AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Margulies, Daniel Pipes ve "İslam emperyalizmi"ne karşı birleşmek!

Ömer Madra'nın "İstanbullu Şair" Roni Margulies ile yaptığı ve Açık Radyo ile Açık Site'de yayınladığı söyleşide, Yahudi asıllı bir kişinin İsrail yönetimi, siyonizm ve anti-semitizm konularında sarfettiği sözler oldukça önemli.

Kanal 7'de Nuray Mert ve Ayşe Böhürler'in birlikte sundukları "Açık Açık" programında da görüşlerine başvurulan Margulies, Ariel Şaron'un temsil ettiği ve bugün Ortadoğu merkezli olarak İslam coğrafyasına karşı yürütülen istila ve yağma savaşının temel motivasyonu olan neo-faşist söylemin kaynağını oluşturan, bu yüzden "Hıristiyan Siyonistler'le Yahudi Siyonistler'in ittifakı" olarak nitelenen ırkçı tezleri reddediyor. "İsrail Yahudiler için yaşanacak en tehlikeli yer" diyen Marguiles, "Araplar bizi denize dökecek" gibi resmi propaganda malzemelerine prim vermiyor ve elli yıldır savaşın içinde yaşayan bir topluma dayatılan "düşmanlık" tezinin içerdiği tehlikelere dikkat çekiyor.

Irkçı tezlerin Amerika'nın küresel hegemonya stratejisiyle örtüştüğü ve yeni dünya sistemini tek yanlı belirlemeye yönelik "Amerika-İngiltere-İsrail cephesi"nin küresel savaşı ile en güçlü olduğu dönemde böylesine cesur sözler sarfedilmesi hem Yahudiler hem de Ortadoğu'nun geleceği için umut verici.

"İslam emperyalizmi"ne karşı ABD öncülüğünde birleşmek..

Amacım söz konusu söyleşiyi tartışmak değil. Söyleşiye yönelik tepkileri okurken bazı ifadeler dikkatimi çekti. Denis Ojalvo, Mark Geron ve Rafael Sadi imzalı eleştirilerde kullanılan ifade biçimleri, Türk-İsrail ekseni, 28 Şubat müdahalesi ve bu çerçevede Türkiye'ye dayatılan "güvenlik" ve "dış politika" perspektiflerinin temel argümanı ile aynı:

"İsrail Türkiye olarak, 'Arap-İslam emperyalizminin ve faşizminin ölümcül tehdidi' altında, hümanist uygarlığımızı ve özgürlüklerimizi müşterek düşmana karşı elele vererek korumak zorunluluğunda olduğumuz..."

"Eğer devrimci ve özgürlükçü çağdaş uygarlık mensupları olarak, aklımızı basımıza almaz ve gereken tedbirler için 'ABD liderliğinde' bir araya gelmezsek, sonu görünmeyen Vahabi fonlarıyla beslenen küresel 'İslamofaşizm' tehdidi altında, gerek laik bir Türk devleti, gerek egemen bir Yahudi devleti olarak, hep beraber yok olma tehlikesinde olduğumuz..."

İsrail halkına dayatılan düşman paranoyası gibi, bu sözler de aslında bir paranoya ürünü. Ancak, özellikle 1996'dan bu yana, Türk-İsrail eksenini oluşturanlar, Türkiye'ye ve Ortadoğu'ya yönelik amaçlarını bu paranoya ile hayata geçirdiler. "İslamofaşizm" tehdidine karşı 28 Şubat müdahalesini gerçekleştirdiler. Ardından sadece Türkiye'de değil, Kafkaslar ve Orta Asya'dan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya kadar bu tehdide karşı savaş ilan ettiler. 11 Eylül'den sonra ABD öncülüğünde "İslamofaşizm" tehdidine karşı küresel savaş ilan ettiler. Türkiye de bu savaşta ön cepheye yerleştirildi.

Süreç, son iki yılda küresel düzeyde bir korku paranoyası ile beslenerek istila ve yağma savaşına dönüştü. Dünyanın karşı karşıya bulunduğu tehdidin bir paranoyadan hareketle oluşturulduğu ve bu paranoyanın pazarlanmasıyla yaygınlaştığı ortada. ABD-İngiliz-İsrail cephesi aynı paranoyayı pazarlayarak yepyeni bir sömürgecilik çağının kapılarını açtı. Dünya, özgür ve onurlu insanların çırpınışlarının acımasız bir şiddete maruz bırakıldığı, akli selimin yadırgandığı, senaryolarla beslenen bir kaos dönemine sürüklendi.

ABD'nin küresel hegemonya amacıyla sahiplendiği yayılmacı tezleri ile 1996'larda Türk-İsrail eksenini oluşturan gerekçeler aynı mantığın ve kadronun ürünü.

Pipes: Kudüs Gecesi'nden "Türkiye-İsrail ekseni"ne

"A Clean Break: A New Strategy for Securing the Realm" başlığını taşıyan ve İsrail yönetimine sunulan raporu hazırlayanlar, Richard Perle, James Colbert, Charles Fairbanks, Douglas Feith, Robert Loewenberg, David Wurmser, Meyrav Wurmser gibi isimler, o dönemde Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmeye yönelik Türk-İsrail ekseninin temellerini atmışlardı. Türkiye'yi ABD ve İsrail adına İslam dünyasına karşı konumlandırmışlar, İran, Irak ve Suriye ile savaşa ayarlamışlardı. O zamanlar, neo-con'ların tapınağı olan American Enterprise Institute, Jewish Institute for National Security Affairs, The Washington Institute for Near East Policy ve daha bir çok kuruluş üzerinden yürüttükleri çalışmaları başarıya ulaştı. En önemlisi Türkiye'nin dış politika ve güvenlik stratejilerini rehin aldılar ve onu hem kendi halkına hem de bölgesine karşı düşman haline getirdiler. Aynı kadrolar, şimdi Amerikalı nefo-faşistlerle birlikte bu tezlerini bütün dünyaya karşı uyguluyorlar.

Daniel Pipes'ın (The National Interest, sayı 50, Kış 1997/98) "A New Axis: The Emerging Turkish-Israeli Entente" başlığı ile kaleme aldığı yazıyı okuyanlar, Türkiye'yi avuçlarının içine alan güçlerin bu ülkeye yaşattıkları trajediyi bu olayların kaynağında yer alan isimden öğrenebilirler. Pipes, hâlâ hapiste bulunan Nureddin Şirin'in katıldığı Kudüs Gecesi'nden başlayarak, eksenin oluşumunu gözönüne seriyor ve kimlerle iş tuttuklarını aktarıyor.

Bu süreç geçmişte kalmış sanılabilir. Yukarıda alıntıladığımız sözler bir paranoya ürünü olsa da, Türkiye'nin güvenliğine veya Türkiye için neyin doğru olduğuna ilişkin yargılarda hâlâ bu paranoyayı pazarlayan güçlerin ağrılığı var. 28 Şubatçı dış politika çizgisi, Türk dış politikasının temel tezlerini belirlemeye devam ediyor. Son olarak Türkiye, İsrail ve Hindistan arasındaki yakın temaslar, "Türk-İsrail-Hindistan ekseni"ne yönelik girişimler aslında değişen çok şey olmadığını ortaya koydu. Türkiye'nin Irak'a, Balkanlar'a, Kafkaslar'a, Orta Asya'ya ve Ortadoğu'ya yönelik bağımsız ve kendi uzun vadeli çıkarlarını önceleyen politikalar geliştirememesinin nedeni de bu bağımlılık.

Roni Margulies'e tepki gösteren kişilerin kullandıkları mantık, Türkiye'de özellikle Dışişleri bürokrasisinde hâlâ taraftar buluyor. Türkiye'nin, Irak bunalımının yaşandığı bu günlerde atacağı en stratejik adım, kendisine ve çevresine bakışını değiştirmek, dış politika perspektifini ABD-İsrail ipoteğinden kurtarmak olacaktır.


2 Ekim 2003
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED