YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Dünya Bankası'nın özelleştirme ısrarı

Mali desteğini sürdürmek için Dünya Bankası kamu bankalarının özelleştirilmesini şart koşuyor. Özelleştirilmesini istediği bankaların başında Vakıflar Bankası gelmektedir. Eğer özelleştirme yapılmaz ise, yeni mali imkanların önünü açmayacağını söylüyor Dünya Bankası. Ya özelleştirme ya para.

Türkiye'nin sürekli dış kaynağa ihtiyacı var. Cari işlemler açığının hedeflenenin üzerine çıkması ve bu eğilimin artarak sürecek olması Türkiye'nin döviz talebini artırıyor. Dünya Bankası'ndan gelecek paralara bağımlı, onlara ihtiyaç duyuyor. Dünya Bankası da Türkiye'nin çıkmazını bildiğinden bankaların özelleştirilmesinde ısrar ediyor.

Dayanma gücü olmayan Hükümet sonunda Vakıflar Bankası'nın özelleştirilmesini kabul etti ve hazırlıklar hızla ilerliyor.

Peki nedir bu ısrarın nedeni?

Dünya Bankası'nın resmi söylemi, mali reform çerçevesinde . Mali reformun bir parçası olarak görüyor. Devlet'in elindeki bankalar verimli işletilemiyor. Kamu bankalarının açıkları Hazine'ye yük oluyor. Gerekçe olarak gösterilenler bunlar.

Esas neden

Doğrudur. Kamu bankaları hem verimsiz çalışmakta ve hem de siyasi baskılar altında usulsüz krediler dağıtmaktadırlar. Maliyet Hazine'ye yüklenmektedir.

Belki şaşıracaksınız, ancak, kamu bankalarının Devlet'e yükü özel bankalarınkinden daha az. İçi boşaltıldığı için mali yapıları bozulan ve bu nedenle Fon'a devredilen 5 bankaya 6 milyar Dolar para aktarıldı. Özelleştirilen kamu bankalarının durumu farklı değil. İsim vermeyelim, bir çoğunu biliyorsunuz. Şimdi bağlı bulunduğu holdinge ait şirketlere finansman desteği sağlıyor. Gerçek anlamda bankacılık yapmıyorlar.

Vakıflar Bankası özelleştirilse bankacılık sistemine hiçbir katkısı bulunmayacak. Birileri tarafından içi boşaltılacak. Sonra kapının önüne konacak. Hukuka aykırı bir şekilde içi boşaltılan bankaların Devlet'e maliyeti, kötü işletilen kamu bankaların yükünden çok daha fazla. İşin ilginç tarafı, kamu bankalarının verimsizliğinde dem vuranlarla bu bankaları yönetimini ellerinde bulunduranlar, bir başka ifade ile kaynaklarını özel menfaatlerin lehine kullananlar aynı kişiler.

15 yıl önce bütçe açığının ve enflasyonun birinci derece sorumlusu KİT'lerin açıkları ve bütçelerden aktarılan paralardı. Bugün, KİT'lere aktarılan kaynaklar toplam bütçe büyüklüğünün % 2'si'nin altına düşmüştür.

Bunlara rağmen bu ısrar niye?

Bankalar kaydi para yaratır. Bankaların hesaben yaptıkları işlemlerle Merkez Bankası gibi satın alma gücü oluşturulur. Merkez Bankası'nın Hazine'ye kısa vadeli avans işlemleri son derece sınırlandırılmıştır. Hazine, ihtiyacı olduğunda parayı borçlanarak bulmak durumundadır. Borç verecek kurumlar da bankalardır.

Bankaları kontrol eden güç Türkiye'nin finans sektörünü ve dolaylı olarak Hazine'yi de yönlendirir. Hazine'ye borç veren kesim olarak tartışmasız siyasi ağırlığa sahip olur.

Globalleşen Dünya'da birleşerek büyüyen dev uluslar arası finans kuruluşları karşısında, küçük ve mali açıdan zayıf bankalarla çıkmak anlamlı değildir. Bugünkü hantal yapısına rağmen Vakıflar ya da Ziraat Bankası gibi kuruluşlar globalleşen dünyanın acımasız rekabet ortamında ayakta ve Milli Devlet'in kontrolünde kalırlar.

Kamu bankalarının çiftlik gibi kullanılması savunulamaz. Ancak, sadece bu gerekçe gösterilerek ne pahasına olursa olsun özelleştirilmesini istemek de sakıncalı bir mantıktır. Ayrıca bilinmelidir ki özelleştirme ile bilinen sakıncalar ortadan kalkmayabilir. Eğer, toplumun belirleyici ve yönlendirici kesimlerinin büyük bölümü ile yönetilenlerin bir kısmı kamu kaynaklarının yağmalanması konusunda işbirliği içine girmiş iseler, bankaların özel sektörde veya Devlet'in elinde olmasının fazla bir önemi yoktur. Sadece yağmalamanın yöntemi değişir. Kamu üzerine yük olmaya devam ederler. Bu düşünceye göre tam verimliliğin sağlanabilmesi için Devlet denilen örgütün de özelleştirilmesi gerekir.

Gerekiyorsa özelleştirelim. Ancak, tartışarak yapalım bu işi. Moda olduğu için değil. Bir de ne yaptığımızı, ne için yaptığımızı bilelim ve yaptıklarımızın sonuçlarını görerek hareket edelim. Eğer bu şekilde isek sözüm yok.


5 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nurettin CANİKLİ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...