T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 ARALIK 2005 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

CIA’nın gizli uçuşlarını ‘gizleme’ çabalarının ardındaki nedenler

Aylardır, CİA’nın gizli gözaltı ve işkence merkezlerine, dünyanın değişik bölgelerinde ele geçirilmiş ve büyük bir ihtimalle çoğu masum, ama ABD tarafından terör zanlısı kabul edilen insanları taşıyan CIA uçaklarını konuşuyoruz. Bu uçakların Türkiye’deki bazı havaalanlarını ve uçuş yollarını birçok defalar kullandıkları da biliniyor.

Olay, Batı medyasında dile getirildikten çok sonra Türkiye’de konuşulmaya başlandı. Bu uçakların Türk havaalanlarını kullandığı resmen daha yeni kabul edildi. Devlet Bakanı, Binali Yıldırım’ın meselenin hiçbir yanına açıklık getirmeyen iki satırlık beyanıyla...

Konu Avrupa için de hala karanlıklarla dolu. Bu uçakların indiği havaalanlarının bulunduğu ülkelerin hükümetleri, parlamentoları ve kamuoylarında bu yasa dışı, ahlak dışı sevkiyatla ilgili rahatsızlıklar dile getiriliyor.

Avrupa Konseyi bir soruşturma yürütüyor. AB ise Washington’dan bu konuda daha fazla bilgi istedi. Bu konuda çıkan her haber ABD’ye karşı zaten mevcut olan huzursuzluğu, güvensizliği ve tepkileri arttırıyor.

Beyaz Saray’ın en yetkili ağızları ise, “Her türlü yasal prosedürün ve uluslararası kuralların dışında tutulan bir sorgulamanın ve işkencenin teröre karşı bir önlem” olarak değerlendirildiğini resmen ifade ediyorlar.

ABD Dışişleri Bakanı Rice, muhtemelen bu görüşü Avrupalı liderlere izah edebilmek ve CİA’in bu kirli uçuşlarına karşı fazla gürültü çıkartılmaması gerektiği söylemek için önümüzdeki günlerde bir Avrupa gezisine çıkıyor.

Bu işin Avrupa ülkelerini ilgilendiren yanı.

Türkiye’ye gelince iş daha da vahim bir hal alıyor. Meselenin sadece havaalanlarını kullanmakla sınırlı olmadığına ilişkin iddialar söz konusu. Bakanın açıkladığı gibi söz konusu CIA uçağının Sabiha Gökçen Havaalanı’nda üç saat değil, 27 saat kaldığına ilişkin bilgiler mevcut. Hatta bu süre içinde uçaktan çıkan CIA mensuplarının havaalanına yakın Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bir El Kaide militanıyla görüşme yaptıklarına ilişkin ciddi iddialardan söz ediliyor.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’undan Tayfun Mater’in BBC Türkçe servisinin bu konudaki sorularına verdiği cevaplar arasında bu ciddi iddia da yer alıyor. Bu iddia, tutuklunun avukatının yaptığı açıklamalara dayandırılıyor.

Türkiye’de yetkililer Baku’den gelen uçakta kim ya da kimler oluğunu bilmiyor. Mater’in bu konuda başka iddiaları da var.

Bu uçuşlar sırasında ağırlıklı olarak İncirlik Hava Üssü’nün kullanıldığı, özellikle Pakistan, Afganistan ve Güney Asya’dan getirilen tutukluların – yakalanan statüsü belirsiz zanlılar demek daha doğru olacak- bu üstte başka uçaklara nakledilerek Avrupa ve Amerika’daki bazı merkezlere taşındığı sanılıyor.

Netice olarak bu meselenin hala kamuoyundan gizlenmesi için yetkililerin büyük bir kararlılık içinde olduğunu anlıyoruz.

Devletin gizlilik refleksi ve bu tür karanlık işlere yatkın kimliği yine harekete geçiyor.

Bu son olay Kasım’ın 15’inde cereyan etmiş. Peki daha önce bu ve benzeri kaç uçak havalanlarımıza indi? Ne yaptı? Kimler yasa dışı yollarla havaalanlarında başka uçaklara nakledilip hangi işkence merkezlerine taşındılar? Türkiye’yi böylesine insanlık dışı bir alışverişe kimler dahil etti?

Hangi askeri kurum, istihbarat örgütü ya da hükümete bağlı kuruluş bu iğrenç ilişkiler ağında görev aldı? İncirlik Üssü böylesine bir yasa dışı iş için nasıl kullanılabiliyor? Bütün bu ve benzeri soruların açıklanması gerekmez mi?

Hükümet şeffaflığa ve açıklığa önem veriyorsa ve devleti bu tür reflekslerden ve kirli ilişkilerden arındırmak gibi bir hedefi varsa niçin susuyor ve bu konuda açıklık talep edenlere öfke duyuyor?

ABD Dışişleri Bakanı, geçenlerde Türkiye’yi ABD’nin en yakın birkaç müttefikinden biri ilan etti.

Bu zaten böyleydi ama, bu yeni vurgulanma sakın Türkiye’nin bu kirli ilişkiler trafiğine gösterdiği kolaylıklardan ötürü olmasın?

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi