|

Liselerimiz tek tipleştirilmeden, sınavsız geçiş mümkündür

Ortaöğretimde okul çeşitliliğini azaltmak yerine mevcut okulların varlığını güçlendirmesine fırsat verilmeli, bu okullara öğrenci seçimi okul temelli yönlendirme ve sınavsız geçiş üzerine düşünülmelidir. Ortaöğretimdeki her okul devamı olan bir fakülteye kaynaklık ederse, üniversiteye geçişin yolu da ortaöğretimden geçer ki, bu yöntem bugünlerde gündemde olan bir çok probleminde çözümünü kolaylaştırır.

Nihat Büyükbaş
00:00 - 24/01/2013 Perşembe
Güncelleme: 22:16 - 23/01/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Liselerimiz tek tipleştirilmeden, sınavsız geçiş m
Liselerimiz tek tipleştirilmeden, sınavsız geçiş m

Geçmişte, lise mezunu bugünkü en iyi üniversite mezunlarına yakıştırılan ünvanlarla anılırdı. Liseli olmak, lise mezunu olmanın ayrıcalıklı olduğu yıllar çok geride kalsa da, bahsi geçen yıllarda her yerde lisenin olmayışı, her ailenin çocuğunu lisede okutabilme imkânı ve bilincinin olmayışı ve lise açılmasının zor olması gibi faktörlerin yanısıra ileri eğitimin daha çok varlıklı ve soylu ailelerin bir ihtiyacı olarak algılanmasından kaynaklandığını da söyleyebiliriz.

Öyle ki; 40''lı yıllarda Elazığ''da görev yapan ve bir mahalleye de adı verilen Abdullah Paşa adlı, üst düzey askeri bir yetkili, bulunduğu ilde lise olmadığından, çocuğunu Adana''ya göndermek zorunda kaldığını ve bir lise açılması için Cumhurureis İsmet İnönü''ye talep mektubu yazdığını, Cumhurureis''in de Maarif Vekâletine talimatı ile bir müfettiş görevlendirilerek ihtiyaç tespiti yaptırdığına dair belgeleri görmüştüm. Milletlerin tarihinde daha dün denebilecek bir geçmişte, bir ile lise ihtiyacı hususunda, talepkâr olabilmek için asgari paşa ünvanlı olmasının yanısıra, Cumhurbaşkanının muvafakati ve bir yığın bürokratik engeli aşmanın zorluğu da ortadaydı.

OKULLAŞMA ARTTI

Zamanla gelişen ve büyüyen ülkemiz ile birlikte her alanda ortaöğretim düzeyinde artan eğitim ihtiyacı ve talebi, azalan bürokratik engeller ile lise sayıları çoğalmakla birlikte, okullaşma oranları yüzde 80''leri aşmış ve artık zorunlu hale getirilmiştir.

Ortaöğretimde okul çeşitliliği de bu gelişmeye paralel olarak arttı. Gelişmiş eğitim psikolojisince tanımlanan tüm yeteneklere uygun bir okul çeşitliliği ortaöğretim düzeyinde geliştirilmiş denilebilir. Örneğin; bilimsel bilgiye, araştırmaya ve fen alanına yatkın ve ülkenin bilim adamı yetiştirme ihtiyacına uygun olarak Fen Liseleri açılırken, müzik, resim gibi yeteneklere Güzel Sanatlar, spor yeteneklerine uygun olarak Spor Liseleri, sosyal bilimler alanı için Fen Liselerinin muadili olarak Sosyal Bilimler Liseleri ve her akademik zekâya uygun Anadolu uzantılı ortaöğretim kurumları açıldı. Hemen hemen tanımlı tüm mesleklere uyum aşçısından, marangozuna, garsonundan, bilgisayar tamircisine, elektrikçisinden, motor tamircisine kadar meslek liseleri ve bölümleri açıldı. Tüm alan, bölüm, dal vs. her ne ise bütün bunlara uygun, öğretmenler yetişti, branşlar oluştu ve en önemlisi ise de bu okulların kültürleri oluştu. Bu okulların kültürleri ile tanışan öğrenciler uygun yaşta okulun misyonuna uygun, hayata ve mesleğe dair bilgi ve becerileri ile yetişme fırsatı bulmaktadırlar.

Okul çeşitliliğini ortaöğretim düzeyinde farklı yeteneklere uygun öğrenme ortamlarının oluşturulmasına kaynaklık etmesi açısından bir zenginlik olarak görmek gerekir. Geçtiğimiz yıllarda hangi bilimsel analiz sonucu ortaya çıktığı pek anlaşılamayan, tek tip lise vurgusu sonucu, spor liseleri ile güzel sanatlar lisesinin levhalarının birleştirmesinin öğrenci ve çalışanlar nezdinde yarattığı problemi yaşayanlar bilir.

TEKTİPLEŞME SORUNU

Resim, müzik öğrencisi ile futbol, basketbol, atletizm gibi bütün spor dallarının öğrencilerini aynı ortamda harmanlamak nasıl bir bilimsel düşünce ürünüdür. Şimdi de aynı birleştirmeyi tüm liseler için düşünüyoruz. Yani yıllarca emek verilen, çoğu kendi alanındaki başarılarıyla haklı bir ün ve saygınlık edinen Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Spor, İletişim, vb. liseleri akademik veya meslek lisesi adı altında birleştirmenin ne eğitimsel ne de bilimsel bir dayanağı var.

Eğer SBS''yi kaldırmak adına bu yola girdiysek, buna hiç gerek yok. Çünkü hangi öğrencinin hangi okula gideceğinin ölçütü, ilköğretimde ki okul başarısı, fazladan aldığı seçmeli dersler, öğretmen, veli algılarına dayalı bir yönlendirme mekanizması oluşturmaktan geçer ve bu da artık günümüzde çok kolay. Sadece sınavsız geçiş için, sınav sektörü ve bu ranttan geçinen, bilim adamı, uzman ve danışman ünvanlı zevatın dışında; eğitim bilimci, ölçme değerlendirme uzmanı ve alan öğretmenlerinden oluşan bir çalışma grubuna ihtiyaç var. Bu çalışma grubunun hazırlayacağı sınavsız geçiş çalışması bir yandan öğrencilerimizi sınav baskısından kurtarır, öte yandan okulu, öğretmeni daha yetkin ve güçlü hale getirir. Sınavlar dolayısıyla öğrenmeye hiçbir katkısı olmayan test tekniği gibi bilgi ölçme araçlarına harcanan zaman, para ve emeğin yerine sağlıklı bir öğrenme süreci gelişir.

Geçtiğimiz hafta sonu bir test merkezinin, Ankara''da ilkokul 3 ve 4. sınıflara yönelik düzenlediği ''deneme sınavına'' katılımı görünce epeyce umutsuzluğa düştüm. SBS''nin kaldırılması gündemde iken binlerce velinin, Ankara''da köklü bir üniversitemizin bütün fakültelerini, dolduracak, ve bulunduğu bölgede trafiği kitleyecek kadar katılım olması, ilkokul 3. sınıfa kadar bu yarışın inmesi ve acımasız bir hale dönüşmesi, yıllarca test tekniğine dayalı tek tip sınavlı geçişe uygun bir alternatif oluşturulamaması değil midir?

NASIL BİR ÜNİVERSİTE?

Bazı liselerimizin köklü bir geçmişe sahip olmaları, kendi kültürlerini oluşturmaları ve isimlerini adeta marka haline getirmeleri, mezunlarının ülkemiz ve dünyanın en iyi üniversitelerine öğrenci gönderme gibi bir misyon edindiklerini de görmemiz gerekir. Fen Liselerinin ilk açıldığı yıllarda, ilköğretimde, fen ağırlıklı derslerin ve bilime yatkınlığı ile öğretmenlerin yönlendirdikleri öğrenciler yerleşmekteydi. Bu okullar üniversitelerin, tıp ve mühendislik başta olmak üzere fen ağırlıklı bölümlerine yönlendirilmekteydi. Ancak zamanla üniversiteye girişin getirdiği zorunluluk sonucu bu okullar fen eğitiminden çok, LGS ve LYS''ye öğrenci hazırlayan dershanelere dönüştü. Üniversiteye geçişte getirilecek yeni bir düzenlemeyle bu okullar asıl işlevi olan Fen ve Teknoloji alanında bilim adamı yetiştirme misyonuna devam edecektir.

Ortaöğretimde okul çeşitliliğini azaltmak yerine mevcut okulların varlığını güçlendirmesine fırsat verilmeli, bu okullara öğrenci seçimi okul temelli yönlendirme ve sınavsız geçiş üzerine düşünülmelidir. Bırakalım Fen Liseleri fen ağırlıklı bölümlere, Sosyal Bilimler Liseleri kendi alanına yönelik fakülte ve bölümlere kısaca ortaöğretimdeki her okul devamı olan bir fakülteye kaynaklık ederse, üniversiteye geçişin yolu da ortaöğretimden geçer ki, bu yöntem bugünlerde gündemde olan bir çok probleminde çözümünü kolaylaştırır.

Ancak bütün bu düzenlemelerin birbirinden kopuk değil, ilkokuldan-ortaokula, ortaokuldan-ortaöğretime, ortaöğretimden üniversiteye geçişi birlikte ve birbirine dayalı hale getirmemiz gerekir. Bu düşünce biçimi bizi mevcut sınav sisteminde ve sınav odaklı sistemin eğitim sistemimize getirdiği olumsuzluklardan da kurtaracağını düşünmeye başlayalım.


11 yıl önce