T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

Memlekette Arıza çıktı!

Bir müddet yayın hayatınıza ara vermek zorunda kaldınız. Tekrar çiziyor olmak nasıl bir duygu?

Evet doğrusu yayın hayatıma bir müddet ara verdim. Bu süre içersinde galaksimizi daha yakından inceleme fırsatı buldum. Gerçekten şaşırtıcı nebulalar ve meteor yağmurlarıyla karşılaştım. Bu arada ilginçtir ki uzaya giden ilk turist 'Tito' ile de konuşma fırsatı buldum. Bana "Hasancığım neden artık mizah dergisi çıkarmıyorsunuz? Hasancığım buradan gördüğüm kadarıyla dünyanın size çok ihtiyacı var - şu kültablasını uzatır mısın - böyle bir zamanda acilen bir mizah dergisi çıkarmalısınız" dediğinde kafamda bir ampul patladı. Evet ya, niye çıkarmıyorduk? İnsanlık bizi istiyordu. Hemen telefonlara sarıldım ve uzay aracımızın (yani mizah dergimizin) dergi kapandıktan sonra geniş bir alana yayılan parçalarını biraraya getirmek için kolları sıvadım. Bir baktım ki bu parçaların hepsi arıza yapmış. Böylece derginin ismini bulmuş oldum. Evet bütün arızalıları biraraya toplayıp 'Arıza' isimli bir dergi çıkarabilirdik artık. Ha bu arada, karikatüre ve dergi mevzusuna neden bu kadar uzun süre ara verdiğime gelince; bakkala gitmiştim de ondan. Bakkal biraz uzaktaydı.

Arıza ismi nasıl ortaya çıktı, Ustura ismini neden değiştirmeye karar verdiniz?

İlk sorunuzda belirttiğim gibi Arıza ismini bir uzay gezisi sırasında bulmuştum. "Ustura"nın devamını çıkarmaktan Kemal Derviş'in Türkiye'ye gelmesinden sonra vazgeçtim. Kemal Derviş bana "Hasancığım, 'Ustura'nın devamı olamaz, bir ipin devamı olabilir, bir tren rayının devamı olabilir, bir 'Yılan Hikayesi'nin devamı olabilir, hatta ve hatta 'İkinci Bahar'ın bile devamı olabilir ama 'Ustura'nın olamaz. Çünkü ustura bir kesici bölüm saftan oluşur ve biter. Eğer Ustura'nın devamı olsaydı upuzun, kılıç gibi hatta ötesi acayip birşey ortaya çıkardı ki, sanırım bunu bu mantık sinsilesi içinde "Biri Bizi Gözetliyor"un Eray'ı bile kabul etmezdi." Kemal Derviş'e hak verdim. Her ne kadar Türkiye'yi ve Türk mizahını pek bilmiyorsa da tenisi gayet güzel oynuyordu. Söylediklerinde haklılık payı buldum. Ayrıca Arıza'yı çıkararak Kemal Derviş'le tenis maçı, Ecevit'le "güvercin takla", Mesut'la "taso çevirmece", Bahçeli'yle "isim-şehir", diğer siyasilerle uzun eşşek, birdirbir, mendil kapmaca oynama fırsatı bulacaktım.

Arıza içerik olarak Ustura'nın devamı niteliğinde mi olacak?

Arıza dışarık olarak Ustura'nın devamı niteliğinde olacak. İçerik olarak ise "Gladyatör"ün devamı niteliğinde olacak.

Ustura görevini başarıyla tamamlamış ve görevin bitiminden üç saniye sonra kendi kendini imha etmiş, bir dergidir. Pardon dergi idi. Peki neydi Ustura'nın görevi -ınınınınıııın- evet bu bir muamma. Ustura'nın birçok görevi vardı. Bunları sırasıyla sayacak olursak; çocuk bakmak, yemek pişirmek, umut tacirliği, tüccar-terzilik, berberlere yardım ve yataklık, misket oynamak için çete teşekkül ettirmek, ülkeyi bunalımdan çıkarmak, bunalıma sokmak, çocuklara oyun parkları yapmak, gençler için çok amaçlı spor tesisleri inşa etmek, Meclis'in pahalı koltuklarına koltuk kılıfı takmak, takoz, zincir ve çekme halatı bulundurmak, alkolmetreyi üfletmek ve daha sayamayacağımız pekçok önemli görev. Üüüff ne zor bir görev üstlenmişiz kardeşim.

Arıza'da ise, bu görevleri yapmamak istiyoruz. Arıza'daki görevimiz, Türkiye'nin ekonomik durumuna yön vermek bir de Kemal'le (Kemal Derviş'e samimiyetimden dolayı Kemal derim) samimiyeti geliştirip ileride güzel bir "indira" yapmak. Belli mi olur. Bakarsınız Arıza ileride Derviş'in de desteği ile "The Ariza" olarak dünya çapında birçok projeye imza atabilir.

Arıza'nın özellikle belirlediği ve ulaşmak istediği bir hedef kitlesi var mı?

Öncelikle bu soruyu surduğunuz için size şahsım ve ekibim adına bir teşekkürü borç biliyorum. Hemen belirteyim. Hedef kitlemiz öncelikle 0-6 yaş grubudur ve bu yaş grubuna bütün yaratıklar dahildir. Ha bir de ulaşmak istediğimiz Güney Amerika'daki Andromedalar, Glabakos Adası'ndaki mercan kümeleri ve Avustralya'da yaşayan koalalar var.

Zor olacak ama bunlara da ulaşmak istiyoruz. Bu yüzden bir motorlu kurye tuttuk. Arıza'yı motorsikletiyle dünyanın dört bir yanındaki abonelerimize ulştıracak. Uzaydaki abone çalışmalarımızda Tito bize yardım edecek. Mars temsilcisi olarak da Mustafa Topaloğlu ile prensipte anlaşmaya vardık. Tesislerimize gelip düz koşu yapan Topaloğlu'na yönetim kurulumuz da tam not verdi.

Aslında Topaloğlu hakkındaki son kararımızı kulüp doktorumuz Ahmet Oktay'ın çekeceği MR sonrasında netleştireceğiz.

Mevcut mizah dergileriyle karşılaştırıldığında Arıza nasıl bir konuma sahip olacak?

Arıza'nın hedef kitlesi belli. 26-45 doğu meridyenleri, 36-42 kuzey paralelleri arasında yer alacağız. Yer yer kıble ve keşişlemeden 3 ila 5 kuvvetinde esip, denizcilere ve karacılara bunu önemle duyuracağız. Arızalı durumlarda okuyucularımızı, servis yolundan sağ-salim gitmek istedikleri yöne ulaştıracağız.

Peki Arıza güldürecek mi, düşündürecek mi?

Arıza önce güldürecek, sonra düşündürecek, zaman zaman aptallaştıracak, kimi zaman okurlarıyla oturup hakiki odun ekmeği yapacak, yaprak döner kesecek, arabada midye satacak, televizyon tamir edecek, kısacası okurlarına kafayı yedirtmek için elinden geleni yapacak. Gerçi, zaten kafayı yemiş bir kitleye nasıl kafayı yedirteceğiz? Bu konuda uzmanlarımız derin bir araştırma içerisindeler.

Arıza kadrosunda kimler yer alıyor, bütün yazar-çizerleriniz İstanbul'da mı yaşıyor?

Kadromuzda alt yapıdan yetişmiş çok yetenekli elemanlarımız var. Fatih Kaçan (Küçük Fatih), Alpay Ocak (Fuji Alpay), Alper Ocak (Şifo Memet), Ahmet Oktay Berber (Jardel) gibi isimler ağabeylerini aratmamak için, deplasman meplasman demeden varlarını yoklarını ortaya koyacaklar.

Sorunuzun ikinci kısmına cevap vermek ise oldukça güç, "İstanbul'da mı yaşıyorlar" diyorsunuz. Bana öyle söylüyorlar, ama ben bu heriflerin bırakın İstanbul'da yaşamayı dünyada bile yaşadıklarından şüpheliyim. Mesela Fatih'in ciddi ciddi 'Büyükayı Yıldız Kümesi'nde yaşadığını düşünüyorum. Sadık Pala diye birisinin varlığından bile emin değilim, sanal bir tip olabilir. Mümin Durmaz, bir bilgisayar virüsü olabilir. Falan filan...

Velhasıl kadromuz, UEFA Kupası'nda ülkemizi en rezil biçimde temsil edebilme kabiliyetine sahip. Size söz veriyorum, eğer bir 'kutsal ittifak'la karşılaşmazsak, Arıza okurlarına; kale önü güzellikleri, opstrüksiyonlar, röveşatalar, uzun taç atışları seyrettirip onları mutluluktan mutluluğa garkedeceğiz. ("Gark"ı burada kola içtikten sonra çıkartılan boğaz sesi olarak algılamayınız.)

Röportaj: Havva Setanay İLHAN

 
Ustura, bir zamanlar üniversiteli gençlerin, her hafta çıkmasını sabırsızlıkla beklediği, Cumartesi günleri ilk iş olarak en yakın gazete bayiine gidip henüz mürekkebi kurumadan aldığı bir dergiydi. Hasan Kaçan ve arkadaşları Ustura'yla zor bir alanda at koşturmuşlardı. Zira onlar, müstehcen esprilere prim vermeden, sulu zırtlak mizah anlayışı dışında seviyeli ve kaliteli mizah yapabilineceğini ispatlamıştılar. Fakat bütün yayın organlarının başına gelebilecek ekonomik sıkıntılar, Ustura'nın da kapısını çalınca, Hasan Kaçan ve ekibi, derginin son sayısında okur kitlesini hüzne garkedecek bir veda yapmak zorunda kalmıştı. Kıvrak bir zekaya sahip olan usta karikatürist Hasan Kaçan, şimdi okurlarının karşısına mizahi kalite açısından Ustura'yı aratmayacak yeni bir dergiyle çıkıyor. Aylar süren hummalı bir çalışma sonucu harap ve bitap düşen Arıza ekibinin beyni Hasan Kaçan'la, çiçeği burnunda yeni dergileri Arıza'nın mizahi çizgisi üzerine konuştuk. Yayın dünyasına bir müddet ara veren Hasan Kaçan ve ekibi, "Arıza geliyorum demez" sloganıyla yeniden yola çıktı.

18 Mayıs 2001
Cuma
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED