T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Sempati atağı

Amerikalı diplomat haklı: İran gerçekten de ABD'nin oluşturmaya çalıştığı 'koalisyonu' bozma çabasında. Amerikalılar ne kadar endişelenseler yeri var...

İran'ın Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi'nin başında bulunan Dr. Ali Larijani ülkemize geldi diye Amerikalılar alelacele bir 'uydu konferans' düzenleyip gazetecileri çağırmışlar. Konferansa Viyana'dan katılan ABD'nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu temsilcisi Greg Schulte, bir yandan İran'ın nükleer çalışmalarından neden rahatsızlık duyulması gerektiğini anlatmış, bir yandan da "İran" demiş, "Oluşturmaya çalıştığımız koalisyonu bozma gayretinde..."

Ali Larijani

İran tam da bunu yapmaya çalışıyor ve etkili de oluyor...

Türkiye'nin yıllardan beri 1 numaralı sorunu PKK terörü değil mi? İran, "Sizin dost bildiğiniz ABD, Irak'ın kuzeyinde PKK'lı teröristlerle al takke ver külâh halinde" diyor. Kerkük'te, Musul'da, Kandil Dağı'nda görüşüyorlarmış... Askerler de yürütüyormuş temasları Washington adına, siviller de... Bazen otomobilde gerçekleşiyormuş buluşma; bazen Amerikan helikopterleri PKK mevzileri üstünde alçaktan uçuyormuş...

"Elimizde kayıtları var" diyor ABD Ankara Büyükelçiliği'nin ânında yalanladığı bu bilgi için İranlı yetkililer... Larijani, "Görüşmelerde Türk yetkililere elimizdeki bilgi ve belgeleri sunduk" açıklamasını yaptı...

İran Büyükelçiliği'nin kapısından içeri yıllardır adım atmadığımı kapısına gelince hatırladım. Büyükelçi Firooz Dowlatabadi İran heyeti onuruna vereceği yemeğe çağırdığında bir masalık bir dâvet olduğunu düşünmüştüm. Gazeteciler de vardı elbette, ama bizimle birlikte iktidar ve muhalefet partilerinin öndegelenlerini, konuyla ilgilenen akademiyenleri, insan haklarıyla ilgili sivil toplum kuruluşları temsilcilerini de çağırmıştı. Saymadım, ama en az 15 masalık bir düzenleme yapılmıştı.

İranlılar, "Irak'ta işler iyiye gitmiyor, abilik yapmak gerekiyor, neden sizler de bu görevinizi ifa etmiyorsunuz?" diye sordular alenen. Biri, kulağımıza, "Kürtler Kerkük çevresinin demografisini değiştirmek için akla gelmeyecek yollara başvuruyorlar" diye fısıldadı. Bir diğeri, "PKK militanları ellerini kollarını sallayıp dolaşıyorlar, Kuzey Irak'a hâkim olanların göz yumduğu bir ortamda" dedi. İlki sözü tekrar alarak şunu söyledi: "Barzani ve Talabani'yi en az 20 yıldır Tahran'a gelip gittikleri için iyi tanırız; Talabani ısrarla Amerikalıların kendilerine Türkiye'nin Irak'a asla müdahale etmeyeceği sözünü verdiğini söyleyip duruyor."

Yıllardır PKK'ya şehit veren bir ülkede etkili olacak sözler bunlar... Eğer her masada bizimkine benzer sözler sarf edildiyse, Ali Larijani'nin Türkiye seferi resmî temaslar dışında etkili olmuş demektir. Heyetin Atina'ya da uğrayacağını öğrendik; Yunanistan'da neler söyleyeceklerini merak ettiğimi bilesiniz...

Amerika İran'ı hafife almıyor. İran'a Irak muamelesi yapmıyor. Karşısında ciddi bir ülke olduğunun farkında ABD. Kelleyi kolayından teslim etmeyeceğini, sonuna kadar dişe diş mücadele edeceğini biliyor. İranlılar'la iki saate yakın aynı salonu paylaştık, onlar konuştu biz dinledik, ağızlarından bir kez bile 'ideolojik' bir söz çıktığını duymadık. 'Halva' demesi kadar 'helva' demesini de biliyor İranlılar ve kiminle nasıl konuşulacağından haberdarlar...

Eskiden, İran Büyükelçiliği'ne gelen kadınların başlarını kapatmaları beklenir, başı açık girmek isteyen ikaz edilirdi. Bir keresinde, bir büyükelçiye, "Neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorulduğunda, "Büyükelçilik bizim ülkenin toprağı sayılır, İran'da her kadın başını örter" cevabı alınmıştı. Birine, "O zaman siz de dâvetlerinizi Büyükelçilik binası dışında bir yerde, sözgelimi bir otelde yapın" aklını verdiğimi hatırlar gibiyim.

Dâvette 10 kadar bayan konuk da vardı, çoğu tedarikli gelmişlerdi, ama kimse kendilerinden başlarını örtmelerini istemedi. İranlılar istedikleri zaman olağanüstü esnek olabileceklerini de gösterdiler böylece.

Tahran, hiç kuşkusuz, Washington'un dişine göre bir hasım.

SBF emekli profesörlerinden Türkkaya Ataöv ABD-İran nükleer ihtilâfına barışçı bir çözüm talebini içeren bir ortak metin hazırlamış. "Tek akılcı çözüm barışçı seçenektir" başlığını taşıyan metin yeterli imza toplandıktan sonra BM Genel Sekreterine ulaştırılacakmış. Şimdiye kadar 56 önemli kişi imzalamış mektubu. "Süleyman Demirel'in de imzalamasını istiyorum" dedi Türkkaya Hoca. Bambaşka bir role soyunduğu için (Kendisi, "Hayır, giyiniğim" dese de soyunuk) Demirel'in şu sıralarda ABD'yi kızdıracak bir girişimde bulunacağını sanmam.

İran kolay teslim olmayacak gibi.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi