|

Şemseddin Günaltay Ekmeleddin İhsanoğlu 

Bugün ülkemiz önemli bir dönemecin kıyısında desek yanlış olmaz. Her ne kadar merhum Özal ve Sayın Gül ile kırılmış olsa da sistem üzerinde askerlere özgülenmiş bir vasi olarak değerlendirilen Cumhurbaşkanlığı'na kimin oturacağını halk seçecek ilk defa. Parlamenter sistem içerisinde kimi sistem sorunları çağrıştırsa da halka maledilen, doğrudan cumhur tarafından seçilen bir cumhurbaşkanını ilk defa görecek ülkemiz.  

Ferhat Çakır
00:00 - 27/06/2014 Cuma
Güncelleme: 20:17 - 26/06/2014 Perşembe
Yeni Şafak
Şemseddin Günaltay Ekmeleddin İhsanoğlu 
Şemseddin Günaltay Ekmeleddin İhsanoğlu 

Ocak 1949''da Hasan SAKA''nın istifasıyla başvekil koltuğu boşalmıştı. İktidarı istememek o yılların Halk Partisi üyelerinin de hastalığı olacak ki Hilmi URAN, Necmeddin SADAK gibi bir çok ismin kabul etmediği sadaret koltuğu için İsmet Paşa arayışlarını sürdürmekteydi. Said Nursi''nin Emirdağ Layihası''nda kendisine olan merhametsizliğinden, zulmünden bahsettiği Hilmi URAN''ın yoğun ikna çabaları neticesinde medrese mezunu bir müderris olan, İslam tarihi üzerine ders okutan hatta cehalet ve irtica simgesi kabul edilen sarığı uzun yıllar kullanan Eğinli Mehmet Şemseddin Günaltay makamı kabul etti. Tıpkı kendisinden 65 yıl sonra Halk Partisi''nin cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul edecek olan Ekmeleddin İHSANOĞLU''nun babası İhsan Efendi gibi Sebilürreşad (sırat-ı müstakim) çevresindendi. Merhum Mehmet Akif''e çok yakındı. Akif kendisinden ''Şemseddinim'' diyerek bahsediyordu.   

Esasında bir alternatifin varlığı dahi halk nezdinde iktidarın itibarını zedelemişti. Seçimlerde hile yapıldığı gerçeği de Halk Partisi''nden uzaklaşmak için önemli bir sebepti. Bizzat Nihat ERİM 1950 yılının mart ayında '' vaziyetimizi 1947, 1948 ve 1949 ile mukayese edersek, CHP lehine bir inkişâf [gelişme] vardır'' diyordu. İşte bu inkişafı sağlayan, Halk Partisi''ni %40 gibi bir oya çıkaran Şemsettin GÜNALTAY''ın kişiliği ve icraatlarıdır diyebiliriz. 

 Günaltay, 10 Haziran 1949''da Meclis kürsüsünde bu kısa dönemdeki faaliyetlerini şöyle ifade ediyordu. ''İlk mekteplerde din dersleri okutturmaya başlayan hükümetin başkanıyım. Bu memlekette Müslümanlara namazlarını öğretmek, ölülerini yıkamak için imam hatip kursları açan bir hükümetin başkanıyım. İlahiyat Fakültesi açan bir hükümetin başkanıyım. Arkadaş vicdanını önüne al.''  Toplumun %40''ı ancak bu sınırlı dönemdeki faaliyetlere rey verdi, geriye kalanı vicdanını önüne alıp geçmişteki istibdat dönemini düşündüklerinden olacak farklı davrandı.  Demokrasinin Türkiye Serüveni''nde en büyük değişiklik, Halk Partisi''nin dahi halkı anlamaya özen gösteriyor, propagandalarında halkın gündemini konuşuyor, halkın dilinden çözüm önerileri naklediliyor olmasıydı. Zihniyet değişmişti, 7. Kurultay uzun yılların iç muhasebesinin yapıldığı bir ideoloji ve teşkilat değişikliğine gidilecek sürecin ayak sesleriydi. 

Zulmetten Nura

Bu ayak sesleri ''ZULMETTEN NURA'' gider diye düşünüldü ki bu isimde kitap yazan Şemseddin Günaltay başvekil koltuğuna oturtuldu. Lakin bu gidiş ''Buhranlar Anaforunda İnsan'' üretmekten öteye gidemedi. Partinin genlerinde olmayan bu pozisyon değişikliği tıpkı intihal çağrışımları yapan Fetullah GÜLEN''in bu kitabı -Buhranlar Anaforunda İnsan- gibi kan uyuşmazlığı nedeniyle ülke sathında sonuç vermedi. Şemseddin GÜNALTAY''ın kitabından alıntılar yaparak kendi anaforunu üreten Fetullah GÜLEN''in  kitabındaki intihal cümleler gibi sırıttı Günaltay''ın başbakanlığı CHP''de. 

Seçim sonuçları hiç istendiği gibi çıkmadı. Zira her bakımdan yıpranmış bir partinin din adamı ordinaryüs profesör başvekilinden ziyade köylünün içinden gelen toprak ağası Menderes halk nezdinde teveccüh gördü. Bugünün Şems''i (güneş) de Ekmeleddin İhsanoğlu olarak sunuldu toplumumuzun karşısına. Yine Mehmet Akif Çevresi''nin ikinci neslinden gelen nitelikli bir akademisyen kimliği, uzlaştırıcı yapısı ile ön plana çıkan, ekmel kökünün hakkını veren bir aday niteliğinde sayın İhsanoğlu. Ne yazık ki bu seçimler de, siyasi geleneğe uygun olarak akademik derinliğe, uluslar arası tecrübeye değil icraatlara, vaadlere ve hitabete oy verileceği kesin. Bu açıdan kanaat önderleri gibi pek başarılı olacağını sanmıyorum. 

Anlaşılan o ki Ekmeleddin Bey de, Şemseddin Bey gibi iktidar olmayı istemeyenlerin partisinde, birçok kişinin reddettiği koltuğa kan uyuşmazlığına rağmen aday gösterildi. Adaylık sürecinde, isminin ön plana çıkmasında hemşerisi Taha AKYOL''un ve patronu Aydın DOĞAN''ın katkılarının çatının eşlideri Devlet Bahçeli''den fazla olduğu köşe yazılarından inmeyen bir gerçek sanki. Sayın İhsanoğlu''nun  olmayan miting tecrübesiyle meydanlarda, kürsülerde anlatacak bilim tarihine ilişkin çok değerli görüşleri vardır ama milletin ilgisini çekeceğini şüpheli.  

Sahi Günaltay''ın söyleyecek sözü vardı mitinglerde, Meclis kürsüsünde yukarıda ifade ettik. Ekmeleddin Bey nelerden bahsedecek olabilir ki? 

''Başörtüsü yasağı için anayasa değiştirildiğinde, 411 el kaosa kalktı diye manşet atan bir zihniyetin adayıyım. Ülkedeki her özgürlükçü adımı Anayasa Mahkemesi'ne iptal ettirmek için götüren partinin adayıyım. İçinden çıktığım muhafazakar kitleyi 2. sınıf gören, babama, merhum Akif''e düşünceleri örtüşmediği için yaşama şansı tanımayan bir zümrenin adayıyım.Ülkedeki her olumlu gelişmeye karşı çıkmak için ortaklık kurmuş Cemaat, CHP, TÜSİAD, Gezi…vs ÇATISININ adayıyım,  Arkadaş vicdanını önüne al'' dediğinde VİCDANLAR ne diyecektir acep? 

Demokrasi bayramı

Şemseddin Bey Eğinli olarak memleketi vasfındaki Erzincan''dan girdiği seçimi partisine rağmen kazanmıştı. Partisinin 69 vekilinden biri olarak Meclis'e girmişti. Acaba Taha AKYOL''un da desteği ile Ekmeleddin Bey, memleketi Yozgat''ta dahi olsa çoğunluğu sağlayabilecek midir, ne yalan söyleyeyim önemli bir merak konusu benim için. 1950 seçimleri çok önemli sonuçlar verdi ülkemiz için. Yıllardır liberal çevreler dışında pek kutlanmasa da iktidarın barışçıl yollarla(sandıkla) el değiştirdiği ilk seçim olarak 14 Mayıs DEMOKRASİ  BAYRAMI''nı hediye etti bizlere. Uzun yıllar almış denemeler neticesinde bir daha geri dönülmemek üzere ÇOK PARTİLİ HAYATA geçildiğinin kesin olarak kanıtlandığını gördük. 

Bugün ise ülkemiz önemli bir dönemecin kıyısında desek yanlış olmaz. Her ne kadar merhum Özal ve Sayın Gül ile kırılmış olsa da sistem üzerinde askerlere özgülenmiş bir vasi olarak değerlendirilen cumhurbaşkanlığına kimin oturacağını halk seçecek ilk defa. Parlamenter sistem içerisinde kimi sistem sorunları çağrıştırsa da halka mal edilen, doğrudan cumhur tarafından seçilen bir cumhurbaşkanını ilk defa görecek ülkemiz.  

1950''de seçim neticesinde Demokratlar %52 oy alarak çoğunluğu sağladılar. CHP % 39,45''te kaldı. Bugünkü MHP''nin öncülü Millet Partisi ise %3,11 oy aldı. Acaba bugün demokratları, Adnan MENDERES''i temsil eden AK Parti''nin adayı büyük ihtimal Tayyip ERDOĞAN %52, karşıda ise tam aynı oranlarla olmasa bile CHP''nin ve MHP''nin ortak adayı Şemseddin Günaltay''ın her bakımdan mirasçısı Ekmeleddin İHSANOĞLU toplamda % 42,5''lik oranlarda ne değişiklik yapacak? 65 yıl sonra Akif''in deyimiyle ibret alınmadığı için tarih tekerrür mü edecek çatı ekibi için? Bekleyip göreceğiz. 

10 yıl önce