MEHMET KOÇAK / FRANKFURT
AB ülkelerinde yeniden gündemin ağırlığını oluşturan "Türkiye'nin AB üyelik süreci", özellikle Hıristiyan demokrat siyasi çevresi tarafından "din farklılığı" ekseninde bir kampanyaya dönüştürülmek isteniyor.

Avrupalı sağcı siyasetçiler, Türkiye'nin AB üyeliği konusunu, "Avrupa'nın hangi değerlere sahip olduğu" konusuyla birleştirerek, "AB'nin temel kültür değerleri Hristiyanlığa dayanır. AB bir Hristiyan topluluğudur" vurgusunu slogan haline getirmeye başladılar. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı görüşleriyle tanınan Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel de, "Frankfurter Allgemeine Zeitung" gazetesine verdiği demeçte, AB'nin kültürel değerleri bakımından Hıristiyanlık dininden beslendiğin savunarak, "Avrupa toplum modelini ilgilendiren çoğu şeyin kaynağı Hıristiyanlıktır. Sevgi, hoşgörü, merhamet, dayanışma gibi değerler günümüzde de çok önemlidir. Bunların kaynağı sürekli hatırlanmalıdır. AB'nin genişlemeye ihtiyacı var ancak bu genişleme bu değerleri zorlamadan yapılmalı" dedi.

Schüssel, ayrıca "Avrupa'da bilimin ve eğitimin yayılmasını kiliselere borçlu olduklarını" da savundu. Schüssel, bir İslam ülkesi olan Türkiye'ye ise "tam üyelik" yerine "özel statü" verilmesini doğru bulduklarını belirtti.