T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Ne sınavı?

Evlilik dışı ilişkileri, hatta evlenmeden çocuk sahibi olmayı muhafazakârlar da savunmalı mı?

İlk bakışta insanı sersemletecek kadar ters gelen bir beklenti bu. 'Muhafazakâr', adı üstünde, 'topluma ait değerleri korumaktan yana olan' demek; bu anlamın düşünce hayatına ve siyasete yansıyan yönü de pek farklı değildir. Muhafazakâr, en kısa anlamıyla, dünyada belli bir 'ahlâkî düzen' olduğuna ve bu düzenin korunması gerektiğine inanan insandır.

Tanımdaki anahtar sözcük, tahmin edilebileceği üzere, 'ahlâkî' sözcüğü... 'Oksimoron' (zıtların tevhidi) gibi görünse bile, 'muhafazakâr' bir demokrattan, hatta ekonomik anlamda liberalizmi savunan bir muhafazakârlıktan söz etmek mümkündür; ancak konu 'ahlâk' alanına geldiğinde, muhafazakâr kişinin gerçek tavrı belirginleşir. Muhafazakâr olma iddiasındakiler arasından 'aykırı davrananlar' çıkmaz mı, çıkabilir elbette; ancak geçtiğimiz yıllarda Amerikalı ünlü muhafazakâr Bill Bennett'in kumar hastalığı öğrenildiğinde patlayan tartışmaların ortaya koyduğu gibi, bu durum insanları 'şok' eder...

Bir muhafazakarın, evlilik dışı ilişkileri ve evlenmeden çocuk sahibi olmayı savunması beklenemez; savunduğu taktirde artık onun muhafazakârlığından söz edilemez. Bir muhafazakârdan talep edilebilecek en ileri tavır, kendisininkinden farklı -aykırı- görüşlerin de savunulabileceğini kabul etmesidir. Bu tavır da zordur, ama Türk muhafazakârlığı nicedir bu tavrı benimsemiş durumda. Muhafazakârlarımızın önemli bir bölümü, en aykırı görüşlerin özgürce savunulabilmesi konusunda girdikleri nice sınavdan alınlarının akıyla çıkmış bulunuyorlar.

Bu konuya girmemin sebebi, Gülay Göktürk'ün Bugün gazetesinde çıkan 'Muhafazakârların Bam Teli' başlıklı yazısı oldu. "Kadınlar evlilik dışı çocuk doğurmaktan korkmasın" diye yazdığı ve 'gayr-ı meşru çocuk' kavramını sorguladığı için Basın Konseyi tarafından kınanan bir Milliyet yazarını ele aldığı yazısında, Gülay Göktürk, eğer yanlış anlamadıysam, muhafazakârları yazarın görüşlerine sahip çıkmaya çağırıyor...

Sorun, Milliyet yazarının 'aykırıyı savunabilmesi' özgürlüğüyse, yazar yazısını yazmış ve muhafazakâr kesimden hiç ses çıkmamış işte.

Dikkat edin, "O görüşler de savunulabilsin" demiyor Gülay Göktürk, görüşlerin muhafazakârlar tarafından savunulmasını istiyor. Okuyalım: "Bu konu, Ece Temelkuran'dan ziyade, aile değerlerine önem veren geniş muhafazakâr kesim açısından bir 'sınav' değeri taşıyor. Muhafazakâr kesimin bu 'tahammül sınavı'ndan başarıyla çıkması, bizim kendimize özgü koşullarımız yüzünden, dünyanın diğer ülkelerine göre Türkiye'de daha da büyük önem taşıyor."

'Bize özgü koşullar' uzun yıllardır tartışageldiğimiz 'yaşam tarzı' ile ilgili konular. Ülkemizde muhafazakâr bir iktidar var ve dört yıldır bu alanda hiçbir vukuatı yok ama yine de sayıca çokluğun verdiği haklılık duygusuyla 'yaşam tarzı'na müdahale etmesinden endişelenenler bulunuyor. Başı örtme özgürlüğünü savunanlar açısından 'sınav değeri' taşıyan da buymuş. "İşte bu yüzden" diyor Gülay Göktürk, "Evlilik dışı çocuk doğurmanın savunulması gibi bir noktada muhafazakâr kesimin kanaat önderlerinin, basın kuruluşlarının ne diyeceklerini merak ediyorum."

İyi de, sözgelimi ben, duruşuma aykırı böyle bir görüşü neden savunayım ki? Evlilik kurumuna önem veriyorum ve çocuğun kadın ile erkeğin yasal birlikteliğinden meydana gelmesini doğru buluyorum. Sahip olduğum görüşler beni ülkemdeki muhafazakâr çoğunluğun içine yerleştirdiği için temel ilkelerime aykırı bir tavır almamı benden beklemek insafsızlıktır.

Türkiye'de fiilî durum 'muhafazakâr müsamahasını' yeterince yansıtıyor zaten: Muhafazakârlar tasvip etmese, doğru bulmasa da, evlilik dışı ilişkiler engel tanımadan devam ediyor ülkemizde, evlilik dışı birlikteliklerin ürünü çocuklar da nüfusa kaydediliyorlar...

Başörtüsü özgürlüğü üzerinde mutabakata ulaşmak için başka ne 'sınavlar' var acaba? Yoksa yine sınıfta mı kaldık?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi