|

Obama İsrail'e, Kerry Ankara'ya aynı mesajı verecek: 'barış'

ABD Başkanı Obama'nın İsrail ziyaretine karşılık Dışişleri Bakanı J. Kerry'nin Türkiye ziyareti gönül alma olacak. Obama'nın Tel Aviv'e, Kerry'nin Ankara'ya yapacakları ziyeretin en önemli gündemi barışma olacaktır. Obama İsrail'e, Kerry de Türkiye'ye 'barışacaksınız' diyecek.

Nedret Ersanel
00:00 - 23/02/2013 Cumartesi
Güncelleme: 21:24 - 22/02/2013 Cuma
Yeni Şafak
Obama İsrail'e, Kerry Ankara'ya aynı mesajı verece
Obama İsrail'e, Kerry Ankara'ya aynı mesajı verece

Hafta başında Erdal Sağlam Hürriyet'teki köşesinde şu cümleleri kurmuş; 'K. Irak'taki enerji kaynakları fırsatını kullanmak isterken, aynı derecede önemli örneğin İsrail gazı fırsatını da kullanmalı. Kişiler birilerine küsebilirler ama ülkeyi yöneten kişilerin böyle bir lüksü olamaz.'

Aynı gün Zaman Gazetesi'nin Washington Temsilcisi Ali H. Aslan'ın, 'Obama'nın İsrail lobisiyle dansı' başlıklı yazısı, ABD'nin müstakbel Savunma Bakanı Chuck Hagel'e Yahudi lobisinin yaptıklarını gösterdikten ve 'darbe davalarını' da işaret ettikten sonra, 'İsrail'le en azından vaziyeti kurtarıcı bir barışma, bu tür baskıları büsbütün ortadan kaldırmasa bile, şiddetini azaltabilir' cümlesiyle sona eriyor...

İki farklı kulvardan, İsrail'le barışmayı öneren, temenni eden iki yazı. İlginç bir tevafuk..

BARIŞA ZORLAMA MI

Oysa, 'kamuoyunun izleyebildiği' Türkiye-İsrail ilişkisi hayli heyecanlı.

İsrail'in 2 milyar dolar değerinde, Akdeniz'deki doğalgazı Avrupa'ya satmak için Akdeniz'den Türkiye'ye döşenecek bir boru hattı projesini 'gizli görüşmeler'le Enerji Bakanlığı'na verdiğini biliyoruz.

Reddedildiklerini de.

Bizzat Enerji Bakanı Yıldız, 'Başbakan'ın belirttiği şartlar yerine gelmeden İsrail'le projeye başlanamayacağını' söylemedi mi?

Veya ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ilk ziyaretini hangi ülkeye yapacağı konusunda bir İsrail-Türkiye yarışı koşulmadı mı?

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun 15 Ocak tarihli Washington temaslarında bu konu gündeme gelmiş.. Başkan Obama'nın ikinci dönem ilk ziyaretini İsrail'e yapacak olmasına bakınca Kerry'nin gönül alması düşünülmüş olabilir! Nihayetinde bu rekabet yaşandı işte.

Öyle ki; 21 Ocak tarihli Milliyet'te Aslı Aydıntaşbaş yazısına, 'Kerry'nin ilk ziyareti Türkiye'ye' başlığını atıp, altına da 'BDP'lilerle de görüşüp, sürece sembolik destek verecek' bilgisine kadar Bakan'ın programını bile verirken.

HaberTürk'ün internet sitesinde Amberin Zaman, 'Kerry'nin ilk gezisi Türkiye'ye mi' başlığıyla şu cümleleri sıraladı; 'Kerry daha bakanlık koltuğuna oturmadan Türk medyası ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yapacağını duyurdu. Daha ortada bir şey yokken birtakım şeylerin kesin olacakmış gibi medya üzerinden duyurulması beklentileri yükseltiyor, gerçekleşmeyince kamuoyunda tepki yaratıyor' diyen ABD'li bir kaynak, 'Nihayetinde Türk hükümeti kendisini zor duruma düşürmüş oluyor' diyor. Bu sözlerden anlaşılıyor ki, haberlerin kaynağı Washington değil, Ankara.'

Bu da iki açıdan ilginç. Bir, Kerry 1 Şubat günü yemin etti. O gün aynı zamanda ABD Büyükelçiliği'ne malum saldırı gerçekleşti. İki Kerry'nin Türkiye ziyaretinin tarihi 20 Şubat'da 1 Mart olarak açıklandı.

ABD'NİN BAKIŞI

İsrail-Türkiye 'ziyaretçi kapışı'nın dramatik tarafı, Kerry için yapılan gizli rekabetin ABD tarafından nasıl karşılandığı. Üst düzey bir Amerikan Dışişleri yetkilisi Hürriyet'e şu açıklamayı yaptı; '(Gezi için) Henüz anons edilecek hiçbir şey yok. Programlayıcımız halen çalışıyor. Herkesi eşit seviyoruz'.

'Herkesi eşit seviyoruz'!..

Bu açıklama '14 Şubat'a denk geldi.

ABD Büyükelçisi Ricci'nin 'iç işlere' yönelik açıklamalarının Washington'dan bağımsız olmadığı bilindiğinde, 'sadece onu' muhatap alan, Hükümet ve AK Parti yöneticilerinin 'had bildirmelerinin' göze sürmeden öteye geçmeyeceğini anlamak gerekiyor. Hava yağmura döndüğünde akar. Bir büyükelçinin kendi başkentinden gayrı politika uygulaması mümkün mü?

Öyle olmadığını, Ricciardone-Sinirlioğlu görüşmesinden sadece birkaç saat sonra gelen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland'ın açıklamasından bile anlamayanlar oldu; 'Clinton söyledi, Kerry'de söyleyecek'.. Söylemeye de geliyor işte!

Bu konuda anlaştığımızda, dikkat, ABD'nin Türk iç politikasına yönelik söylemleri ile hükümetin Kürt sorunu ve davalar konusundaki son zaman söylem ve eylemlerinin 'uyumlu' olduğunu da görebiliriz belki!?

Muhalefet, sembolizmi Başbakan Erdoğan'ın emekli Orgeneral Ergin Saygun'un elini tutmasında vücut bulan bu süreci şaşkın ifadelerle izliyorlar. Daha da şaşıracaklar.

Amerika'nın hiddet uyandıran söylemi ile işte bu gelişmeler aynı!

Gerçek şu ki; her şey nasıl hem 'içeri'de hem de 'dışarı'da başladıysa, öyle son bulacak.

HELALLEŞME OLACAK

Ve gerçek şu ki; Türkiye içeride bir 'helalleşme' süreci yaşarken dışarıda da bir helalleşme dönemi yaşayacak. Hem içeride oluyor hem dışarıda olacak. Buna 'konsolidasyon', 'yapıları benzer olanların birleştirilmesi' de diyebiliriz!

İçeride örneğin, Kürt-Türk helalleşmesine uğraşılırken, dışarıda kiminle helalleşeceğiz derseniz?

Taşlar yerine...

1. Obama seçimle tazelendi, kendine göre Dışişleri Bakanı atadı.

2. Netanyahu seçimle tazelendi, yeni Dışişleri Bakanı'nı göreceğiz! Ama Livni belli. Filistin-İsrail barışına bakacak!

3. Kıbrıs-Yunanistan dengesi buna bağlı.

4. AB-Rusya dengesi buna bağlı.

5. Suriye hepsine bağlı.

6. K.Irak'tan, Bağdat'dan, Basra'dan gelen hat Suriye'ye bağlı.

6. İsrail'den gelen bir ucu Hindistan'a bir ucu Türkiye'ye giden hat Suriye'ye bağlı.

7. Hepsi İran'a bağlı ama.

8. İran ABD'ye bağlı!

9. Tahran'da kimin oturacağı seçimlere, seçimler de dışarıya bağlı.

10. Maliki İran'a, ABD Maliki'ye bağlı.

11. Maliki, K.Irak'a, K.Irak Türkiye'ye bağlı.

12. İsrail hepsine birden bağlı! İki vekilli Livni'nin 'aracılığı' odur.

13. İsrail-Kıbrıs-Yunanistan-AB-Rusya-Merkel-Ziyaret'e bağlı.

14. Türkiye kime bağlı?

Başkan Obama'nın Tel Aviv'de, Kerry'nin Ankara'da söyleyeceği budur;

'Barışacaksınız!'

Katar, S.Arabistan ve Arap Birliği ve belki Mısır'ın da, her birinin elindeki koza göre hem Türkiye hem İsrail'e 'eş-zamanlı' söyleyeceği de budur.

'Ben gidiyorum! Suriye'yi istiyorsan İsrail aynı paketin içindedir.'

'Sıfır sorunu geri istiyorsan Doğu Akdeniz'i çöz.'

İsrail'in pozisyonu Türkiye'ye el uzatmaya daha müsait ama 3 şarttan biri sıkışık.. Bu da çözülüyor; 'Türk kamuoyunun 'anlayabileceği', Erdoğan'a 'aferim' diyebileceği kadar ambargo gevşetilecek.'

Ortadoğu'nun düğümleri tek darbede çözülür mü?

Gerek yok.

Amerika gidiyor. Geride sorun bırakmak istemiyor. Daha doğrusu kendisinin uğraşmasına gerek olmayacak sorunları bırakıyor.

twitter.com/NedretErsanel

11 yıl önce