|

Musul ve sonrası

IŞİD saldırılarından şu ana kadar en fazla zararı gören kesim Türkmenler oldu. Telafer kentinde 150 bin Türkmen kenti terk etti. Şu ana kadar yapılan belirlemelere göre 103 Türkmen de hayatını kaybetti. Aynı şekilde Kerkük''ün Tuzhurmatu ve Beşir kasabalarında ise 37 Türkmen hayatını kaybetti. Türkmenleri siyasi denklemde görmezden gelen İran ve ABD ortaklığı, Türkmen bölgelerinde daha önce Sünni Araplar için kurulan ''Sahfa Ordusu'' modeli ile Türkmenleri silahlandıracak.

Çetiner Çetin
00:00 - 5/07/2014 Cumartesi
Güncelleme: 22:48 - 4/07/2014 Cuma
Yeni Şafak
Musul ve sonrası
Musul ve sonrası

Irak Şam İslam Ordusu (IŞİD)''un Irak''ın Musul, Tikrit ve El Anbar kentlerini kontrol altına alması ve yarattığı tehdit ortamı ülkeyi bölünmenin eşiğine getirirken, ABD-Irak ve İran''ın IŞİD''e yönelik üçlü operasyon konsepti konusunda görüşmelerde bulunduğu bir süreçten geçmekteyiz. İran devrimi sonrası bir araya gelmeleri dahi hayal edilemeyen İran ve ABD''nin IŞID karşısında nasıl bir çerçevede ortak hareket edeceği belirsizliğini korumakla, bunun bölgesel yansımalarının olacağı da açıktır. 1979''dan bu yana diplomatik, siyasi ve ticari ilişkilerini karşılıklı olarak askıya alan iki ülke Irak''ta Musul kriziyle birlikte yeniden ortak hareket edebileceklerini en azından diplomatik olarak ifade etmişlerdir. Nitekim 2003 sonrası dönemde Bağdat''ta büyükelçiler düzeyinde bir araya gelen ABD ve İranlı yetkililerin temel gündem maddeleri arasında Irak''ın istikrarı bulunmaktaydı. IŞID''in Bağdat''a doğru ilerlemesini sürdürdüğü bir dönemde bir kez daha Irak''ın istikrarı kavramı çerçevesinde iki ülkenin istihbarat kurumlarının Ortadoğu masası sorumlularının bir araya geldiği belirtilmektedir. Görüşmelerin sürdüğü bir dönemde ülke istihbaratının Irak''taki ortak çıkarlar doğrultusunda istihbarat, operasyonel harekât ve Irak''ta stratejik karar olma konularında anlaştıkları ileri sürülmektedir. Ancak ABD bir yandan İran''la görüşürken aynı zamanda Suudi Arabistan''ın da çıkarlarını korumaya çalıştığı da ifade edilmektedir.

Diğer yandan İŞİD''in çok kısa bir süre içerisinde Irak ordusunu hezimete uğratması ABD''nin Irak Ordusuna yapmış olduğu yatırımların da tartışmaya açılmasına yol açmıştır. ABD''nin son 10 yıl içerisinde yaklaşık 25 milyar dolarlık silah sattığı belirtilmektedir. Aynı şekilde ABD, ilk etapta 2015 Şubat ayına kadar Irak''a 2 milyar 800 milyon dolarlık silah satışı gerçekleştireceği ifade edilmektedir. Ancak, tüm silah satışlarına rağmen Irak Ordusunun İŞİD karşısında başarısız olması, silah alımlarının da güvenlik sağlayamadığını eleştirilerini beraberinde getirmiştir. Ayrıca ABD tarafından sağlanacak silahların hem Irak hem de Suriye rejimi tarafından kullanılabilme olasılığı bulunmaktadır. Son günlerde Esad''ın Irak Ordusuna katkı sağlamak için yaptığı hava saldırıları da bunun işaretlerini barındırmaktadır. Ayrıca, Amerikan silahlarının doğrudan İran rejim güçleri tarafından da hem Irak hem de Suriye''de muhaliflere karşı kullanılabileceği ifade edilmektedir. Tüm bunlar ABD''nin pozisyon değiştirmeye doğru evrildiği yönünde bir suçlama yapılmasına zemin hazırlamaktadır.

Diğer bir değişle Iran''ın nükleer programını denetlemek ve ambargo koşullarını hafifletmek için yapılan P5+1 görüşmelerinin ardından İran ve ABD''nin hızlı bir şekilde büyük uzlaşıya doğru evrildiğine dikkat çekilmektedir. Irak''ta iki önemli güç merkezi sayılan İran ile ABD''nin bu kez bir araya gelişlerinin en dikkat çekici nedeni ise Irak''ın geleceği için ortak hareket kararı oldu. Artan IŞİD eylemleri ABD ve İran''ı birbirine yakınlaştırmasına karşın, işbirliğinin Suriye kriziyle birlikte derinleşme yönünde ilerlediğini de belirtmek gerekir.

Bu kapsamda IŞİD''in ülkedeki Şiileri hedef alması ve Şiiler için kutsal sayılan dini mekanlara saldıracağına dair beyanları İran ile 11 yıl önce Irak''a özgürlük getireceğini vaat ederek ülkeyi işgal eden ABD''nin Irak''ın geleceğine dönük stratejik görüşmelerde bulunmasına kapı aralamıştır. Maliki''ye yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre 7 saat süren görüşmede IŞİD''in Irak''ta yaşayan halkların ortak geleceğini tehdit ettiği, mezhepsel temelli bir iç savaş yaşanabileceğine vurgu yapıldığı ve İranlı diplomatların, ''IŞİD kazanırsa, Vietnam''dan sonra dünya kamuoyu bunu da  ABD''nin başarısızlık hanesine yazar'' mesajını verdiğini, ABD''li yetkililerin ise görüşme boyunca İranlı yetkililer karşında temkinli ve büyük ölçüde dinlediğini ifade edilmektedir.

Öte yandan İŞİD olgusuna yönelik Amerikalıların Sünni Arapların sisteme eklemlenmesi yönündeki eleştirilerine ise İranlıların karşı çıktığı ifade edilmektedir. IŞİD''in Sunni aşiretlerden aldığı desteğin gerçekçi olmadığını savunan İranlılar, ABD''li yetkililere Katar ve Suudi Arabistan''ı hedef göstererek, IŞİD''e Suriye''de verilen desteğe dikkat çekmişlerdir. ABD''li yetkililerin ise ''ABD hiç bir zaman IŞİD içinde yer aldığı bir grubu desteklemedi'' mesajı verdiği belirtildi. Tarafların görüşmelerin ardından bazı konularda işbirliğine yöneldiği de ifade edilmektedir.

OPERASYON VE KOORDİNASYON MERKEZLERİ

ABD ve İran istihbarat kurumlarının görüşmelerinin ardından, Irak''ı ve Irak Kürdistan bölgesini ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry''nin ziyareti ülkede bölgede yeni sürecinde ilk ipuçlarını da içermekteydi. Yeni Şafak''ın ABD''li kaynaklardan ve Iraklı kaynaklardan edindiği bilgiye göre, ABD yönetimi İŞİD ile mücadele yeni bir konsept üzerinde taraflarla görüşmelerde bulunmuştur. Buna göre Bağdat''ın merkez olduğu 8 ayrı noktada Hareket koordinasyon merkezlerinin kurulmasına, söz konuus koordinasyon merkezlerinde Irak ve Amerikalı yetkililerin yanı sıra İran''dan da sınırlı düzeyde yetkililerin bulunmasına karar verilmiştir. Bağdat, Kerkük, Tikrit, Telafer, Erbil, Samara, Beşika, Hamdaniye ve Şangal açılacak merkezlerde koordinasyon ve Operasyon merkezi adı altında iki ayrı birim oluşturulacaktı. IŞİD ve El Kaideye bağlı gruplarla mücadelenin uzan vadeli devam edeceğini düşünen ABD ve Bağdat''ın bu merkezlerin en az 3 yıl devam etmesinden yana olduğu yönetiminin ise Iraklı generallerde olması gerektiği üzerine uzlaşıldığı ifade edilmiştir. Bu konuda en önemli adımın ise İranlıların da koordinasyon merkezlerinde yer alacağının kabul edilmesi olmuştur. ABD''nin bu merkezlerde çalışmak  üzere 145 istihbarat uzmanını görevlendireceği İranlıların ise yalnızca Bağdat, Samara ve Kerkük''teki merkezlerde yer almasının kabul edildiği ifade edilmektedir.  İstihbarat değerlendirme servisinde ABD''nin başka ülkelerden aldığı El Kaide istihbaratları detaylandırılmayacak, ABD''li danışmalar dışarıdan gelen istihbaratı direk Operasyon birimine aktaracak ancak kaynağını Iraklı ve özellikle 3 merkezde yer alacak İranlı istihbaratçılarla paylaşmayacağı belirtilmektedir. Ayrıca, Pentagon''un, Irak Genel Kurmay ve Savunma Bakanlığı sorumluluğunda kurulacak koordinasyon ve hareket  merkezlerine 24 saat havadan istihbarat, İkisi boru hatları üzerinde olmak kaydıyla toplam 11 insansız hava aracı (İHA) ile Irak''ın Suriye sınırı semalarında  IŞİD''in hareketliliği takip edilecek ancak bu bilgiler koordinasyon merkezine acil durumlar haricinde 1 saat geriden verilecektik. Karadan yapılacak bir operasyon için muharip güç kullanmayacağını açık bir dille ifade eden Obama yönetimi Maliki yönetimine IŞİD ile mücadele için 328 askeri danışmanın bir kısmını da Irak''a göndermesi anlaşmanın geçerlilik kazandığı yönünde ifade edilmektedir. Diğer yandan ABD, 4 yıl önce terk ettiği Irak''taki alan istihbaratını ve aşiretler üzerinden sürdürdüğü görüşme ve değerlendirme toplantılarını sürdürmeye devam edecek. Bölgedeki 32 Sünni ve 6 Kürt aşireti ile diyaloglara başlayan ABD, aşiretlerden gelecek desteğe güvenmektedir. Diğer yandan ABD, IŞİD''in baskınları sonrasında Ramadi, El Anbar, Tikrit, Musul ve Telafer bölgesindeki istihbarat hareketliliğini yeniden hayata geçireceği ve söz konusu bölgelerin ''şimdilik'' operasyon dışında tutulduğu belirtilmektedir. ABD ayrıca bir kez daha Sünni Araplardan oluşan ''Sahfa'' ordusu mensuplarını alanda kullanmayı planladığı da gelen bilgiler arasındadır.

İRAN''IN ROLÜ

İran''ın dış istihbarat eylemlerinin sorumlusu Kasım Süleymani''nin de katılımı ile CIA''nın Ortadoğu sorumluları arasında yapılan görüşmelerde ABD''nin İran''ın doğrudan Irak''a asker göndermesinin ülkedeki şiddet sarmalını geri dönülmez bir noktaya taşıyacağı için karşı çıkıldığı öğrenildi. Ancak İran''ın bir çözümünde olmayacağını düşünen CIA''nın IŞİD''e karşı harekete geçecek Iraklı askeri unsurları bölgeler arası koordinasyonu ve IŞİD''e karşı savaşacak olan Şii paramiliter güçleri eğitip yönlendirmesini istediği bildirildi. Güvenlik kaynakları ise ABD ve İran''ın bu yaklaşımını ülkedeki Şii ve Sünni çatışma alanlarını daha da genişleteceği görüşündeler. Iraklı askeri yetkililer kendilerine doğrudan destek verilmediği sürece bir grubun diğer grubun üzerinde askeri üniformalarla hakimiyet kurma çabasının ülkede kaos yaratacağı görüşünü ilettikleri öğrenildi.

İran ise Iraklı şii paramiliter güçlerin eğitim organize edecek ve alan istihbaratında aktif görev alacak. İran bütün bu hizmetlerine karşılık Aralık ayına kadar Maliki''den 1 milyar dolar alacak.  

KÜRTLERİN POZİSYONU: MEZHEP ÇATIŞMALARININ DIŞINDA KALMAK

Kürtler ise askeri müdahalenin ülkenin sorunlarını daha da derinleştireceği görüşünden hareketle sorunun artık IŞİD meselesi olmaktan çıktığını ve ancak siyasi yöntemlerle çözülebileceğini ifade ediyorlar. Olası bir operasyonun Irak''ın komşuları ve uluslararası bir karşılığının olmaması durumunda doğrudan destek vermeye çok yanaşmayacakları ifade ediliyor. Kürtler olası bir müdahalenin mezhep savaşını geri dönülmez bir noktaya taşıyacağı kaygısıyla askeri destekten yana değiller. Ancak bölgenin güvenliği ve stratejik konumu gereği oluşturulacak koordinasyon merkezlerinde temsilci bulunduracaklar. Irak Kürdistan bölgesinde kurulacak koordinasyon hareket merkezlerine hayır demeyecekler.

Diğer yandan iç savaşın eşiğine gelen Irak''ta Sünniler ile Şiilere aynı mesafede olduklarını duyuran Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, 2003''den buyana sürüncemede bırakılan ve 2005''de halk oylaması ile kabul edilen Irak Anayasasının 140. maddesinde ifade edilen, içinde Kerkük''ün de bulunduğu sorunlu bölgeler konusunda Bağdat ve Washington''un Kürtler aleyhine adım atmasından dolayı temkinli davranmayı tercih ediyor. Ancak Kürt yönetimi ülkenin iç savaşa doğru süreklenmesinde Şiilerin Sünnileri sisteme entegre etmede başarısız kalmasının da rolü olduğunu ifade etmektedirler.

TÜRKMENLERİN DURUMU

IŞİD saldırılarından şu ana kadar en fazla zararı gören kesim Türkmenler oldu. Telafer kentinde 150 bin Türkmen kenti terk etti. Şu ana kadar kapılan belirlemelere göre 103 Türkmen de hayatını kaybetti. Aynı şekilde Kerkük''ün Tuzhurmatu ve Beşir kasabalarında ise 37 Türkmen hayatını kaybetti. Türkmenleri Siyasi denklemde görmezden gelen İran ve ABD ortaklığı, Türkmen bölgelerinde daha önce Sünni Araplar için kurulan ''Sahfa Ordusu'' modeli ile Türkmenleri silahlandıracak. Ancak burada dikkat çekici durum ise sadece Şii Türkmenlerin silahlandırılacak olması ve bu grupların İran kontrolündeki paramiliter güçlerle hareket edecek olması. Bu durumda Sünni Türkmenler ise sadece resmi orduda yer alabilecek.

  Sonuç Olarak İran yönetimi hızlı bir şekilde mezhepsel ve etnik temelli bir iç savaş ve bölünmeye doğru evrilirken, ABD ve İran yönetimleri ise Irak''taki kontrollerini farklı şekillerde artırma yönünde adımlar atmaktadırlar. Türkiye ise bir yandan Türkmenlerin durumu diğer yandan da Kürtlerle geliştirdiği stratejik ilişkilerden dolayı bölgedeki gelişmeleri yakından takip ederek, ülkesel çıkarlarına zarar verecek oluşumları önceden belirlemeye çalışmaktadır. Savaşın nasıl evrileceği öngörülemese de, Irak''tan bakıldığında büyük bir insanlık dramının kapıda olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir. 

10 yıl önce