YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

The Economist'in Türkiye Raporu

İngiltere'de yayımlanan The Economist, son sayısında 16 sayfalık Türkiye Raporu hazırladı. Esad'ın ölümünün bir anda gündeme oturması, The Economist'in Türkiye Raporu'nu atlamamıza yol açtı.

The Economist, yaklaşık 150 yıldır yayımlanan; birinci sınıf araştırma-haberleri ve analizleriyle haklı bir saygınlığa ve etkinliğe sahip olan; bu yüzden de hemen tüm dünyadaki elitlerin yakından izledikleri, izlemek zorunda oldukları bir dergi.

Düşündürücü bir Türkiye portresi

Derginin 16 sayfalık Türkiye Raporu'nda Türkiye'nin Soğuk Savaş'tan sonraki süreçteki portresi resmediliyor ve Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemde yaşanan türlü olaylara sık sık göndermeler yapılıyor.

Raporda, kendi kendine hayali sorunlar yaratan ve sonra da bu sorunları ciddi ciddi tartışmaya çalışan karanlık, traji-komik bir Türkiye portresi çiziliyor: "Çağdaşlaşma, Atatürkçülük adına, kendi halkının inançlarını; düşünce, eğitim, yayın, konuşma gibi en temel demokratik ve insani haklarını, özgürlüklerini bastıran, yok sayan laiklik anlayışı ve uygulaması" sorgulanıyor. Elitlerin "Atatürkçülüğü dar kafalı bir şekilde algılamalarının ve yorumlamalarının" Türkiye'de "İslamcılığın aşırı biçimler alarak yükselişe geçmesini, etnik ayrıkçılığı ve kurumların çöküş sürecini körüklediği ve hızlandırdığı" vurgulanıyor.

Türkiye'nin iç ve dış politikadaki imkanlarını, dinamiklerini akıllıca kullanamadığı; içerde yığınla sorunla boğuşan ülkenin, dışarda önüne açılan imkanları ve fırsatları değerlendiremeği, 9 komşusundan 7'si ile kavgalı olduğu; bunun Türkiye'nin hem bölgedeki hareket alanını kısıtladığı; hem de anlamsız bir şekilde içine kapanmasına yol açtığı ifade ediliyor.

Atatürk'ü -nihayet- keşfetmek!

Türkiye'nin içine sürüklendiği devasa sorunlardan kurtuluşunun, "Atatürk'ün çizdiği yoldan gitmekle mümkün olabileceği" belirtiliyor.

Nitekim dergi, Türkiye Raporu'na, "Ataturk's Long Shadow"/"Atatürk'ün Uzun Gölgesi" başlığını uygun görmüş.

Başlık, son yıllarda başta Amerika olmak üzere Atatürk'ü nedense ancak şimdilerde keşfetme ihtiyacı hisseden Batılıların halet-i ruhiyesini çok güzel ele veriyor: Şimdiye kadar Atatürk'ün Türkiye'nin Batılı bir yörüngeye girdirilmesinde ne denli kilit rol oynadığını Osmanlılarla-Avrupalılar arasındaki yüzyıllar süren husumetten ötürü görmek istemeyen Batılılar, son yıllarda, Türkiye'nin Batılı yörünge'den çıkabileceğine ilişkin önemli sinyaller aldıkları için olsa gerek Atatürk'ü, Atatürk'ün önemini ancak şimdilerde kavramaya başlamış durumdalar. O yüzden derginin Türkiye Raporu'nun başlığında ifade edilen ve ilk yazıda açıkça dile getirilen şey, dosyanın son paragrafına kadar birkaç kez tekrarlanıyor: Atatürk, Türkiye'yi Avrupa uygarlığına dahil etmek için çabalamıştı. Oysa Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'yi yöneten elitler, Atatürk'ün Türkiye'yi Avupalılaştırma/Batılılaştırma projesini özü, ruhu itibariyle değil de, lafzen, şekli olarak anlama ve uygulama açmazı içinde oldular. Bu yüzden Türkiye'de katı, laftan anlamaz, kaba-saba laik elitler zuhur etti ve bunlar, zaman zaman paranoyaya varacak kadar rejimi koruma refleksiyle hareket ettiler: Sonuçta Türkiye, siyasi olarak da, ekonomik olarak da, toplumsal olarak da içinden çıkılması bir hayli zor sorunlarla karşı karşıya getirildi. Tüm bu uygulamalar, Türkiye'yi laik-antilaik çatışmasının eşiğine sürüklemekten, dolayısıyla halkın insiyaki olarak İslami duygularını kabartmaktan ve İslam'a daha fazla sarılmasına yol açmaktan başka bir işe yaramadı.

Türkiye, AB'ye niçin alınmalı?

Dergide Türkiye'nin AB'ye niçin alınma ihtiyacı hissedildiğine ilişkin olarak da şu ilginç görüşler dile getiriliyor: Türkiye, içerde zoraki olarak yaratılan gerilim, kavga ortamını yok etmek ve bir an önce, Atatürk'ün belirlediği çizgide giderek tam olarak Batılılaşmak zorunda. Aksi takdirde, Türkiye'de Batı-karşıtlığının, fundamentalist İslamın ve milliyetçi duyguların yükselişe geçmesini önleyebilmek mümkün olmayabilir.

Hem dile getirilen bazı gözlemler, hem de Vural Savaş'ı birkaç kez yerden yere vurması nedeniyle naif/acınası Fazilet vekillerinin derginin raporuna mal bulmuş mağribi sarılacaklarından adım gibi eminim. Oysa derginin Türkiye Raporu'nu, bir okuyuşta tam olarak anlayabilmek, çözebilmek öyle pek kolay değil. Çünkü İngiliz, ilginç, esrarengiz şeyler söylüyor ama ağzındaki baklayı tam olarak çıkarmıyor.

Bu nedenle, Türkiye gibi, kendi'siyle, kendi toplumsal ve kültürel dinamikleriyle kavgalı olan; kendi kendini sümürgeleştirmek gibi absürt bir çabayı modernleşmek, çağdaşlaşmak olarak algılayabilen; derinlikten, medeniyet/tarih bilincinden ve birikiminden yoksun bir ülkenin okumuş yazmışlarının derginin raporunda söylenenleri değil; söylenmek istenen şeyleri tam olarak kavrayabileceklerine inanamıyorum.

Raporu "anlamlı" buluyorum ve elitler tarafından dikkatle okunmasını öneriyorum.


17 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Yusuf KAPLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...