1993 yılının Ramazan ayında, 721 yıllık tarihi olan Başbağlar köyü, tatlı bir telaşla iftara ve akşam namazına hazırlanıyordu. İstanbul'dan gelenlerle cami cemaatinin sayısı artmıştı. Birkaç gün içinde gelecek olanlarla daha da şenlenecekti Başbağlar. Kışın ıssızlaşan bu köy, baharla birlikte toprağın yeşillenmesi gibi canlanıp uyanıyordu uykusundan. Akşam namazından sonra iftar edilecek, köy odasında sohbet halkası kurulacak, hatıralar etraflıca yadedilecekti. Kadınlar iftar için son hazırlıklarını yapıyordu. Bir kaç gün önce Sivas'daki olaylar yüzünden tedirginlik duymamış değillerdi. Sivas'da olan bitenlerle ise hiçbir ilişkileri yoktu. Şadırvandan abdest alan köylüler, köyün genç imamı Adil Torun'un kıldıracağı namazı bekliyorlardı. Köyün girişindeki taşlık yoldaki uğursuz karaltılardan haberleri yoktu. Sivas Olayları'ndan bir gün sonra kendilerine ulaşan talimat gereği, "Sivas kırsalında barınan PKK militanları, Tunceli bölgesindeki diğer iki grupla birleşip Başbağlar'a yakın bir mevkiide" buluştular.

Taş üstünde taş kalmasın emri

Talimatta "Sivas Olaylarına misilleme" olarak Başbağlar Köyü'ne baskın düzenlenerek köylülerin kurşundan geçirilmeleri, köyde taş üstünde taş bırakılmaması emredilmişti. Grubun başındaki militan etrafındakilere, "Akşam ezanı okunduğunda köye gireceğiz. Bir grup önce camiye girip içindekileri etkisiz hale getirecek, ikinci grup muhtarlık binasına gidecek, telefon hatlarını imha edecek. Bir grup köye dağılarak kontrolü sağlayacak" dedi. Köyün etrafında10-15 kadar militan da kaçmaya çalışan köylüleri durduracaktı. Zamanlama kurnazca ve zalimceydi. Köye çok yakın bir mevkiide toplanan katiller ezanın okunmasını beklemeye başladılar. İnsanlık duyguları körelmişti.

Katiller önce camiyi bastı

"Allahu Ekber Allahu Ekber..." Akşam saat sekiz sıralarında mü'minleri ibadete çağıran bu iki cümle, militanlar için katliam işareti oldu. İlk önce camiye giren militanlar huşu içinde secdeye yönelen 22 köylüyü teker teker dışarıya çıkardılar. Militanlar, camide bulunmayan köylüleri tek tek evlerinden topladılar. Evinden çıkmak istemeyen "Nurettin Aydın'ı vuran militanlar evi ateşe verdiler." Şakir Aydınlı, Süleyman Orhan, Nazife Baltacı ve 14 yaşındaki oğlu kurşunlanarak öldürülürken evleriyle birlikte ateşe verildiler.

75 yaşındaki nineyi parçaladılar

Kadınlar ve çocuklar köy meydanına 500 metre kadar uzaklıktaki Övce Deresi'ne götürüldü. Kadınların ziynet eşyalarını yağmalayan militanlar, "75 yaşındaki bir kadınının dipçikle alnını parçaladılar." Köydeki araçları bir araya toplayarak yakan militanlar, Hasan Sandıkçı isimli köylüyü alevler içindeki münibüse atmak istediler.

Köylüler yaylım ateşine tutuldu

Cami, cami lojmanı, köy odası, okul ve lojmanı da militanlarca ateşe verildi. Militanlar köyde ekin biçmek için bulunan Tuncelili bir aleviyi, köylülerden ayırarak yanlarına aldılar. Köy meydanında yere çöktürdükleri köylülere PKK propagandası yapan militanlar, Sivas Olayları'nın hesabını soracaklarını belirtmeden geçmezler. "Verilen komut üzerine köylüler yaylım ateşine tutulur." 27 köylü burada hayatını kaybeder. İnsanlıktan yoksun militanlar, arkalarında 33 ölü, 30 dul kadın, 70 yetim ve enkaz halinde bir köy bırakırak gecenin karanlığında ortadan kaybolurlar.

720 yıllık köy imha edildi

Derede bekleyen kadınlar sabah gün ağarınca militanların kaçtığını anlayarak köye gelirler. Gördükleri manzara karşısında şok geçiren kadınlar ne yapacaklarını bilemezler. Kemaliye Kaymakamlığı katliamdan sabah 5 sıralarında haberdar olur. Güvenlik görevlilerinin Başbağlar'a gelmesi ise saat 10'u bulur. Köy meydanında "27 köylünün delik deşik edilmiş cesetleri ve 580 boş kovan" bulunur. 2 gün sonra enkaz altında kalan cesetleri çıkarmak için gönderilen dozerler köyü dümdüz ederler. Kızılay, olaydan dört gün sonra çadır gönderir. Kaçan militanlardan bir tanesi bile yakalanamaz.