T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 13 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Akif EMRE

AKP iktidar olmasaydı?

Muhafazakâr demokrat bir siyasi parti olarak iktidarının üçüncü yılında hala kimlik sorunlarını aşamamış bir iktidar, bu süre zarfında ülkeyi yönetme becerisini gösteren bir iktidarla barışamamış bir devlet (seçkinleri) ile karşı karşıyayız. Gerek iktidar partisi gerekse onun dışında kalan tüm kesimler için hala temel tartışma AKP'nin İslamcı olup olmadığı noktasında düğümleniyor. Bu tartışmanın hala canlı tutulması yani iktidar partisinin zaafı üzerinden yürütülen siyaset; tarafların tümü açısından toprağa gömülen savaş baltalarının hatırlanması, keskin tarafının birbirine gösterilmesi anlamına geliyor. Muhalefetin, iktidar partisinin 'İslamcılık zaafı' üzerinden siyaset yapması kısa vadede muhalefetin olduğu kadar iktidarın da işine yarıyor; üstlenmediği gayrı resmi beklentilerin odağı haline getiriyor.

İslamcılık ithamı her kesim için kullanışlı bir argümana dönüştürülmüşken, tartışmanın bizzat öznesi olan İslamcılık açısından iktidarın ne anlama geldiğini tartışmak bence çok daha anlamlı duruyor. Sadece İslamcılar açısından değil İslamcılık ithamı ile İslamcı/geçmişin reddi arasında sıkışmış iktidar partisinin kimliğinin, siyaset tarzının anlaşılır kılınması için de bu tartışmanın açılması gerekir.

İslamcılığı başörtüsü-içki parantezine sıkıştırmadan; siyaset tarzı açısından iktidarın sorgulanmasını gerektirir ki bu da tarafların birbirine karşı uyguladığı 'zaaf politikası'ndan doğan gerilimden ülkeyi kurtarabilir.

1- Eğer AKP iktidar olmasaydı, İslamcı aydınlar yoğun biçimde kapitalizm eleştirileri yapıyor olacaklardı. Bu iktidar eliyle uygulanan liberal ekonomi politikalarının beslediği kapitalizmin gayri insani sonuçları üzerine, bu ekonomik sistemin işleyişi açısından gerekli insan modeline karşı erdemli ve ahlak sahibi insan tipini öneren argümanlar geliştiriyor olacaklardı. İsraf ekonomisine karşı kanaati önceleyen, haram ve helal ekseni üzerine yükselen bir toplumsal ve iktisadi yapının gerekliliği hakkında, sömürücü kapitalizmin gayrı insaniliği üzerine retorik geliştirmeye devam edeceklerdi.

2- Yabancı sermeye ve yatırımın kutsanması adına girişilen özelleştirmelere karşı muhtemelen yerli bir söylemle karşı çıkılacak; küresel sermayeye entegre edilerek el değiştiren ülke birikiminin korunmasını dile getiriyor olacaklardı.

3- Avrupa Birliği sürecinden toplumun bu kadar kolayca ikna edilmesi mümkün olmayacak; medeniyet deneyimi olan bir ülkenin çocukları olarak kendi değerlerimizi yeniden hayata geçirmenin imkanları üzerine kafa patlatıyor olacaklardı.

4- Muhtemeldir ki hem küresel ilişkilerde hem bunun ekonomik modelin yerleştirilmesinde, iktidar sahipleri, bu tür hassasiyetleri olan etkin ve geniş kesimlerin tepkisini çekmemek için daha tedbirli adımlar atıyor olacak; kısaca sistem bu kadar rahat işlemeyecekti.

"Eğer AKP iktidar olmasaydı…" listesini uzatmak mümkün. Ve yine muhtemeldir ki bu uygulamalara karşı geliştirilecek itirazlar retorikten ileriye gitmeyecek, içi dolu olmayan, yoğun hamaset yüklü olacaktı. Unutulmamalı ki kitlesel muhalefet felsefi ve teorik çözümlemelerden çok içi dolu olmasa da gelecek hayali ile beslenir. İslamcıların her yönüyle formüle edilmiş bir projeleri olmasa da her zaman için iddiaları (buna hayalleri de diyebilirsiniz) olmuştu. Bu iktidarın uyguladığı genel ekonomi-politik başka bir siyasi kadro tarafından yürütülüyor olsaydı en fazla İslamcıların eleştirilerine maruz kalacak; muhtemelen geliştirecekleri muhalefetin çapı bu uygulamaların bir çoğunu rahatça gerçekleştirmeye imkan vermeyecekti…

Tartışmanın öznesi durumundaki İslamcılık aynasında, hem iktidarın kimliği ve uygulamaları hem muhalefetin suçlamaları değerlendirildiğinde, durumun hiç de göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkacak ve o zaman siyasi aktörlerin nerede durduğu daha iyi anlaşılacak.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi