YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Dizi

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...


  Arşivden Arama

 

Önceki sayılar


Gülten, hayatına son vermeden eşine defalarca sarılıyor

Gülten'den
acı veda

Acılı eş Mehmet: Gülten o gün daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Boynuma defalarca sarıldı, kapıdan çevirdi, tekrar sarıldı. Canına kıydığında 20 günlük hamileydi, anlayamıyorum.

İntihar eden genç kadınlar arasında evli olanlar da var. Bunlardan biri Gülten Seven. 21 yaşında ve henüz bir yıllık evliyken, 16 Şubat 2000 tarihinde oturdukları apartmanın sekizinci katından atlayarak hayatına son vermiş. Gülten Hanım'ın bilinen en önemli problemi üç günlük bebeğini kaybetmiş olması.. Kocası Mehmet Seven'e göre, erken doğumla dünyaya gelen bebeklerinin doktor hatası yüzünden ölmesi eşinin dünyasını karartmış.

"O günden sonra bizim için umutsuzluk başladı. Bebeğimiz öldü ama doktorun hatasını kimseye anlatamadık. Eşim dayanılmaz üzüntüler içindeydi. Aynı acıları ben de çekiyordum. Birkaç ay onu teselli etmek üzere yoğun çaba harcadım ama başarılı olamadım galiba.

Olay günü işe gitmek üzere sabah evden ayrıldığımda, daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaptı, kapıda defalarca boynuma sarıldı. Merdivenlerden indiğimde tekrar çağırıp yine sarıldı. Açıkçası ben de karımın bu hareketinden çok duygulandığım için, kötü bir şeyin olacağını hiç düşünmedim. Hâlâ anlayamıyorum, canına kıydığında 20 günlük hamileydi."

Koca bir şehir, koca bir hapishane

Mehmet Seven şimdi 31 yaşında, eşinin intiharını saymazsak diğer Batmanlılar'a göre biraz daha şanslı. Çünkü onun çalıştığı, para kazandığı bir işi var. Aile yaşantısı ve ekonomik durumu birçok kişiye göre daha iyi. Normal bir eğitim seviyesine sahip ama ne kendisi ne de eşi mutlu olamamış.

"Eşim, sürekli bana layık olamadığını, beni mutlu edemediğini söyleyip dururdu. Açıkçası daha çok yeniydik ve onu mutlu edebilmek için elimden geleni yapıyordum. Onun da bana karşı görevlerini yerine getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim" diyor ama bebeklerinin ölümüyle her şeyin bittiğini ekliyor sözlerine. Kendisinin de birçok kez intihar etmeyi düşündüğünü söylüyor. Halen bir çıkmazın, bir bunalımın içinde bocalayan Mehmet Seven, Batman'daki sıkıntıyı şöyle açıklıyor: "Birey kendisine, Batman dışarıya, aileler de sokağa kapalı. Sorunlar hep içeride birikiyor, bir önlem alan yok, yol gösteren yok. Koca şehir olmuş koca bir hapishane.. Gençlerin oyalanacakları, müzik dinleyecekleri, kendilerini ifade edecekleri bir alan yok."

Gizli kalan teşebbüsler

Mehmet Seven'in söyledikleri aslında bugün benzer bunalımı yaşayanların kaderleriyle nasıl baş başa bırakıldıklarını anlatıyor. Çocuklarını kaybetmiş ailelere ve intihara teşebbüs etmiş gençlere yönelik bir çalışma yok Batman'da.. Bir de gizli kalmış teşebbüs vakaları var ki, aile olayın dışarıya duyurulmasını istemediği için, kendi içinde hal yoluna gidiyor, susmayı tercih ediyor. Burada yine değişmeyen geleneksel kurallar belirleyici rol oynuyor. Bir de bunalımın eşiğinde olanları hesaba katarsak, rehabilitasyona ne kadar çok insanın ihtiyacı olduğunu görürüz.

Avukat Adnan Günaydın, acilen alınması gereken önlemleri şöyle dile getiriyor: Batman'da acilen tam teşekküllü bir kültür kompleksine ihtiyacı var. İçinde sineması, tiyatrosu, kütüphanesi ve gençlerin oturabileceği cafe türü yerleri olacak. Çocukları intihar etmiş aileler ile ölümün sınırından dönenlere ve bilinen sıkıntılar nedeniyle bunalımda olan kişiler için rehabilitasyon merkezlerinin kurulması şart. İntiharın sebepleri az çok biliniyor ama alınacak önlemler konusunda ciddi hiçbir çalışma görülmüyor. Bir an önce bürokrasi aşılarak devleti temsil eden birimlerin sorunun ciddiyetini anlamaları gerekiyor artık.

Hayat gerçekten bu kadar acımasız olabilir mi!

Batman'da bir başka intihar olayı daha var ki, aslında sokakta sloganlarla ya da lafla savunulan demokrasi ve özgürlüğün geleneksel anlayış yüzünden evin eşiğinden içeriye nasıl giremediğini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Olay, bütün sosyal aktivitelere ailece katılan, yürüyüşlerde kızlarıyla birlikte en ön saflarda yer alan, özgürlük ve demokrasi adına aktif olan bir ailenin hikayesi. Kahramanlarının isimlerini yazmamam kaydıyla anlatılan trajik hikaye şöyle gelişiyor:

Ailenin büyük kızı Siirt'ten gelip Batman'a yerleşen bir genci seviyor. İki gencin aşkını çevrede bilmeyen yok. Baba birbirini seven bu iki gencin evlenmelerine şiddetle karşı çıkıyor. Sonunda gençler çareyi kaçmakta buluyor ve sözü dinlenen bir tanıdıklarının evine sığınarak yardım istiyorlar. Güneydoğu'nun geleneklerine göre, evine sığınan âşıkları korumak ve ailelerini ikna etmek kutsal bir görev olarak kabul edilir. Bu aile de aynı şeyi yapıyor ve kızın babasını bir biçimde ikna etmeyi başarıyor. Ancak, babanın bir şartı vardır, "Evlensinler ama Batman'ı da terketsinler" diyor. Gençler evleniyor ve babanın şartına uyarak Siirt'e yerleşiyorlar.

Henüz evliliklerinin üçüncü haftası, kız, sık sık annesi ve kardeşlerini telefonla arayarak onlarla özlem gideriyor. Fakat her telefon açtığında evdekiler, "Aradığını babamız duyarsa, seni de bizi de öldürür" diyor.

Bunun üzerine genç kadın bunalıma giriyor. Koca evinde de durum iç açıcı değil. Kaynananın baskısı gün geçtikçe artmaya başlıyor. "Seni ailen bile önemsemiyorsa, demek ki bir işe yaramıyorsun" gibi laflarla ezmeye çalışıyor. Ve genç kadın bir gün avucuna "Hayatın bu kadar acımasız olduğunu bilmiyordum" diye yazdıktan sonra hayatına son veriyor.

Olaydan sonra babayı siyasi faaliyetlerinden dolayı tanıyan biri "Neden bu kadar katı davrandın? Çocuklar burada kalsaydı belki böyle olmayacaktı" diye soruyor. Babanın verdiği cevap bir hayli düşündürücü, "Çocuğun işi yoktu, üstelik çıkan dedikodulara rağmen razı olsaydım nasıl toplum içine çıkabilirdim."

Çok yakın ve çok uzak bir hayat

Batman'da, nüfusun önemli bir kesimi, burnunun dibindeki farklı hayata, sadece seyirci olabiliyor. Öyle bir hayat ki, elini uzatsa yakalayacak kadar yakın, aynı zamanda kilometreler kadar uzak.. Yani televizyonda, gazetelerde, internette gördükleri dünyanın bir parçası yanıbaşlarında ama ulaşamıyorlar.. Daha iyi bir yaşama olan özlem, bireyleri farklı biçimde etkiliyor. Bir yandan değişmeyen geleneksel kurallar, bir yandan ekonomik sıkıntılar, diğer yandan sosyal yaşamdaki çelişkiler.. Tıpkı bir odanın içinde yaşayan birden fazla insandan grip salgını sırasında önce vücudu zayıf olanın hasta düşmesi gibi.. Dönüp dolaşılıp hep aynı noktaya, yani çıkmaz sokağın başında buluyorlar kendilerini.. Bu girdabın içine düşenlerden her biri, farklı bir yöntemle umuda ulaşmayı deniyor. Dayanıksız olanların sonu çoğunlukla hüsranla noktalanıyor..

'Ya evlen ya öl' meselesi değil

Batmanlılar, intiharların medyada magazinleştirilmesinden çok rahatsızlık duyuyor. Bu tür haberlerin toplumda bir özenti, bir akım başlattığını söylüyorlar. Gazete sayfalarında sadece geleneksel kuralların ön plana çıkarılmasını kabul etmiyorlar. Toplumun bu yoldaki tepkisini dile getiren Av. Mehmet Emin Ekmen, "Ya evlen ya öl" başlığını atan Milliyet Gazetesi hakkında dava açmış. Ekmen'e göre intiharları bir tek nedene bağlamak, olayı sadece basitleştirmekten öteye gidemez. Bölge halkının belli konularda çok hassas olduğu bir gerçek ama bütün intihar vakalarını cinsel ilişkiler yüzünden oluyormuş gibi göstermek, çok daha tehlikeli ve yanlış. Aynı zamanda Batman Barosu adına intiharları araştıran komisyonda görev alan Av. Ekmen, bölgedeki tek sorunun kadın-erkek ilişkisi olmadığının altını çizerken, yaşanan acı gerçeğin de sadece Batman'la sınırlı olmadığını, Diyarbakır'da, Siirt'te, Muş ve Erzurum'da da intihar olaylarının küçümsenemeyecek rakamlara ulaştığını vurguluyor. "Bu aynı zamanda Türkiye'nin önemli bir sorunudur" diyor. Baro tarafından intiharları araştırmakla görevlendirilen ekibin Adli Tıp raporlarından yaptığı tespite göre, ölümle sonuçlanan vakalarda bakire çıkmayan genç kız sayısı sadece bir kişi. Bu sonuç bile intiharların sadece cinsel ilişkiye bağlı olmadığını kanıtlıyor.

 

YARIN: Ölümün kıyısından dönenler

 


Kağıda basmak için tıklayın.



 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...