T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Özlem ALBAYRAK

TRT'nin domuzu: Yurttan sesler korosu

Bazen mesele sonuçlandıktan ve medyanın hengamesi kesildikten sonra olaylara bakmak elimize daha net bir fotoğraf bırakıyor. Flu hiçbir noktası kalmamış, fotoshop darbelerinden arındırılmış, dolayısıyla çıplak bir gerçek olarak karşımızda durduğu için, incelenmesi daha kolay bir fotoğraf.

Konu TRT. Yayıncılıktaki tek referans kaynağı olan reyting noktasında öteden bu yana, onca mali ve teknik imkana, gücüne ve yaşına rağmen başarısızlıktan başını kaldıramayan TRT, süreli ufak, rutin haberler dışında basına malzeme olmazdı.

Yücel Yener'in genel müdürlüğü dönemindeki yüzlerce yakınını işe alma ve daha pek çok yolsuzluk iddialarıyla ilgili, sonradan "TRT: Yücel Yener'in Bir Çiftliği Var" adıyla kitaplaştırılacak bir master tezine de konu olmuşluğu var tabi, ama bu başka bir mesele.

Başarısızlığın en büyük müsebbiblerinden olan bürokrasi ve hantal yapı, devlet memuru oldukları için işten atılamayan binlerce yetersiz çalışan, 'TRT ezberi' niyetine arada bir, başka derdi olan yazılar içinde kaleme alınan küçük örneklemler olarak kalmaktan öteye gitmezdi.

Ta ki, bir ay öncesine kadar...

TRT çalışanları, "TRT'de dini içerikli yayınlar yapılıyor" diye ayağa kalkarak, Atatürk ilkelerine bağlı, Cumhuriyet çocukları olarak buna tahammül edemeyeceklerini söylemeye başladıktan hemen sonra. Bu memleketi göz ucuyla da olsa takip eden herkesin tahmin edebileceği gibi, "TRT'de Baskıya ve Sansüre Son" eylemi, bir soap operanın ilk bölümüydü sadece.

Ama ondan bir süre önce, Başbakan'ın "TRT, kar etmiyor. Çalışanların dört ikramiye, iki teşvik almalarını gerektiren bir durum yok" diyerek çift maaş uygulamasının kaldırılması için talimat verdiğini de tam burada hatırlamak gerekiyor.

Çalışanların 'dini yayın istemezük' çıkışının ardından, TRT'nin dini yayın ve saatlerini önceki yıllarla karşılaştıran ve hiçbir süre ya da sayı fazlalığı olmadığını kanıtlayan açıklaması suların bir süreliğine de olsa durulmasını sağladı sağlamasına ama, sesi AFP ve New York Times'a kadar ulaşacak bir sonraki gürültüye engel olmaya yetmedi.

"Winnie The Pooh" ve "domuz" tartışmasından bahsediyoruz. Gazeteler önce, TRT'nin eski Genel Müdürü Yücel Yener'in, "TRT çizgi filmlerden domuz karakterleri çıkararak ekrana yansıtıyor" sözünden hareketle Winnie The Pooh'daki domuz karakter Piglet'in TRT tarafından sansürlendiğini yazdı. Bütün akrabalarını TRT'ye yerleştirdiği defaatle medyaya yansımış olan Yücel Yener'in konuşmaya başladığını gördüğümüzde, vakti zamanında hem reyting hem kazanç açısından kurumu nasıl başaşağı ettiğiyle ilgili savunma beklerken, bu tür bir söz duymak, koskoca bir kamera şakası hissi verdi tabi, ama bu da ayrı bir konu.

Haberlerin ardından, TRT, Walt Disney'le henüz anlaşma yapılmadığı, dolayısıyla filmlerin satın alınmadığını, çizgi filmin montajla sansürlenmesinin fizik olarak mümkün olmadığını belirtti.

AFP ve New York Times'a bile konu olan bu sansür iddası, TRT'nin Walt Disney'le anlaşma imzalamasından sonra da, "TRT, Winnie The Pooh'u almadı" şeklinde sürdü.

Ardından Batı'ya karşı utançtan kıpkırmızı kesilen bir yüzle, Winnie The Pooh güzellemeleri geldi. Animasyonun 1926'daki çıkışına kadar izi sürülerek yapılan haberlerde, aslında Miss Peggy gibi, Porky Pig gibi çizgi domuz karakterleri de çok sevmiş olduğumuz açıklanmaya çalışıldı yabancılara.

Olay, şimdilik kapanmış gibi görünüyor ancak, domuz figürlü animasyonların, oyuncakların, baskın bir kültürel boyut sözkonusu olduğu için, müslüman bir toplumda rağbet görmeyebileceğini, bu toplumun böylesi de bir hakkı olduğunu herkesin bilmesi şart. Ürün pazarlama stratejisi bunu hesaba katmak zorunda olduğu gibi, alıcının özellikle bir temsiliyet sözkonusu ise, bunu atlamaması gerekiyor. Aslında, TRT'yi vergileriyle ayakta tutan vatandaşın ne isteği önemli yani...

İşin bir de, "Hollywood'ın domuz karakterlerini bağrına basıp, dini yayınlara alerji geliştirmiş bulunanlar, ilk kez tanık olduğumuz bu enerjiyi "TRT nasıl daha etkin ve başarılı olabilir"in cevabını bulmaya harcasalardı sonuç nasıl olurdu?" boyutu var ki, bu da başka bir mesele..

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi