AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bu yazı sadece size özel

Henry David Thoreau 19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış en önemli Amerikan düşünürlerindendi. Çok iyi bir eğitim almıştı. Hayatını hep doğru bildiği istikamette yaşadı. Günlük hayatı meşakkatli hale getiren her türlü lüzumsuz eşyaya sırt çevirip en temel gereçlerle yetinmeyi öğrendi. "Tek işim var benim" diyordu Thoreau, "Düşünmek ve tabiat kitabından Tanrı'yı bulmak..."

Thoreau'nun günümüzle ilgisini soranlarınız çıkabilir. İlgi şu: Thoreau hayatının üç yılını zengin okul arkadaşı Ralph Waldo Emerson'un arazisinde yaşayarak geçirdi. Thoreau vergi ödemeye direndiği için tutuklandığında, Emerson, onun bu direnişinin sebebini öğrenmek istedi. Filozofun cevabı şu oldu: "Çünkü, vereceğim vergi, Meksika'ya karşı yürütülen anlamsız savaşın finansmanına yarayacağı gibi köleliği sürdüren bir hükümeti de destekleyecek..."

Arkadaşı Waldo Emerson'un, arkadaşını demir parmaklıklar arkasında gördüğünde yönelttiği, "Orada ne arıyorsun David?" sorusuna verdiği tepki ünlüdür: "Sen neden burada değilsin Waldo?"

Savaşlar ve savaşlara karşı tavırlar, hemen her dönemde ve her toplumda keskin kırılmalara yol açmıştır. Bazıları için, savaş, ne kadar anlamsız –hatta adaletsiz ve ahlâksız- olursa olsun, eğer kendisini yakın hissettiği bir güce yarayacaksa desteklenmelidir; kimi ise, savaşta bile adalet ve hak gibi kavramların göz önünde tutulması gereğine inanır, aykırı gördüğü savaşlara karşı çıkar...

Bugün Türkiye'de de benzer bir kırılma yaşanıyor. Bu kırılmanın savaşta bile adalet arayan tarafındayım ben. Bağdat'ın üzerine düşen her bombayı kendi oturduğum evin tepesine inmiş gibi derinden hissediyorum. Orada yıkılan her tarihî eser benim kültürel mirasımın bir parçası, ölen insan ise benim bir yakınım... Böyle hissettiğim için de, Irak'a yönelik saldırıları 'çağdaş barbarlık' olarak kabul ediyorum...

Bu kabulümün altında, Washington'daki gözünü kan bürümüş 'savaş lobisi'nin hiçbir kural tanımadığı gerçeği yatıyor. İnsanlığın kısa sürmüş barbarlık dönemleri dışında, savaşta bile, hukuka uygunluk aranmıştır. Günümüzde, 'hukuka uygunluk' BM Güvenlik Konseyi'nin vesayetinde 'uluslararası meşruiyet' biçimine dönüşmüştür. Şiddet, devletler tarafından bile, uluorta kullanılamaz.

Washington'daki lobinin Irak'a açtığı savaşın bu anlamda bir meşruiyeti yok. Haksız ve adaletsiz bir savaş bu... Aynı zamanda ahlâksız da...

Neden 'ahlâksız' mı? Eldeki belgeler, Washington'daki lobi üyelerinin imzasını taşıyan raporlar, Irak'a açılacak savaşın epey uzun bir süreden beri hazırlandığına işaret ediyor. Türkiye ile müzakereler de, gazetelere yansıyan haberlere göre, en az bir yıldır sürdürülüyor. Geçmiş hükümet döneminden beri... Ancak, bir yandan savaş hazırlığını sürdürenler, bir yandan da son bir yıl içerisinde uluslararası câmiaya Irak'ı silâhsızlandırma baskısı yaptılar. BM silâh denetçileri, savaştan sadece bir hafta önce bile, Irak'ın elindeki El-Samud füzelerini imha ettiriyordu.

Dünyanın kendisini savaş makinasına döndürmüş en güçlü ülkesi, konvansiyoneller dışındaki bütün silâhları imha edilmiş, 12 yıldır ambargo altında bulunan Irak'a bombalarını ve füzelerini yağdırıyor... Buna, 'ahlâklı bir savaş' denebilir mi?

Herhalde anladınız: Ben, haksız, adaletsiz ve ahlâksız bir savaşın yanında olamam; bunun karşılığında, Türkiye'ye, bırakın altı milyar doları 600 milyar dolar geleceğini bilsem de... Savaştan yana olanların okuyacağı başka yazarlar, bu tip hassasiyetlere önem vermeyen yorumcular var... Onlar o sütunlara başvurabilirler...

Bu sütun, sadece, "Sen neden burada değilsin?" dedirtmeyeceğinden emin olduğum kişilere, yani sizlere özel...


23 Mart 2003
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED