YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Şeriat Düzeni -I

 
Müslümanlar, İslamî taleplerin ne kadarına imkan buluyorlarsa o kadarını gerçekleştirir ve yaşarlar; Allah kimseyi gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz.

 

Bir köşe yazarı soruyor: "Şeriat İslam demektir' önermesinin arkasına sığınıp, dünyadaki değişik şeriat uygulamalarına karşı sessiz kalmak bir şey ifade etmiyor. Suudi Arabistan'da, Pakistan'da, Malezya'da, Afganistan'da, İran'da ortaya konduğu biçimiyle 'şeriat' uygulamaları karşısında İslamcılarımız ne düşünüyor? Onların tanımladığı düzende kadının yeri neresidir? Hayatını İslami kurallara göre yaşamak istemeyenlere bu toplumlarda reva görülen muamele karşısında ne düşünüyorlar? Hangi uygulamanın 'İslam'ın içinde', hangisinin 'İslam'ın dışında' olduğuna karar verecek merci kimdir, bu yetkiyi nereden alıyor? Soruları çoğaltmak mümkün ama gereksiz. Bu en temel konularda bile İslamcı çevrelerin ne düşündüklerini bilmiyoruz. Hatta bu konularda bu çevrelerde yapılmış bir genel değerlendirmeye bile rastlayamadık."

Bu soruların cevabını içeren Türkçe ve yabancı dillerde pekçok kitap, makale ve günlük yazı vardır. Bunlar görülmemiş olabilir ve sorular da iyi niyetle, öğrenmek için sorulmuştur düşüncesiyle bir de bu sütunda cevap verelim dedik:

1. Dünyadaki değişik şeriat uygulamalarına karşı sessiz kalınmıyor, çeşitli vesilelerle bunlar dinî ve ilmî yönlerden değerlendiriliyor. Yazarın da bilmesi gerekir ki, isimlerini sıraladığı ülkelerde şeriat uygulaması aynı değildir, aralarında önemli farklılıklar vardır. Suudî Arabistan, İran gibi ülkelerde halkın büyük çoğunluğu muhafazakâr Müslüman olduğu için oralarda genel ahlak telakkisi, kamu düzenini korumak için alınması gereken tedbirler farklı oluyor. Bu sebeple Müslüman olmayanlar ile Müslüman oldukları halde "hayatını İslâmî kurallara göre yaşamak istemeyenlerin" özgürlükleri kısıtlanıyor; başka bir deyişle onlar, kendi şartlarında şeriatı böyle yorumluyor ve uyguluyorlar. Sudan ve Malezya gibi ülkelerde başka dinden olan vatandaşların sayısı oldukça yüksek. Bu sebeple Sudan'da Türabi, temel referansı İslam olan, azınlıkların ve farklı inanç sahibi vatandaşların hak ve özgülüklerini mümkün olan en geniş sınırlara taşıyan bir "şeriat düzeni" kurmaya çalışıyor. Bu düzene dışarıdan bakıp değerlendirme yapanlar onu demokrasiye yakın buluyorlar. Malezya'da dini ve kültürel bakımdan çoğulcu bir yapı var, mesela Müslümanlar aile hukuku alanında şeriat mahkemelerine gidiyorlar, diğerleri de kendilerine tahsis edilmiş olan ve İslâmî olmayan mahkemelere başvuruyorlar. Adı anılan ülkelerin bir kısmında uygulanan düzen, geleneklere uysa bile kitaptaki (kâmil, şekli ve amacı birlikte içeren) şeriata uymuyor; zoraki yorumlarla şeriat, geleneksel düzene payanda kılınıyor. Mesela yöneticiyi halkın veya temsilcilerinin seçemediği, denetleyemediği, gerektiğinde değiştiremediği bir siyasi düzen şeriat değildir.

2. Hayatını İslâmî kurallara göre yaşamak istemeyen Müslümanlar'ın özellikle yasakları açıktan ihlal etmeleri bazı toplumlarda kamu düzenini bozar ve genel ahlaka aykırı karşılanır bu sebeple devlet bazı kısıtlamalar getirir.

3. Devletin şeriata göre yönetilmesinin, başka bir deyişle Müslümanlar'ın iktidar taleplerinin amacı İslam'ın fert ve topluluktan istediklerini gerçekleştirmektir. İslam'ın taleplerini gerçekleştirmeyi hayatlarının amacı bilen Müslümanlar bir ülkede iktidara gelme imkanı bulurlarsa bunu yaparlar. Bu takdirde azınlıkta ve muhalefette kalanlar bazı kısıtlamaları sinelerine çekerler. İktidar başkalarının (farklı düşünen, inanan ve yaşayanların) elinde olursa bu defa Müslümanlar, İslamî taleplerin ne kadarına imkan buluyorlarsa o kadarını gerçekleştirir ve yaşarlar; Allah kimseyi gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz. Şu halde belli bir İslam anlayışına sahip olanlar ile ötekiler arasında devamlı bir iktidar mücadelesi, dolayısıyla gerilim ve çatışma vardır. Bunun ortadan kalkması, yerine barış, kardeşlik, hoşgörü, birlik ve beraberliğin gelmesi isteniyorsa gerilim ve çatışma sebeplerinin ortadan kaldırılması gerekir. Bunun da yolu -henüz taraflarca tartışılıyor olsa da- sosyal ve dinî gruplara, öz değerlere çürütmeye yol açmadan mümkün olan azami özgürlüğün verildiği; iktidarın farklılıkları ortadan kaldırmak, insanları zorla tektipleştirmek için kullanılmadığı bir sosyal ve siyasî modeldir.

Dostlar yazıların uzunluğundan şikayet ediyorlar, bu sebeple cevabın kalanını gelecek yazıya bırakıyoruz.


26 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hayrettin Karaman

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...