AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kayıplık ve Boşanma

* Hocam, kaç yıl kaybolan eş (koca veya karı) boş sayılır? (Ahmet Bayındır)

Kaybolmuş olup, kendisinden haber alınamayan, nerede bulunduğu, ölü mü, diri mi olduğu bilinemeyen kişiye fıkıh ve hukuk dilinde mefkud (bugünkü hukukta gâip=kayıp) denir. Bu anlamdaki kayıplık, bir ölüm karinesi kabul edildiğinden, mahkemede bu karineye dayanarak, kişinin hükmen ölmüş olduğu anlamına mefkudiyet kararı verilir. Böylece mefkudiyet, hükmî/takdîrî ölüm anlamına geldiğinden, kişilik sona ermiş kabul edilir.

Ölüm Karinesi

Yaşadığı ya da öldüğü kesin olarak bilinmediğinden, mefkudun ölümüne karar verebilmek için, kuvvetli kanaat (zann-ı galip) oluşturan karineler gerekir. Bu açıdan, temel iki görüş belirtilmiştir:

1) Yaşıtlarının Ölmesi ya da 90 Yaşına Gelmek: Hanefilere ve Şafiîlere göre, kayıp kişinin yaşıtlarının ölmüş olması kuvvetli karinedir. Bunu belirlemek mümkün olmazsa, mefkudun doksan yaşına gelmiş olması, ölümüne hüküm için yeterli karinedir.

2) Dört Yıl Beklemek: Malikîlere ve Hanbelîlere göre, normal hallerde kaybolan kişinin yaşamasından ya da ölümünden haber alma ümidi kesilirse, dört yıl beklenir, bundan sonra boşanmış sayılır. Kuvvetli bir karinenin bulunmadığı durumlarda ise, kocanın ölümüne hükmedilinceye kadar beklenir.

Türk Medeni Kanunu'na göre, kişi ölüm tehlikesi içinde kaybolmuşsa bir yıl, normal hallerde ise beş yıl geçince hakimden gaiplik için karar istenebilir.

Evliliğin Bitmesi

Fıkıhta mefkud, evlilik bağıyla ilgili olarak yalnızca karı açısından ele alınmıştır. Günümüz Türk hukukunda böyle bir ayrım yoktur.

Hanefilere ve Şafiîlere göre, mefkudiyet bir boşanma sebebi değildir. Bunun için, kaybolmadan önce elde ettiği hakların korunması açısından mefkud sağ sayıldığından, karısı yukarıda belirtilen yaşa kadar kocasını beklemek zorundadır, başkasıyla evlenemez.

Hanefilerin bu görüşüne göre mefkudun ölümüne hükmetmeden, karısının başka biriyle evlenme imkânının bulunmaması, kadın için hem maddî ve bedenî, hem de ruhî açılardan bir takım sıkıntılar ve katlanılması zor sonuçlar doğurmaktadır. Bunlara dayanarak, "zarar, imkân ölçüsünde giderilir" genel hukuk ilkesini dikkate alan Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi (HAK, m.127), mefkudun karısının başkasıyla evlenebilmesi için beklemesi gereken süre konusunda, mefkudiyeti boşanma sebebi sayan Malikî Mezhebi'nin görüşünü tercih ederek düzenleme yapmıştır. Buna göre, mefkudun karısının talebi üzerine hakim, gerekli incelemeyi yapar, kocanın yaşama ya da ölümüne dair haber ümidi bulamazsa, mefkudiyet kararı verir, ama boşanmayı 4 yıl talik eder. Mefkudiyet kararının verilmesiyle, evlilik kendiliğinden sona ermez. Bunun için mefkudun karısının hakime yeniden başvurup evliliğin feshi davası açması gerekir. 4 yıllık süre içinde mefkud kocadan haber alınamazsa ve kadın da ayrılma talebinde ısrarlıysa, hakim ayırma kararı verir. Koca savaşta kaybolmuşsa, savaşan tarafların ve esirlerin yerlerine dönüşünden itibaren bir yıl geçtikten sonra, hakim ayırma kararı verir. Kadın, her iki durumda da 4 ay, 10 gün ölüm iddeti bekler. Ancak iddet bittikten sonra, başkasıyla evlenme hakkı doğar.

Mefkudun karısı, hakimin ayırma kararından ve iddet bittikten sonra başkasıyla evlenince, eski kocası sağ olarak çıkagelse ya da sağ olduğu anlaşılsa bile, artık eski evlilik son bulduğu için, sonraki nikah bozulmaz. (HAK, m.128) Hakim kararı olmadan evlenme durumunda ise, ikinci nikah münfesih olur. (HAK, m.129)

Evi terk dolayısıyla doğan gaiplik, ayrı bir yazının konusu olabilir.


2 Haziran 2005
Perşembe
 
VECDİ AKYÜZ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED