T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Resul TOSUN

Dayanışma olmadıkça beklenen sıçrama gecikir

2006 Yılı Vakıf Medeniyeti Yılı olarak ilan edildi. Geçen hafta sonu Cumartesi günü başbakan Adana'dan uydu aracılığıyla restorasyonları biten 1111 tarihi eserin açılışını yaptı. Bir o kadar eserin restorasyonun devam ettiğini söyledi.

Anadolu'yu gezerken tarihi eserlere biraz dikkat ederseniz o yıkık dökük binaların, ihmal edilmiş tarihi eserlerin şimdilerde yüzlerinin güldüğünü görürsünüz. İhmal edildiği için varlığını bile unuttuğunuz o tarihi eserler restore edildikten ve o ihtişamlı güzelliği ortaya çıktıktan sonra, "Aa burada böyle bir eser mi varmış?!" şaşkınlığını eminim ki siz de yaşıyorsunuz.

Yurdun her tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait eserlerin restore edildiğini görünce aklınıza, "Canım hükümet ödenek ayırmış." diye bir gerekçe gelebilir. Öyle değil. Hükümet ödenek filan ayırmış değil. Vakıflar Genel Müdürlüğü yurt çapında başlattığı bu muazzam hamleyi kendi kaynaklarıyla yürütüyor. Hükümet bu genel müdürlüğe ödenek yerine kendi hızına ayak uyduracak ve görevinin sorumluluğunu idrak edecek bir genel müdür atamış.(Daha doğrusu atamak istemiş ama onaylanmamış vekaleten yürütüyor.) Vakıfların yurt çapında başlatıp yürüttüğü ve büyük kısmını tamamladığı bu restorasyon hamlesinin altında yatan tek sebep bu. İşe sahip çıkacak adam gibi bir yönetici.

Anadolu'da gezerken sokak aralarında kaybolmuş tarihi eserlerin restore edildiğini gördüğümde ben de heyecanlandım ve Vakıflar Genel Müdürü'nü aradım, bu başarılı çalışmaları için tebrik ettim, benim bir maslahat içir aradığımı düşünmüş olmalı ki sadece tebrik ettiğimi anlayınca o da duygulandı.

Evvelki gün de hemen hemen hükümetin yarısının katıldığı bir program ile 'Vakıf Medeniyeti Yılı ve Vakıflar Haftası' nın açılışı yapıldı ve kimilerine plaket verildi.

Programda TOBB Başkanı, Prof. Halil İnalcık, Rahmi Koç birbirinden farklı konuşmalar yaptılar. Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin vakıfların yaşadığı problemleri veciz bir şekilde özetledi ve sorunların çözümüne yönelik hazırlanan yasa tasarısının meclise sevk edildiğini müjdeledi. Tasarının vakıf kurmanın kolaylaştırılmasından genel müdürlüğe zorunlu olarak verilen yüzde 5'lik payın kaldırılmasına kadar bir dizi yenilik getirdiğini söylemesi salonu heyecanlandırdı ve büyük bir alkış aldı.

Son konuşmayı başbakan yaptı. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün icraatlarını özetledikten sonra yapılacak çok iş olduğunu daha büyük işler yapmak gerektiğini söyledi ve daha büyük işler yapmanın önündeki engelleri izah ederken atılan adımların arkasında bir şeylerin olduğunu vehmedenlere işaret etti ve can alıcı cümleyi söyledi: "Kuvvetler arası dayanışma olmadıkça beklenen sıçrama gecikir. Bunu aşmamız şart."

Evet maalesef atılan her adımın arkasında art niyet arayan bir kesim var. Başta ana muhalefet lideri ve onu aratmayan hatta ona rahmet okutan yetkili ama sorumsuz devlet ricalimiz.

Yapılan icraatlardan değil kendi dünyalarında kurdukları vehimlere dayalı korkulardan hareketle tavır sergiliyorlar, karar veriyorlar, hükümete engel çıkarıyorlar ve tabii ki ülkeye büyük yararlar sağlıyorlar!!!

Mesela, sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün şu geçen üç buçuk yıllık icraatına bir göz atmış olsalar icraatların kalitesini görecekler. Bu üç buçuk yıllık icraatın Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu görecekler. Ama görmemekte ve hükümete engel olmakta ısrar ediyorlar.

1998-2002 yılları arasında bütün Türkiye'de sadece 46 eser restore edilmişken 2003-2006 yani AK Parti döneminde, bu genel müdür döneminde 1113 eserin restorasyonu bitirilmiş.Vakıf eserlerindeki kaçakçılıkla başarılı bir mücadele yürütülmüş, yeni vakıf müzeleri açılmış, vakıflardan yardım alanların sayısı 21 binden 81 bine çıkarılmış, 57 olan imarethane sayısı 108'e, nakdi yardım alanların sayısı 1200'den 5 bine, 68 milyon lira olan nakdi yardım 210 milyona çıkmış, vakıfların gelirleri tam on kat artmış. En büyük ortağı olduğu Vakıfbank zarar ederken bu dönemde kâra geçmiş.

Bütün bu başarılara imza atan bu başarılı yöneticinin ataması köşkten dönmüş. Buna rağmen vekaleten yürüttüğü görevi asaleten yürütenlere taş çıkartacak şekilde icra etmiş Yusuf Beyazıt.

Hükümet "ben önceki hükümetin atadığı bürokratla çalışmak zorunda mıyım?!" diyor birileri "Evet onlarla çalışmak zorundasın" dercesine tavırlar alıyor ve kararlar veriyorlar. İşte başbakanın : "Kuvvetler arası dayanışma olmadıkça beklenen sıçrama gecikir.Bunu aşmamız şart." derken işaret ettiği noktalardan biri de buydu. Diğerlerini saymaya yerimiz kalmadı maalesef.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi