T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Lig maratonunun dumanı her zaman böyle son ana kadar tütmez. Üstelik bu kez nefes kesen bu maraton üç düzeyde sürüyor. Mesele sadece zirveyle ilgili değil, UEFA kupasına katılma yarışı ile ligde kalma mücadelesi de ortalığı kasıp kavuruyor.
Bu arada tahminlerimde az da olsa yanıldım... Fenerbahçe'nin şampiyonluğa ulaşmak için hala bir maçı var. Aslında Fenerbahçe'nin 3 puan farkla şampiyon olacağı, yani son maçı oynamadan tur atacağı kanaatindeydim. Bunu bu sütunda yazdım da... Açıkcası beni yanıltan Beşiktaş, daha doğrusu Galatasaray'ın inanılmaz şansı oldu. Gerçekten de Fenerbahçe Trabzonspor'u beklediğim gibi pek zorlanmadan aştı. Galatasaray ise yine beklediğim gibi hırslı, onuruna düşkün bir Beşiktaş karşısında paçayı ve üç puanı futbol ilahlarının devreye girmesiyle kurtardı. Fenerbahçe hafta sonu, yenildiği takdirde muhtemelen küme düşecek, Yusuf'lu, Kratochvil'li bir Denizli'yle kapışacak... Galatasaray ise UEFA Kupası'na katılma şansının sürdüren ligin güçlü ekibi Kayseri'yle... Muhtemelen iki şampiyon adayı maçlarını kazanacaklar ve Fener ipi göğüsleyecektir... Ligin son anına kadar heyecan içinde devam ediyor olması, futbolseverler için elbet büyük bir nimet. Bununla birlikte kalitesi, oyuncu yapısı, gücü itibariyle bu durum Fenerbahçe için büyük bir haksızlığı da ifade ediyor. Son yılların en iyi ekiplerinden birisi Fenerbahçe. Yürür gibi gol atan, arzu ettiği, gerektiği, hırslandığı. Özellikle süratli futbol oynadığı zamanlarda rakiplerini ezen, abluka altına alan, kaç gol icap ediyorsa neredeyse o kadarını atacak gibi duran bir takım... Defansı ve orta sahası en az forveti kadar golcü kaç takım gördü bu lig? Fenerbahçe'nin özelliği ve farkı belki de rakibin oyunun bozmayı özellikle öne almadan kendi futbolunu oynayan bir anlayışa sahip olması... Ama futbolda her zaman güçlü kazanmıyor... Galatasaray'ın Arsenal karşısında UEFA Şampiyonu olabilmesi gibi, güçlüler kaybedebiliyor, tökezliyor... Fenerbahçe'nin kupayı Beşiktaş'a vermesi, Manisaspor karşısında fark yemesi, ligin son haftasına Galatasaray'la eşit koşullarda girmesi de böyle kazalardan... Sanırım bu kez güçlü ve şampiyon rahatlıkla aynı takım olacak...
Cordoba
tartışması
Şarklı olduklarından mıdır yoksa keyifli bir işte az lafla kolay para kazandıkları için midir bilmem, bizim spor yazarları her şeyi pek kolay açıklıyorlar. Hangi futbolcu nerede oynatılmalı, bir takım hangi dizilişle oynamalı, bunları adeta teknik adamlardan daha iyi bilmeleri (!) bir yana adam harcamakta da üstlerine yok... Son örnek Cordoba... Haber, iddia, söylenti, vs derken Kolombiyalı kalecinin neredeyse şike yaptığı söylüyorlar... Neye dayanarak ve ne hakla? Bir profesyoneli, bir insanı varsayımlarla karalamak bu kadar kolay mı? Beşiktaş-Galatasaray maçının herkes seyretti. Ve Cordoba o maçta hata yaptığı kadar inanılmaz toplar da çıkardı.... Bizim Rüştü de Manisaspor'dan beş gol yemiş, üstelik birini seyretmiş, ikisini içeri almıştı... O da mi şike yaptı... Hastalık spor kültüründe aslında: Hep kazanma, ne pahasına olursa olsun olsun kazanma...
Lig bitiyor:
Aklımda kalanlar
Benim aklımda kalan genç ya da henüz yıldızlaşmamış futbolcular oldu bu yıl. Örneğin Gatasaraylı Hasan Kabze ve Uğur, Manisapor'dan özellikle Caner, Beşiktaş'tan iki Gökhan... Önümüzdeki yıllarda Türk futbolu bu oyuncular üzerinde yükselecek...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |