|

Yenen mi kazanan mı cumhurbaşkanı olacak?

Yetkilerimi kullanırım cümlesindeki kararlılığı, vaatleri okuyamadan ve yerine inandırıcı daha iyi bir strateji olmadan kimin etrafında toplanırlarsa toplansınlar hiçbir yere varılmaz. Hiç kimsenin tanımadığı birini sırf baronlar istedi diye getirip milletin karşısına, ''Biz buna karar verdik mecbursun buna oy vereceksin'' diyerek yapılan şımarıklığa kimse tahammül etmez. 1909''da kızışan ve 3 Mart 1924''de Batı'nın göz kamaştırıcı zaferiyle sonuçlanan Anadolu işgaline karşı büyük savaşta kimin yanında olduğunuzu açık açık anlatırsanız gerisi kolay efendiler.

Erem Şentürk
00:00 - 1/07/2014 Salı
Güncelleme: 22:26 - 30/06/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Yenen mi kazanan mı cumhurbaşkanı olacak?
Yenen mi kazanan mı cumhurbaşkanı olacak?

Çatıda toplananlar seçmenlere ne vaat ediyorlar? Tek bir şey var; Ne olursa olsun Erdoğan''ı yenmek. Burada kelimeye dikkat çünkü ölümcül problem burada başlıyor. Kazanmak değil, yenmek.

Herkesin toplanıp hiç bir iyi niyet, hiçbir fayda, hiçbir hedef hiçbir kazanç olmadan bir adamı yenmeye odaklanması drama içinde kahramanlığın son aşaması olarak bilinir. Kimse kusura bakmasın ama Erdoğan''ı yenmek için bütün ilkelerin bir kenara bırakılarak '''onu''' yenelim de ne olursa olsun yaklaşımları Erdoğan''ı yenilmez kahraman olarak göstermekten başka hiçbir işe yaramıyor.

Halbuki Erdoğan başından beri kimseyi yenmek için yola çıkmadı. Hala da öyle değil. Hep kazanmak istedi, hep kazanç vaat etti ve kazandı. Mesele aslında bu kadar basit; Kazanmak için çalışan kazanır, yenmek için çalışan yenilir.

CEPHE KURULSUN

Mikro düzeyde de olsa olgunlaşmış halini Yalova''da gördüğümüz Erdoğan ve diğerleri stratejisi ayrıştırmanın ve kutuplaştırmanın zirvesidir. Kendisine muhalefet diyen zıt gruplar kutuplaştırmakla suçladığı Başbakan'ın karşısında ülkenin yaşadığı yaşayacağı en büyük ve en keskin kutuplaşmayı inşaa ediyorlar. Üstelik kıskançlık hezeyanıyla çıldırmış eş gibi kurgularına takılıp aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Siyasi bir çözümleme, kısa uzun orta vadede bir plan, bir hedef olmadan bütün hayatlarını '''Ya Erdoğan''ı yeneriz ya ölürüz''' diye cephe kuruyorlar. İşte bu tertemiz bir ayrıştırma ve harika bir kutuplaştırmadır.

Seçmenlerin karşına villalarda viski yudumlanırken belirlenmiş bir ismi çıkartarak '''Tatava yapma bas geç''' diyerek hakaret ediyorlar. Peki bu ayrıştırmayı, kutuplaşmayı ve '''birleşmiş radikal cepheyi''' başaramadıklarını düşünelim. Sonları hezimet olur. İnsan içine çıkacak yüzleri kalmaz. Ne vaat edecekler? Nasıl bir zafer müjdeleyecekler. Hangi planı ve hangi hedefi gösterecekler. Yıllardır tek derdi Erdoğan''ı yenmek olan takıntılı zihniyetin intikamdan başka bir derdi yok ki. Olsaydı çoktan duymuş üzerine tartışıyor olurduk. Bir an evvel Erdoğan takıntısından kurtulup gerçek dünyaya gelmeleri gerekiyor. Hatırlamakta fayda var, Erdoğan da herkes gibi ölümlü. Üstelik ölmese bile halk başka birine oy verebilir ve hükümeti değiştirebilir. Oy veren normal bir vatandaş olarak tekrar uyarıyorum muhalefet Erdoğan''dan korktukça komik duruma düşüyor ve kıskançlık krizleri geçirenler gibi vehim vesveselere kapılmış halleri bırakın dikkate alınmayı duyulmuyor bile. Korkmadan, sakince, Erdoğan takıntısı tedavi edilmiş bir halde kazanç ve iyilik vaat eden birisi pekala oy alabilir. Panik yapmaya gerek yok.

SENİ YENECEĞİM ERDOĞAN

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne vaat edilebilir peki? Nasıl bir kazanç hedeflenir? Bugün yapılacak Ak Parti Meclis grup toplantısında herkes Cumhurbaşkanı adayı olarak bir isim açıklanmasını bekliyor. Elbette bir isim açıklanacak ve belki tahmin edilen gibi Recep Tayyip Erdoğan olacak bu isim. Velev ki öyle olsun yahut başka bir isim açıklansın o gün açıklama yapacak olan Başbakan aslında bir isim söylemeyecek. Bir hedef söyleyecek, bir gelecek planı anlatacak, bir ülke hayali paylaşacak. Sonra biz seçmenler bütün bunların inandırıcı mı, gerekli mi, öncelikli mi olduğuna bakacağız ve bir karar vereceğiz.

Peki '''birleşmiş radikal cephe''' ne vaat edecek? Her zamanki gibi hiçbir şey. Genel geçer bir iki slogan ve sonunda Erdoğan''ı yenmek adlı temcit pilavı ikram edilecek. Erdoğan''a biraz diktatör denilecek, söyledikleri cümle cümle yapı bozumla analiz edilecek, her cümlesine ara sıra kelimelerine bile karşı laflar söylenecek ve işte bizim adayımız denilecek. Peki seçmen neye oy verecek? Bir tarafta öyle ya da böyle hedefleri, hayalleri, umutları olan bir gelecek vaadi var diğer tarafta hiç umudu kalmamış, hiçbir planı ve hedefi olmayan gitsin de ne olursa olsun diyenler var.

ERDOĞANIN GİDİŞİ

Peki efendiler Erdoğan gitsin. Mesele sizin kabuslarınızdaki kadar zor ve büyük bir olay değil. Bu çok kolay halk oy vermez ve Erdoğan gider. Erdoğan gitsin hedefinden başka hiçbir şey söyleyemediğiniz için bu takıntınız ne anlama geldiğini biliyor musunuz?

Erdoğan''ın gitmesi demek, hastanelerde bebeklerin tekrar rehin kalması demek, rehin cenazeler yüzünden morglarda yer olmaması demek.

Elektrik ve suların belirli gün ve saatlerin dışında kesik olması demek. Devletin binlerce yargısız infazlar yapması demek. Bir milyon liralık kağıt banknotlarla ekmek alamamak demek.

Kürtçe konuşmanın yasaklanması, Türkü söylediği için insanların asit kuyularına konulması demek.

Askeri vesayetin ve Cemaat vesayetinin yurdun her köşesini ablukaya almış olması demek.

Erdoğan giderse devlete %159 faizle kredi satıp ülkeyi sömürecek Batı'ya gün yüzü doğar.

Erdoğan giderse yeniden OHAL bölgeleri yeniden binlerce şehit haberleri başlar.

Büyükelçilerden fırça yiyen Dışişleri bakanları gelir.

Başbakan önünü ilikleyerek karşıladığı Kemal Derviş''lere 5 milyar dolarlık bir çanta için koca ülkeyi rehin verir hava alanında.

Twitter Facebook derdi de kalmaz çünkü hastanelerin bile telefonları kesik olur.

Patlayan çöplerde ölen insanlar için arka sayfa güzeli gazeteleri ne işleri vardı orada diye manşet atar.

Köpek gibi çoğalıyorlar diyen uzmanlar zorla doğum kontrolü dayatırlar.

İşte bu sebeplerden dolayı Erdoğan gitsin diyeceklerin önce destur çekip yerine ne koyacaklarını sakince izah etmeleri gerekiyor.

VAAT

Yetkilerimi kullanırım cümlesinde ki kararlılığı, vaatleri okuyamadan ve yerine inandırıcı daha iyi bir strateji olmadan kimin etrafında toplanırlarsa toplansınlar hiçbir yere varılmaz. Hiç kimsenin tanımadığı birini sırf baronlar istedi diye getirip milletin karşısına biz buna karar verdik mecbursun buna oy vereceksin diyerek yapılan şımarıklığa kimse tahammül etmez. 1909 da kızışan ve 3 Mart 1924'de Batı'nın göz kamaştırıcı zaferiyle sonuçlanan Anadolu işgaline karşı büyük savaşta kimin yanında olduğunuzu açık açık anlatırsanız gerisi kolay efendiler.

EZCÜMLE

Bir kişiyi, bir şeyi yenmek mi yoksa kazanmak mı? Temeli yenmek üzerine kurulu hareketler hezeyandır, çıldırmadır ve çıldırmanın hiç kimseye bir faydası olmaz. Bu mantık hatasıyla başlayan hiçbir şeyin sonunda gerçek zafer olmaz. Yenenlerin ve yenilenlerin olduğu müsabaka sistemlerinin özünde gerçek manasıyla kazanan yoktur.

Halbuki yenmek değildi Müslümanın amacı, zaferdi ve zafer Allah''a aitti.

10 yıl önce