T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 OCAK 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Teftişe ve müfettişe havale edilen işler

Bizim idari anlayışımızda teftiş ve müfettiş laflarının ayrı bir önemi vardır. Öncelikle her iki kelime de bir devlet ciddiyetini ifade eder. Devlet çarkının iyi işleyebilmesi işin konulmuş bir denetim sisteminin anahtar kelimeleridir.

Ciddi bir devlet anlayışında bu iki kelimenin özel bir yeri vardır ve kanunların vatandaşlara eşit uygulanabilmesinin ve devlet çarkında yolsuzlukların önüne geçilebilmesinin güvencesini bu iki kelimenin ifade ettiği müessese sağlar (dı).

'Sağlardı' dememizin nedeni çok açık.

Çünkü bu iki anahtar kelimenin bugün ne anlam ifade ettiğini sokaktaki herhangi bir insana sorsanız alacağınız yanıt üç aşağı beş yukarı bellidir:

Çok uzun bir zamandan beri 'teftiş'in adı 'teftiş fırçası' olmuştur.

Yani göstermelik, gözboyamak için yapılan denetimleri ifade eder hale gelmiştir.

Vatandaşın nezdinde o ciddi kelime, artık bir müzah jargonu hatta bir argo deyiş halini almıştır.

'Müfettiş' kelimesi de öyledir.

İşleri savsaklamak, vatandaşı oyalamak ve kandırmak için kullanılan 'komisyona havale etmek' sözü gibi, 'müfettişe havale etmek' sözü de artık devlet işlerindeki denetimsizliğin, ciddiyetsizliğin ve meseleleri örtbas etme anlayışının bir simgesi haline gelmiştir.

Sokaktaki vatandaş, artık bu sözlerin herhangi bir devlet yöneticisi, bürokrat ve politikacı tarafından sarfedilmesi durumunda ne anlama geldiğini iyi bilmektedir.

Bunun özeti, devlet çarkının işleyişi ve bu işleyişin yasalara uygunlugunun denetlenmesi meselesinin artık bir komediye dönüştüğünü kabul etmek gerekiyor.

Devlet sistemi içinde görev yapan müfettiş arkadaşlarımız bize hiç kızmasınlar. Belki eskiden çok etkili ve önemli bir mekanizma olarak görev yapmış olabilirler. Hatta şimdi bile değişik kademelerde çok ciddi görev ifa eden ve netice alan teftiş kurulları hala aynı geleneksel ciddiyetleriyle çalışıyor olabilirler.

Bu camiaya çok uzak olmayan bir çevreden gelen biri olarak bu durumları da yaptıkları işten nefret eden, mesleklerinin yöneticilerin ve politikacıların oyuncağı haline geldiğinden yakınan pek çok müfettiş arkadaşımızı da biliyorum.

Sistem, belki kendisini denetleyecek mekanizmaları koymak konusunda ilk başta iyi niyetli olmuştur ama daha sonra aynı sisitem bu mekanizmaları etkisiz hale getirmek, çalışmasını engellemek ve teftiş elemanlarını pasifize etmek için de gereken her tedbiri zaman içinde almıştır.

Ayrıntıları bir tarafa bırakıyorum, devlet çarkı içinde bu gün ne teftiş ne de müffettiş sistemi gerçek anlamı ile çalışmamaktadır.

Bu iki kelime artık ipe un sermenin, işleri kaytarmanın ve meseleleri örtbas etmenin devlet dilindeki kilit kelişmeleri durumundadır.

Artık kimse kimseyi kandırmamalıdır.

Polisin bir vukuatı ya da kanunsuz bir eylemi nedeniyle o olayı polis müfettişlerinin soruşturması, hatta çok saygın bir teftiş kurumu olarak Mülkiye müfettişlerinin meseleye el koymalarının artık hiçbir kıymeti yoktur.

Bu yolla hiçbir mesele çözülmez. Netice olarak o teftiş elemanları bakanın ya da üst düzey bürokratların bir emir kulu haline getirilmişlerdir.

Geçtiğimiz yıl bu kelimeler, AKP hükümetinde görev alan birçok bakanın en çok kullandığı kelimeler arasındadır.

8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan gösteride kadınların vahşi bir şekilde dövülmesi olayı: "Müfettişler soruşturuyor." Netice: Belli bile değil.

Ermeni Konferansı ve Orhan Pamuk duruşmasında polisin yetersizliği: "Müfettişler soruşturuyor." Netice: Belli değil.

Şemdinli olayı: Mülkiye müfettişleri gönderdik" Netice: Yok, Kimse de bir netice beklemiyor.

Tabii bunlar son zamanlarda en çok konuşulan meseleler. Daha böyle bir yığın mesele var.

Bunlardan son günlerin en önemli olanı Kapukule'deki rüşvet kepezeliği.

Bulunan çözüm ne biliyor musunuz?

Başka memurların oraya atanması. Başka gümrük kapılarında çalışmakta olanların oraya gönderilmesi!..

Artık bu teftiş-müfettiş komedisinin bitmesi gerekir. Devlet kendi işleyişindeki sorunları kendi emir kullarına inceletme, denetletme komedisine son verecek bazı adımları atmalıdır.

Bağımsız inceleme, denetim kurulları ya da komisyonları anlaşıyını getirecek kamu reformu planı bir an önce gündeme getirilmelidir.

Hükümet de artık içi boşaltılmış, başka anlamlar taşır hale gelmiş kavramları kullanmaktan vazgeçse çok iyi olur.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi