|

Mısır''da iktidar yeniden paylaşılıyor

Mısır''da Mursi aldığı kararla, eski rejimin tasfiyesinin önünü iyice açmış oldu. Devrimden bu yana ülkede yaşananların özeti iktidarın yeniden paylaşılması sürecidir ve henüz bitmiş değildir.

İsmail Numan Telci
00:00 - 3/12/2012 Pazartesi
Güncelleme: 22:37 - 2/12/2012 Pazar
Yeni Şafak
Mısır''da iktidar yeniden paylaşılıyor
Mısır''da iktidar yeniden paylaşılıyor

21 Kasım''da Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi''nin aldığı ve kendisine demokratik yapılarda pek de görülemeyecek ancak devrim sürecinde tolore edilebilecek yetkiler veren kararlar ülkede İslamcı olmayan tüm grupların büyük tepkisiyle karşılaştı. Cuma günü Tahrir Meydanı''nda gerçekleşen gösterilerin ardından Yüksek Yargı Konseyi Heyeti ile görüşerek aldığı kararların geçici olduğunu belirten Mursi''ye karşı protestolar 27 Kasım Salı günü yine Tahrir Meydanı''nda büyük oranda seküler, sosyalist, liberal ve Kıpti grupların katılımıyla gerçekleşen gösteriyle devam etti.

Son bir haftadır Mısır''da gerçekleşenler, devrim sonrasında ortaya çıkan ve Mursi (Müslüman Kardeşler ve Selefiler) taraftarları, yüksek yargı, ordu ve muhalefet bloğu olarak kabaca dörde ayrılabilecek olan yeni iktidar merkezlerinin birbirlerine karşı atakları ve karşı-ataklarının bir başka sahnesi olarak görülebilir.

Bu atakların benzerleri Mursi''nin Yüksek Askeri Konsey Başkanı General Tantavi''yi görevden alışında, Anayasa Mahkemesi''nin 14 Haziran''da 166 bağımsız milletvekilinin vekilliklerini iptal ederek, Mübarek döneminin son başbakanı Ahmet Şefik''in cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna katılmasını onaylayışında ve 11 Ekim''de Kahire Ceza Mahkemesi''nin devrim sırasında gerçekleşen Deve Savaşı''nda suçlu olduğu iddia edilen Mübarek yanlısı 24 kişiyi serbest bırakışında görülmüştür. İşte son olarak Cumhurbaşkanı Mursi''nin aldığı kararlar karşısında eski rejimin gücünün hala hissedildiği yargı organlarının ve seküler-liberal bloğun karşı-atağa geçmesi bir başka güç-kapasite mücadelesine işaret etmektedir.

ESKİ REJİM TASFİYE OLUYOR

Belirtilmelidir ki devrimi gerçekleştiren grupların birçoğu, özellikle İslamcılar, Mübarek dönemi boyunca mahrum bırakıldıkları iktidara ulaşma yolunda büyük bir fırsatı yakalamışlar ve hem parlamento hem de başkanlık seçimlerinde bunu çok iyi kullanmışlardır. Asıl mesele iktidarın İslamcılar tarafından büyük oranda ele geçirilmesinin ardından ortaya çıkan durumu kabullenmeyip iktidara talip diğer devrimci grupların ve Mübarek döneminden kalan eski rejim mensuplarının yeni güç dağılımında kendilerine pay alabilmek için İslamcı gruplarla nasıl bir mücadele gerçekleştireceği ile ilgilidir. İşte tam da bu mücadele normal şartlarda meydana gelen bir devrimin sonrasındaki dönemde yaşanması beklenebilecek en normal süreçlerden bir tanesidir.

Başkan Mursi''nin bu kararları alış biçiminde yaptığı hatanın özünde şu vardır: Özgürlüğe aç bir gençliğin büyük fedakârlıklarla gerçekleştiği bir devrimin ardından farklı devrimci gruplar arasında kutuplaşmaya yol açacağını fark edememiş veya bu hesabı doğru yapamamış olması. Bu nedenledir ki Mursi kendi partisinin tabanınca da düşük sesle de olsa eleştirilmektedir. Özgürlük ve Adalet Partisi ve Nur Partisi''ne yakın gruplarla yaptığım görüşmelerde Mursi''nin bu kararları büyük oranda kendi başına almış olmasının yarattığı şaşkınlık sezilebilmekteydi. Öte yandan tepki çekeceği tahmin edilebilecek bu kararlar paketinin kamuoyunun yeteri kadar hazırlanmadan bir anda çıkarılmış olmasının anlaşılmazlığı da bu gruplar arasında tartışılan bir diğer konuydu. Dolayısıyla aslında Başkan Mursi''nin aldığı kararların, özellikle kendi kararlarını yargı denetiminden bağımsız kılmasının, muhalefette olduğu kadar iktidara yakın gruplarda da rahatsızlık yarattığını söyleyebiliriz.

MUHALİFLERİ GÜCÜ: MEDYA

Liberal ve sekülerlerden oluşan muhalif bloğun görünür olmasını sağlayan en önemli güç kaynaklarından bir tanesi medyadır. Ana akım medyaya hakim olan grup seküler, liberal ve Kıptilerden oluşmaktadır. Ülkenin önde gelen televizyon gruplarından ''El-Hayat'', ''Sada Al-Balad'' ve CBC hep Mübarek döneminde büyük zenginliğe ulaşan işadamlarına aittir ve bu kanalların yayınları keskin bir Mursi karşıtlığına sahne olmaktadır. Devlet kanalı olan Mısriyye''de de Mübarek döneminden kalma ekiplerin varlığının etkisiyle kısmen Mursi karşıtı yayınların yapıldığına şahit olunabilmektedir. Basılı medyada da aynı durum büyük oranda söz konusudur. Al Masr Al Yaum, Mübarek döneminin telekomünikasyon ve medya sektöründe zenginleştirdiği Necip Saviris''e ait olup, Düstur ve Al-Vatan gibi gazetelerle birlikte Mursi karşısında önemli bir muhalefet sergilemektedirler.

Buna karşılık İslami grupların medya alanında boy göstermesi devrimden sonraki süreçle birlikte sınırlı bir biçimde gerçekleşebilmiştir. Mübarek dönemindeki yoğun baskıdan dolayı bu alana giremeyen Müslüman Kardeşler ve diğer Selefi gruplar, ekonomik anlamda da zenginleşemeyerek medya alanına girmek için gerekli kapasiteye sahip olamamışlardır. Öyle ki devrimden sonra Müslüman Kardeşler örgütü tarafından kurulan ''Mısır 25'' kanalı halen büyük oranda reklam almadan, grubun kendi imkanları ile yayın hayatını sürdürmektedir. Bunda İslami gruplar içerisindeki ekonomik güçlerin eksikliğinin yanında, özellikle Mübarek döneminde zenginleştirilmiş seküler ve liberal aktörlerin ve ayrıca çok uluslu şirketlerin reklam tercihlerini İslami olmayan kanallardan yana kullanmaları da yatmaktadır.

Ayrıca, İslami gruplar taban desteğine büyük oranda sahip olsalar da muhalefetteki grupların o yada bu şekilde sistemin içerisinde daha uzun süredir var olmaları ve özellikle medya ve entelektüeller düzeyinde muhalefetini daha görünür kılabilecek araçlara ve kapasitelere sahip olmaları, gerek Başkan Mursi''nin gerekse de Özgürlük ve Adalet Partisi''nin devrim sonrası süreçteki reformları daha hızlı bir şekilde yerine getirememesine neden olmuştur.

Mursi''nin kararları eski rejimin çok büyük oranda tasfiyesinin önünü açacak olmanın yanında devrim sonrası güç dağılımında da İslamcı partilerin pastanın büyük kısmına hakim olmasının önünü açacak politik alanı hazır hale getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında tıpkı birçok devrimde olduğu gibi, devrim sonrası süreçteki iktidarın yeniden paylaşılması süreci Mısır''da da yaşanmakta, Mursi''nin belki de birçoklarının düşündüğünün aksine doğru bir zamanlamayla aldığı kararlarla bu süreç daha az sancılı olmaktadır.

Ancak gerek alınan kararın zamanlaması bakımından ve gerekse de Mursi''nin ve Özgürlük ve Adalet Partisi''nin gösterdiği itidalli siyaset sayesinde krizin şuana kadarki yönetiminin başarılı olduğu söylenebilir. Başkan Mursi İsrail''in Gazze saldırısı sürecinde ve sonrasında oynadığı pozitif rolün kendisine sağladığı manevra alanını zekice kullanarak bu kararları açıklamıştır. Ayrıca Özgürlük ve Adalet Partisi muhalif gruplarla herhangi bir çatışmanın önüne geçmek için gösterilerini ya muhalefetten farklı yerlerde düzenlemiş ya da yine aynı nedenle gösterileri ertelemiştir. İktidarın bu zamanlaması ve gösteriler karşısındaki tutumu ortaya çıkabilecek şiddet olaylarının asgariye indirilmesini sağlamış ve Mursi''nin kendisinin belki de farkında olarak çıkardığı krizi en azından şimdiye kadar iyi yönetmesini sağlamıştır.

İSLAMCI PARTİLER GÜÇLENİYOR

Mısır''da 2011''in başında yaşanan Mübarek''in devrilmesi olayı şüphesiz bir devrimdir. Bu tanımlamanın dışında bir tespitte bulunmak devrime büyük bir haksızlık etmek olur. Nitekim gerek öncesi, gerek gerçekleşme biçimi ve gerekse sonrasında yaşanan tüm olaylar Mısır''da gerçekleşen tarihi olayın bir devrim olduğunun en büyük göstergeleridir. Bunlar her devrimin sonrasında yaşanan iktidarın paylaşımı ve yeniden dağılımı süreçlerinin doğal bir sonucudur. Özellikle son otuz yılını iktidarın baskısı altında geçiren Mısır''daki İslami hareketler devrimin ardından eski rejimin yıkılışıyla ortaya çıkan yeni iktidar pastasından kendi paylarına düşen kısmını alma yolunda haklı bir mücadele içerisindedirler. Mısır devrimi bu bakımdan tarihsel akışı içerisinde doğru bir yörüngede seyretmektedir.

* Kahire Üniversitesi Medeniyet
Çalışmaları ve Kültürlerin Diyaloğu
Merkezi Misafir Araştırmacı
11 yıl önce