|

Ulusalcıların T. C. aşkı ve gerçekler

Çözüm sürecinin hız kazanması ile birlikte bölgenin çekim merkezi haline dönüşen Türkiye, eş zamanlı olarak enerji alanında da önemli adımlar atıyor. Irak Kürt bölgesinden Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı'na yapılacak bağlantı ile gelişecek yeni enerji trafiği 'çözüm sürecinin doğal uzantısı' olarak görülüyor. Kürt petrolünün Türkiye üzerinden dünyaya açılması hem Türkiye'yi dünya enerji piyasalarında söz sahibi haline getirecek hem de kendi ihtiyaçlarını güvenilir rezervlerden karşılama imkanı sunacak.

Prof. Dr. Emrullah İşler
00:00 - 23/05/2013 Perşembe
Güncelleme: 23:02 - 22/05/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Ulusalcıların T. C. aşkı ve gerçekler
Ulusalcıların T. C. aşkı ve gerçekler

İktidarı emellerine ulaşma aracı gören zihniyetler onu kaybettiklerinde tüm etik değerleri ayaklar altına alarak gözleri dönmüşçesine dört bir yana saldırmaya başlarlar. Oysa iktidarlar ancak halka ve hakka hizmet gayesi için kullanılabilir.

Bir süredir sosyal paylaşım siteleriyle gazeteler ve bazı internet sayfalarında yer alan T.C. tartışmaları üzerinde başta CHP ve MHP olmak üzere ulusalcı kesimin vatan elden gidiyor naralarını anlamak zor değildir. Bir nevi zihin tutulması olarak ifade edebileceğimiz bu tutum, kimi zaman kendi değerleriyle çelişme, kimi zaman da karşıtlarla aynı safta yer alma özelliğine sahiptir.

HASSAS GÜNLERDEN GEÇİYORUZ

Hassas günler geçirdiğimiz bu dönemde halkın samimi duygularını istismar etme, konuyu ideolojik tartışmaya çekme ve milletimizi çözüm süreci içerisinde bir çeşit ürkütme hedefi taşıdığı açık olan bu tarz propagandaların, halkı bölme ve kutuplara ayırmaktan başka hiçbir gayesi olamaz. Oysa bu oyunu sahaya süren zihniyetin gerçek vatanperverleri bu tarz mugalatalarla kendi safına çekemeyeceğini son on bir yıllık AK Parti iktidarıyla anlamış olması gerekir.

Adında halk ibaresi bulunan ancak halkın hiçbir değeriyle örtüşmeyen, çamur at izi kalsın siyaseti izleyen CHP'nin, ülke tarihimizin en müreffeh dönemini yaşadığımız ve otuz yıldır binlerce şehit verdiğimiz terör sorununda çözüme yaklaştığımız şu günlerde, T.C. ibaresi resmi kurum isimlerinden kaldırılıyor gibi gerçekle bağdaşmayan iddiaları gündeme taşıması ancak söz konusu partinin gelecek endişesiyle açıklanabilir.

Halkın arasına tefrika sokmak ve sürekli çatışmacı ortamlar yaratmakla varlığını sürdürebilen CHP'nin geçmişi oldukça karanlık iken, iktidarları döneminde halka karşı uygulamaya koyduğu sinsi planların listesi de hayli kabarıktır. Belli bir dönem elinde bulundurduğu iktidar erkiyle yarattığı gergin ortamı yönetebilen CHP'nin, hızlı değişimlerin yaşandığı günümüz dünyasında söz konusu ideolojik hedeflerini gerçekleştirmesi artık mümkün değildir.

TARİHİYLE ÇELİŞEN CHP

CHP mantıkî temeli olmayan bu iddiasında bir yönüyle karşı tarafla aynı safta yer alırken diğer yandan da kendi tarihiyle çelişkiye düşmektedir. Birincisi CHP, PKK terör örgütü mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti'ni küçük düşürmek ve aşağılamak için kullandıkları T.C. ibaresini kullanmakla onların safında yer almaktadır. Nitekim aynı ibare PKK sempatizanları tarafında da şifre olarak kullanılmaktadır. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde OHAL'in bulunduğu dönemlerde gerek PKK militanları gerekse bölgedeki sempatizanları hem kendi aralarında hem de dışardan bölgeye gelen insanlarla konuşurken yıllarca T.C. ibaresini Türkiye Cumhuriyetini hafife almak için kullandılar. Keza aynı çevreler Türk Silahlı Kuvvetleri için T.C. askeri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için de T.C. vatandaşı ifadesini kullandılar. Hal böyle iken temelsiz iddialarla halkı galeyana getirmeye çalışan CHP ve MHP'nin son günlerde dillerine doladıkları T.C. konusuyla hangi tarafta durduklarını sormak gerekmektedir?

CHP'NİN AKIL TUTULMASI

CHP'nin bu konuda yaşadığı akıl tutulmasının bir diğer örneği ise, kendi parti tarihiyle çelişmesidir. Bugün asılsız iftiralarla sağlık bakanlığına karşı propagandalar yürüten CHP yönetimi, kendi partisinin geçmişinden bihaberdir. Zira CHP Genel Sekreterliği tarafından 04.06.1935 yılı 508 ve 509 sayı ile Halkevi Başkanlığına gönderilen tebligatta zikrettiği Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ibaresinin başında T.C. ibaresini kullanmamaktadır. 509 sayılı yazı ile gönderilen tebligatta şu ifadelere yer verilmektedir;

Halkevi Başkanlığına;

Sağlık ve sosyal yardım bakanlığı neşriyatından (genç kalınız) adlı eserden bir tanesi halkeviniz adına postaya verilmiştir. Alındığının bildirilmesini diler, gözlerinizden öperim.

C.H.P. Genel Sekreteri

Kütahya Saylavı

R.Peker

Gerek tek parti döneminde gerekse günümüzde uyguladığı politikalarla halkın değerlerinden uzak ve halka rağmen siyaset anlayışını benimseyen CHP bir kez daha sorumsuz ve seviyesiz muhalefet örneği sergilemiştir. Oysa AK Parti Hükümetleri döneminde farklı alanlarda atılan adımlar neticesinde dünyada son derece muteber bir yer edinen ülkemizde bu tarz boş işler konuşmak yerine, Göktürk Uydusu, üniversitelerin artan kalitesi, savunma sanayii ve ileri teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile çözüm süreci sonrasında oluşacak müreffeh Türkiye'den bahsedebiliriz. Ne var ki, bu tür konularla gündem oluşturmak muhalefetin doluluğuyla doğru orantılıdır.

T.C. konusunda olduğu gibi hemen her konuda akıl almaz iddialar ortaya atan muhalefet partilerinin hem üslûp hem de seviye sorunu olduğu bir gerçektir. Ana muhalefet partisinin genel başkanının Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda tarafından aşağılanması sözünü ettiğimiz seviyesizlik ve üslûp sorununun bir tezahürüdür.

T.C. DEĞER KAZANDI

Oysa AK Parti iktidarıyla birlikte gerek iç siyasette gerek dış politikada tarihinin en büyük hamlesini gerçekleştiren ülkemizin muhalefetine yakışan yapıcı ve ulusal çıkarlarımıza katkı sunacak bir politika izlemesidir. Dönüp Cumhuriyet tarihimize baksınlar; ülkemizin kurucu iradesinin belirlediği 'muasır medeniyet seviyesine ulaşma' gayesine en çok yaklaşılan dönem hangisidir? AK Parti iktidarında ülkemizin dünyadaki itibarı yükselmiş ve uluslararası arenada meydana gelen gelişmeler konusunda ne söyleyeceği merak edilir olmuştur.

Günümüz dünyası hızla değişiyor. Özellikle Arap Baharı ile birlikte bölgemiz köklü bir değişim sürecine girmiştir. Şüphesiz bu değişimle birlikte bölgenin siyasi aklı da değişecektir. Görüldüğü gibi meşruiyetini elinde bulundurduğu askeri güçten alan bölgedeki despot rejimler bir bir yıkılıyor. Söz konusu rejimlerle farklı bir tarihe sahip olmayan CHP de ya söz konusu değişime ayak uyduracak ya da tıpkı bu rejimler gibi tarihin geçmiş sayfalarında yerini alacaktır. Zira küreselleşen dünyamızda 20 yy. siyaset aklı ile hareket eden rejim veya siyasi aktörlerin hayatlarını idame etmesi muhaldir.

CESUR OLMA ZAMANI

Yeni dönem şeffaf olma dönemidir. Anlık değişimlere şahit olduğumuz bu süreçte var olabilmenin yegane şartı halka hizmeti tüm siyasi ideolojilerin üzerinde tutma, dünyaya entegre olma ve sürekli ilerleyen istikrarlı bir çıta yakalamaktır. 1960 askeri darbesinden bir yıl sonra IMF'den almaya başladığımız, sonraki iktidarlar döneminde ise artarak devam eden IMF'ye olan borcumuzun bittiği şu günlerde tüm vatanperverlerin samimiyetlerini gösterme zamanıdır. Çamur at izi kalsın siyaseti izleyen ve halkın manevi duygularını ideolojik çıkarları uğruna kullanan CHP, geçmişe ait referanslar kullanıldığında ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağını bilmelidir.

11 yıl önce