geçtiğimiz gün, gerçek bir mümin olmanın hazzıyla ve bayramları hikmetine uygun idrak etmenin coşkusuyla dolacaktır içimiz.

*İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD) Üyesi

16 yıl önce