T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Davut DURSUN

Türkiye-Rusya- Tataristan ilişkilerinin ileri gitmesi mümkün...

Cumhurbaşkanı Ahmet N. Sezer, kalabalık bir heyetle Rusya Federasyonu'nu ziyaret ediyor. Hatırlanacağı gibi Rusya Başkanı Putin Türkiye'yi ziyaret etmiş ve iki ülke arasında çeşitli antlaşmalar imzalanmıştı.

Türkiye-Rusya ilişkilerinde son yıllarda yaşanan gelişmelere bakınca "nereden nereye?" demek gerekiyor. 1945 öncesinde nispeten iyi olan ve iki ülke arasında Saldırmazlık ve Dostluk Antlaşmasının şekillendirdiği ilişkiler İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya sisteminde sorunlu hale gelmiş ve büyük sıkıntılar yaşanmıştır. İkinci Dünya Savaşının bitimiyle başlayan sorunlar Türkiye'nin Batı blokuna yanaşması ve Batı ittifakı içerisinde güvenli gelecek aramasıyla yollar tamamen ayrılmış ve Sovyetler Birliği'nin dağıldığı tarihe kadar ciddi gerginlikler yaşanmıştır.

Soğuk Savaşın sona ermesiyle başlayan yeni dönemde Türkiye'nin Doğu Bloku ülkeleriyle ilişkileri hızlı bir gelişme göstermiş ve bugün heyecan veren bir düzeye gelmiştir. İşte Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler de bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Sovyetlerin dağılmasıyla başlayan yeni dönemde Türkiye izlediği rasyonel ve makul politikalarla yeni bağımsızlığını kazanan devletleri tanımış, onlara çeşitli konularda destek ve yardım sağlamış ve her geçen gün ilişkileri daha da ileriye götürmenin çabası içerisinde olmuştur.

Bu yeni dönemde Türkiye-Rusya ilişkilerindeki gelişme başlı başına bir örnek teşkil edecek niteliktedir. Bir yandan özellikle ekonomik ve ticari ilişkilere öncelik verilirken diğer yandan Rusya'nın rahatsızlık duyduğu bazı alanlara karşı ölçülü ve mesafeli olunmuştur.

Rusya-Türkiye ilişkilerinin daha da ileriye götürülmesinde iki ülke arasında köprü görevi görecek ve olumlu anlamda hizmet edecek bir konu, Rusya Federasyonu içerisinde özerk bir cumhuriyet olarak yer alan Tataristan Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ilişkilerdir. Önceki yazıda değindiğimiz gibi Tataristan, kültürel bakımdan Türkiye ile pek çok ortak değeri paylaşan bir ülke. Rusya'nın bağımsızlığından bu yana bu ülkedeki Türk varlığında büyük bir gelişme olmuş, Türkler burada son derece olumlu bir izlenim meydana getirmişlerdir.

Tataristan köprü görevi görebilir..

Türkiye ile Tataristan arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesi demek Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesi anlamına gelmektedir. Asla bu ilişkilerin bir milliyetçilik, ayrımcılık vb. boyutta olmaması gerekir. Böyle bir görüntü ne Türkiye'ye ne de Tataristan'a bir fayda sağlar.

Tataristan'da hatırı sayılır bir Türk müteşebbis gücü var. Bilhassa inşaat sektöründe Türkler büyük işler başarmışlar. Ticarette etkililer. Bunun yanında eğitim sektöründe de son derece gıpta ile bakılan bir başarı yakalanmış olup bu çerçevede açılan Tatar-Türk Mektepleri (liseleri) çok başarılı bir sınav vermişler. Devlet yöneticilerinin çocukları buralara girmek için adeta yarış veriyorlar.

Bütün bunlar önemli ve daha da geliştirilmesi gerekiyor.

Ancak bunlarla yetinmemeli. Bu ilişkilerin daha da ileriye götürülmesi ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesine büyük katkılar yapması için akla gelen bazı pratik faaliyet alanları da var.

Kanaatimce öncelikle Türkiye'deki üniversitelerden birkaçında Rusça ve Tatarca bölümlerinin açılması sağlanmalıdır. Düşünün Tatarlar Türklerin en yakın akrabaları, ortak dil, din ve kültüre sahipler. Hatta bu bölgelerden Türkiye'ye göçenler var ve Türkiye'nin muhtelif yerlerinde yaşayan Tatarlar var. Ancak Tatarcanın araştırılması, öğretilmesi ve incelenmesiyle ilgili bir akademik birim yok. İdil-Volga dil grubu içerisinde mütalaa edilen Tatarca dilini Türk üniversiteleri niçin araştırmaz, anlamak mümkün değil.

İkincisi mesela Tataristan'daki Kazan Üniversitesi tam iki yüzyıllık bir kurum. 1804 yılında açılmış ve iki sene önce 200. yıldönümünü kutlamış. Rusya Federasyonu içerisinde en iyi üniversitelerin başında geliyor. Özellikle bazı bölümleri çok başarılı. Ne var ki Türkiye'nin hiçbir üniversiteyle ilişkileri yok. Oysaki bu üniversite ile karşılıklı öğrenci ve öğretim üyesi mübadelesi sağlanabilir. Bu yolla bir yakınlaşma ve ortak projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olur.

Bunların yanında Rusya Federasyonu ve Tataristan'ın ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı ve özellikleri konusunda lisansüstü tezler yaptırılabilir. İki ülke arasında karşılıklı lisansüstü burslar ayrılarak bu çalışmaların yönlendirilmesi mümkün olur. Hatta bu ülkelerde yatırımı olan işadamlarının katkıları bile temin edilebilir.

Netice olarak iki ülke arasında iyi ilişkilerin geliştirilmesi ve çok yönlü hale getirilmesi sadece devletlerin diplomatik heyetlerinin yapacakları işler değil. Bunlara sivil toplumun, kuruluşların, iş dünyasının ve doğrudan halk kesimlerinin de katılması ve benimsenmesi gerekiyor. Türkiye-Tataristan ilişkilerinin gelişmesi Türkiye-Rusya ilişkilerinin daha da ileriye götürülmesinde büyük katkı yapacaktır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi