|

Özel dershaneler neden kapatılmalı?

Varlığını sınava borçlu olan özel dershanelerin, her kademedeki sınav sayısı arttıkça müşterisi o düzeyde artmaktadır. Dershaneler için ne kadar sınav o kadar para demektir. Bu haliyle dershanelerin eğitim sisteminin önündeki en büyük engel olduğu görülmelidir.

Nihat Büyükbaş
00:00 - 8/04/2012 Pazar
Güncelleme: 02:55 - 8/04/2012 Pazar
Yeni Şafak
Özel dershaneler neden kapatılmalı?
Özel dershaneler neden kapatılmalı?

Eğitimde çağdaş düzenlemelerin yapıldığı, köklü değişiklik ve dönüşümün sağlandığı bugünlerde, özel dershaneler yine gündeme oturdu. Aslında tamamen bir ihtiyaçtan doğan ve bir ihtiyacı karşılamak üzere hayat bulan bu kurumlar, istihdam sağlama, öğrenci sayısı ve zamanla sahip olduğu mali güçle aynı zamanda eğitim sistemindeki dönüşümün önünde de engel olabilecek bir güce erişti.

Varlığını bir üst okula geçiş sınavlarına borçlu olan bu kurumlar, bir yandan sınav odaklı bir sistemin pekişmesiyle gücüne güç katarken, öte yandan sınav odaklı sistemin değiştirilmesine yönelik girişimlerin de karşısında aşılmaz bir duvar olarak varlığını korumaktadır. Öyle ki ortaöğretime sınav dışı yöntemlerle geçişine yönelik girişimlere aktif bir muhalefetle sınav sayısının bir iken 3'e çıkarılmasında aktif rol oynayarak karar vericilerin kararlarını en fazla etkileyen kurumlar odular.

DEĞİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: ÖZEL DERSHANE

Özel dershane açmanın oluşturdukları baskı ile geçen zaman içerisinde olabildiğince kolaylaştığı, herhangi bir apartman katında birkaç derslik oluşturarak fen edebiyat veya eğitim fakültesi mezunu birkaç öğretmen bularak, birkaç tane iyi öğrenciyi parasız, başarılı olma şansı % 10'un altında yığınların parasıyla kısa zamanda sözü dinlenir mali bir güce ulaşmak mümkündür!

Varlığını sınava borçlu olan özel dershaneler, her kademedeki sınav sayısı arttıkça müşterisi o düzeyde artmaktadır. Dolayısıyla ne kadar sınav o kadar para demektir. Bir dönem SBS'ye 6 ve 7. sınıflar dahil edilince, ilköğretim 3. Sınıf öğrencilerine yönelik sınıfların açıldığı ve 8-9 yaşındaki çocukların okul dışı zamanlarda dershanelere akın ettiğine ve velilerin 3.sınıftaki çocuklarını kaç test çözdüğünü, test çözme yöntemlerindeki başarısı için nasıl kaygı duyduklarına şahit olduk.

Milli Eğitim Bakanlığı 2004 yılında itibaren İlköğretimden başlayarak eğitim programlarını sınav odaklılıktan çıkarıp çağa, insan aklına ve pedagojik gerçeklere uygun hale getirmeye başladı. Ancak sınav baskısı, test çözme becerisini vazgeçilmez kıldıkça yeni programların uygulanma şansı hiç olmadı. Okullar sınav merkezli yöntemler üzerine odaklanırken öğrenciler test çözme ile vakit geçirip, öğrenilmeyen, hazmedilmeyen, yarım yamalak ezberlenmiş bilgilerle üniversiteye nasıl girerim, kaygısına düştüler.

Şüphesiz özel dershanelerin varolma nedeni sınavlardır. Sınavlarda tek merkezde herkese aynı anda aynı sorular sorulması ve soruların aynı tipte çoktan seçmeli test yöntemi ile olması dershanelerin öğretme yöntemlerini de buna uygun geliştirilmesine yol açtı. Geçmişte dershaneleri öğrenme merkezi haline getirme çabaları da sonuç vermedi. Örneğin fen derslerinin yaparak yaşayarak deneyerek öğrenilmesi için getirilen laboratuar zorunluluğu bile işlevsiz kaldı. Müfettiş olarak bu kurumları denetlediğimizde gördük ki sadece yasak savmak ve müfettişler görsün diye her dershanede bir laboratuar var görünüyordu. Ancak gerçekte bu laboratuarlara hiçbir zaman öğrenciler giremedi. Çünkü laboratuarda geçirecek zamanları yoktu. Onların öğrenmeyi gerçekleştirme gibi bir işlevi de yoktu.

ÖĞRENCİYİ MAKİNEYE DÖNÜŞTÜRÜYOR

Çünkü bu dershanelerin, öğrencinin öğrenmeyi öğrenmesine, düşünme becerilerinin geliştirmesine kısacası eğitimin asıl işlevi olan daha çok duyuşsal yeterlikleri ifade eden değerler eğitimine ve değerlere ilişkin kazanımların yerleşmesine hiç bir katkı sağlamamaktadır. Özellikle okulu sadece diploma veren kurumlar olarak tanımlanmasında sınav kazanmaya katkısı olmayan, boşa zaman harcanan bir kurum algısının oluşmasında sebep oldu. Öyle ki sınav birincilerini çarşaf çarşaf refize ederken bu öğrencilerin hangi okullarda okuduğunu, okul öğretmenlerinin katkısını gizleyerek şampiyon! öğrenciler üzerinde tanıtımlarını parasız reklama dönüştürmekten de hiç taviz vermediler.

Özel dershaneleri çarpık bir yerleştirme, seçme ve zorunlu olarak eleme sınavları sonucu doğmuş ve sistemin sınav odaklı yapısını korumada en etkili güç odağı olduğu gerçeğini bilerek, özel dershanelerde çalışan öğretmenler ile sahiplerinin mağduriyetini, özel okullar teşvik edilerek giderilmesi girişimi stratejik bir öneme sahiptir. Zira sistemin değişmesi ve dönüşmesine de en etkili engel olan bu kurumların aynı zamanda devlete vergi veren, istihdama önemli katkı sağlayan kurumlar olduğu gerçeği de bir vakıadır. Öyleyse devlet bir yandan çağdaş eğitimin gerekleri için bu dershanelerden kurtulmalı, diğer yandan özel okulları olabildiğince desteklemelidir. Özel okulların % 3 civarında olan payını % 50'lere çıkaracak süreci başlatmalıdır.

Ülkemiz insanının girişimci ruhu, yine ülkemizin eğitim öğretim birikimimi ile harmanlanıp kısa gelecekte bu sorunu daha az maliyetle, daha güçlü bir eğitim sektörü ve etkili bir denetimle asgari kaliteyi yakalayabilecek bir düzenin kurulması artık mümkündür. Bunu mümkün kılacak veriler, eğitimli insan kaynaklarımız, dünyanın dört bir yanına yayılmış girişimcilerimiz ve daha da önemlisi sahip olduğumuz eğitim uygulamalarımızdır.

Özel okul girişimini destek için bir yandan bir öğrencinin devlete maliyetini baz olarak hizmet satın alma yoluna gidilmeli, öte yandan mevcut devlet okullarını bir plan dahilinde özel girişimcilere kiralayabilme mekanizmasını kurmalıyız. Bu gün sağlıkta gösterdiğimiz hizmet memnuniyetinin temelinde özel hastaneler yolu ile oluşan rekabet gerçeği göz ardı edilmeden, kaliteli eğitimde rekabetçi bir yaklaşım etkili bir performans denetimi ile yüksek düzeyde memnuniyet sağlar.

EĞİTİMDE DEĞİŞİM DEVAM ETMELİ

Eğitimde önemli dönüşümlerin gerçekleştiği bu günlerde, Milli Eğitim Bakanlığının yeniden yapılanarak hızlı karar alma yeteneğinin geliştiği bir yapıya kavuştuğu, eğitimde 4+4+4 gibi zorunlu, kademeli, kesintili, isteğe bağlı ve geçişlerin esnek hale getirilmeye çalışıldığı, seçmeli ders zenginliği ve etkili yönlendirme çabalarının özel dershanelerin sınav hastalığına kurban edilmemeli.

Bu değişim sürecinde; karar alma ve uygulama yeteneğinin doruğunda olan hükümetin kaliteli ve çağdaş eğitimin önünde adeta kangren olmuş özel dershane gerçeğini mağduriyet oluşturmadan çözmenin tam zamanıdır. Eğer bu dönem de bu mesele halledilemezse artık bundan sonraki süreçte bu kurumlar daha da güçlenecek ve eğitim sisteminin çağa uygun hale getirme çabalarının önünde güçlü bir engel olarak durmaya devam edecektir.

* Eğitim Yöneticisi
12 yıl önce