|

Ortadoğu'da reel politik

Bu coğrafyada siyasi ve ekonomik çıkarlar her şeyin önüne geçiyor. Tezviratlar, ayak oyunları ve çelmeler bir türlü durmuyor. Ne acı, değil mi? Reel politik, bizi, bu kirli savaşlarda taraf olmaya zorluyor. Ama hangi taraf olursak olalım, sıkıntıyı ve acıyı çeken yine bu coğrafyanın insanları oluyor.

Hakan Özden
00:00 - 24/04/2012 Salı
Güncelleme: 23:39 - 23/04/2012 Pazartesi
Yeni Şafak
Ortadoğu'da reel politik
Ortadoğu'da reel politik

Beylik bir sözle başlayalım: 'Ortadoğu, çok kritik bir süreçten geçiyor.' Bölgede, ardı ardına tatbikatlar ve savaş hazırlıkları yapılıyor. İran, dünyaya, yerli üretim nükleer çubuklarını elde ettiklerini ve dördüncü nesil santrifüjler kullanacağını ilan ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı, 'İran'ı vuracağız, kimse karışamaz' türü sözler söylüyor. İran, cevap olarak, 'Savaşa hazırım' mesajları veriyor. ABD, İsrail'i sakinleştirmeye çalışıp 'çılgınlık için henüz erken, yaptırım sonuçlarını bekleyelim' mealinde tavsiyelerde bulunuyor. İran, daha da ileri gidiyor ve 'İsrail'in haritadan silinmesi için mücadele ettiklerini' söylüyor. Tel Aviv, hop oturup, hop kalkıyor.

İSRAİL'SİZ WİKİLEAKS BELGELERİ

Biraz daha geriye gidelim. Kasım 2010'da, Wikileaks, dünyanın her yerinde, Amerikan elçiliklerinin gizli yazışmalarını yayınlamaya başlıyor. 'Fakat, bu belgelerde ne İsrail'i, ne de Amerikan Ulusal Güvenliği'ni tehlikeye atacak bilgilere kesinlikle yer verilmiyor.' Sanki hedef ülkeler belirleniyor ve değişim birden başlıyor. Aynı değişim rüzgarı, Bahreyn, Katar ve Suudi Arabistan'da da kendini gösterir gibi oluyor ama hemen bastırılıyor. Dünya kamuoyu, bu ülkelerdeki kıpırdanmaları es geçiyor.

Amerikalılar, 10 yıldır savaştığı Taliban'la dost olmaya karar veriyor. Lübnan, Suriye, Irak ve İran'daki militanlarından, kendisine yardım etmesi için söz alıyor. Amerikan dostu Katar, Taliban'ın, ülkesinde ofis açmasına izin veriyor. Sonrasında Amerika, Taliban'a, Afganistan'da iktidarı paylaşması noktasında destek verebileceği yönünde mesajlar veriyor. Bölge, Şii ve Sünni olarak, kimlik eksenli bölünmeye doğru sürükleniyor. Irak'ta mezhepsel gerilim her geçen gün tırmandırılıyor ve neredeyse her gün, 25-30 kişi hayatını kaybediyor. Yetmiyor, Suriye'de pandoranın kutusu açılıyor. İran'ın bölgedeki kolu kanadı çökertiliyor. Amerika, Suriyeli muhaliflere, her fırsatta, 'Sakın silahlarınızı bırakmayın' telkini yapıyor... Avrupa Birliği'nde, bugünlerde, Suriye'nin sahip olduğu 25 milyar metreküplük petrolün nasıl paylaşılacağı tartışılıyor.

Obama, 'Amerika'daki Yahudi lobilerinin ortak toplantısında yaptığı konuşmada, 'İsrail'den daha önemli müttefikimiz yok' diyor. Yine aynı Amerika, biz ne kadar aksini iddia etsek de, Malatya'daki radarların, İran'a karşı ve İsrail'i korumak amacıyla kurulduğunu her fırsatta dile getiriyor.

Mısır, İsrail ile 1978'de imzalanan Camp David anlaşmasına sadık kalacağını söylüyor. Ama Gazze'ye yönelik ambargoya devam ediyor. 'Gazze halkı aç, susuz, ilaçsız, elektriksiz olarak Arap ve Müslüman ülkelerin ilgisizliğinden kırılıyor.'

DIŞ POLİTİKA GERÇEĞİ

Afganistan'da kutsal kitabımız yakılıyor, ölülerin üslerine pisleniyor! Libya'nın petrolleri Fransız, İngiliz ve İtalyan şirketleri tarafından parselleniyor. Özgürlük, demokrasi ve sözde nükleer silah tehdidiyle işgal edilen Irak ve orada yaşamını yitiren 1 milyon insan, yetim kalan çocuklar, tecavüze uğrayan kadınlar ve türlü işkencelerden geçirilen insanlar, maalesef, hiç gündeme getirilmiyor ama sözde 'Ermeni kırımı' her fırsatta önümüze konuyor. Öte yandan, Türkiye, karpuz gibi ikiye bölünmek isteniyor...

Maalesef, bu coğrafyada siyasi ve ekonomik çıkarlar her şeyin önüne geçiyor. Tezviratlar, ayak oyunları ve çelmeler bir türlü durmuyor. Reel politik, el üstünde tutuluyor ve herkes birbirine gol atmaya çalışıyor. Bizim üstümüzden, ölülerimiz, acılarımız ve sıkıntılarımız üstünden oynanan satranç tahtasının üzerinde duruyoruz; bu oyun hiç olmadığı kadar gerçek...

Ne acı, değil mi? Reel politik, bizi, bu kirli savaşlarda taraf olmaya zorluyor. Ama hangi taraf olursak olalım, sıkıntıyı ve acıyı çeken yine bu coğrafyanın insanları oluyor.

Üzülüyorum ve ırmağın kendi yatağına dönmesi için dua ediyorum...

* Gazeteci-Yazar


12 yıl önce