17 ve 25 Aralık operasyonlarının amacının Türkiye'yi 90'lı yıllara yeniden götürmek olduğunu söyleyen ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, AK Parti'nin 30 Mart'ta kendi rekorunu kıracağı belirtti. Uslu, 'Operasyonlar, psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı' dedi.
AK Parti taraftarlarının neredeyse tamamı bu operasyonu, iddia edildiği gibi bir yolsuzluk operasyonu olarak değil de, AK Parti'yi ve Başbakan'ı hedef alan bir siyasi müdahale olarak görüyor. Bu kesimden bir kısım, olayı doğrudan bir darbe girişimi olarak; bir diğer kısmı da siyasi bir girişim olarak nitelendiriyor. İfade biçimleri farklı olsa da, AK Parti seçmeni bu operasyonlarının bir yolsuzluk operasyonu olmadığı yönünde karar kılmış durumda.
Diğer siyasi partilere mensup kişiler arasında da, bunun bir darbe girişimi olduğunu ve operasyonun arkasında cemaat, paralel yapı ya da dış güçler olduğunu düşünen çok geniş bir kitle var. Bu yaklaşım, MHP'de oldukça yüksek; BDP de ise hayli fazla. Her dört CHP'liden birisi de bu operasyonun sadece yolsuzluk meselesi olmadığını, olayın başka boyutlarının olduğunu düşünüyor.
17 Aralık operasyonu ve girişim halinde kalan 25 Aralık operasyonları, psikolojik bir harekât olarak da amacına ulaşamadı. Neticede bu operasyonu gerçekleştirenler siyaseti yeniden dizayn etmek ve Türkiye'yi 90'lı yıllara yeniden götürmek istiyorlar.
AK Parti yerel seçimlerde yüzde 40'ların üstünde bir oy alacak olursa -ki öyle gözüküyor- AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı her kim olursa olsun ilk turda cumhurbaşkanlığını alır.
Bu gibi söylentiler var, ama ben bundan sonra bu gibi işlere kalkışanların canının daha fazla yanacağını düşünüyorum. Paralel yapı 25 Aralık'ta bile gerçekleştiremediğini, üzerinden iki-üç ay geçtikten sonra gerçekleştirecek gücü kendinde bulamaz. Ayrıca toplum ne olup bittiğinin gayet farkında.
Artık her partinin hatta kişilerin bile sosyal medya timleri bulunuyor. Bu işin doğası bu. Bu konuşmayı deşifre eden yapı bir suç varmış algısı oluşturmaya çalışırken öte yandan Peygamberimiz'i rüyalarda gördürüp tweetlerin ikiye katlanmasını istiyor. Bunun, Gülen tarafından onaylandığı malum zaten.
AK Parti'ye birinci oy verme nedeni hala lideri. Erdoğan'ın başarısına dair kanaatlerde gerileme yok. Tam tersine Gezi'den bu yana yaşanan zincirleme saldırılar, AK Parti seçmeni ile Sayın Başbakan arasındaki güven ve sevgiyi daha da pekiştirdi.
Operasyonlar sonrasında itibarlarının büyük oranda kaybolduğunu düşünüyorum. Cemaat hala bedduanın şokunu atlatamadı, hasarını tamir edemedi. Son Adana operasyonunda o kadar militanca davrandılar ki, tüm ahlaki meşruiyetlerini de kaybettiler. Yapılan araştırmalarda da bu sonuç ortaya çıkıyor. Cemaat artık dini çalışmalar yapan bir yapı olarak görülmüyor. Devleti ele geçirmek gibi siyasi hedefleri olan bir yapı olarak algılanmaya başlandı. Artık kendi tabanları dışındaki kesimlerinde bir saygınlıklarının olduğunu ben gözlemleyemiyorum ve araştırmalarda da görmüyorum.
Cemaat, hem AK Parti seçmenini, hem de Türk toplumunu tanımıyor. Toplumun geri kalanını tanımaya ihtiyaç bile duymuyor.
Bence bunun sebebi öfke. Hükümete zarar vermeye yönelik çok büyük bir motivasyonları var ve bu onların en büyük hatası.
Cemaat artık küçük bir bölge içine yerleşmiş ve hiyerarşik şekilde örgütlenmiş feodal bir yapı değil. O nedenle bu yüzde 3'ten küçük kitleyi bile tam olarak kontrol edebilmeleri olanaksız. Talimatlara göre tercihlerini şekillendirecekler, sadece benim 'Cemaat Profesyonelleri' diye isimlendirdiğim küçük bir kesim.
Toplum da uzaktan baktığı zaman masum insanların suçlu gibi gösterilmek istendiğini görüyor. Bu durum da seçmen nezdinde bu operasyonun temiz bir operasyon olmadığı kanaatini gün geçtikçe pekiştiriyor. Paralel yapı farkında olmadan AK Parti'nin seçmenle kuduğu bağı güçlendirme noktasında büyük katkıda bulunuyor. AK Parti'nin oyları bu operasyondan olumsuz olarak hiç etkilenmedi.
AK Parti önümüzdeki seçimlerde, bir önceki seçimden çok daha iyi durumda olacak gibi duruyor. Bu seçimlerde 45 ili 55'e çıkarması ihtimali yüksek görünüyor. Balıkesir, Gümüşhane, Antalya, Bartın, Edirne, Isparta, Karaman, Manisa, Sivas ve Uşak gibi iller AK Parti'de olmamasına rağmen AK Parti bu illeri alabilir. Bu illerin bazılarında açık ara önde gidiyor.
Cemaat içinde hiç kimse açıktan 'CHP'yi destekleyin' diyemez. Bu yüzden bir hile-i şer'iyye yapıyorlar. 'AK Parti dışındaki güçlü bir partiye oy verin' şeklinde bir yönlendirmede bulunuyorlar. AK Parti dışındaki en güçlü parti bazı illerde BDP ve MHP, ama bunun dışındaki yerlerde genellikle büyük parti CHP. 'CHP'ye oy verin' demeden CHP'ye yönlendiriyorlar.
İstanbul'da Sarıgül'ün kazanabilmesi imkansız. Kazanabilmesi için önce bütün muhaliflerin, sonra da AK Parti seçmenin oylarının bir kısmını alması gerekiyor. Oysa tersi bir durum söz konusu. Kadir Topbaş, AK Parti oylarının tamamını ve fazlasını alıyor. Geri kalanlar da Sarıgül'e yetmiyor. Sonuçta seçimlerin de bir matematiği var. Ankara'da da bir risk yok. AK Parti alıyor.
CHP'nin yapmaya çalıştığı kriz fırsatçılığı, ama hesap hatası yapıyor. AK Parti dışında, MHP ve BDP de bu sürece ya karşı duruyor, ya da yanında yer almıyor. Yani CHP, kabaca yüzde 70'in desteklemediği bir sürecin başarılı olacağını düşünüyor. Bu nedenle, hayal kırıklıkları yaşaması kaçınılmaz. Eğer seçimde bekledikleri başarıyı elde edemezse, tartışmalı veya sağcı adaylara oy vermek zorunda bıraktıkları seçmenleriyle başları belaya girebilir.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.