AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ne geliyorsa başına yardımseverlikten geliyor!

Ukde kaldı... CHP'nin iki Bülent'ten çektiğini yazdım ama, Deniz Baykal-Bülent Ersoy tartışmasının tafsilatına giremedim.

Bülent Ersoy, "12 Eylül'de yasağımın kaldırılması için benden yüklü miktarda para isteyen kişi Sayın Deniz Baykal'dır" deyince, Baykal savunucuları önce bu paranın ücret-i vekalet karşılığında istenmiş olabileceğini, sonra da Baykal'ın böyle kirli-akçalı işlere bulaşmayacağını yazdılar.

Ben de aynı kanaatteyim.

Baykal'ın "kirli-akçalı işlere" bulaşmayacak kadar net biri olduğunu düşünüyorum.

Fakat, Baykal savunucuları, Ersoy'un sözlerini "suçlama", "karalama", düpedüz "gözden düşürme" olarak algıladılar. Savunmalarını da bu algılamaya göre yaptılar. Kimi, sanatçının cinsel kimliğini diline dolarken, kimi de işi ABD'ye ve Büyük Ortadoğu Projesi'ne kadar uzattı...

Ersoy'a sorarsanız, bunlar "karalama" maksadıyla söylenmiş sözler değildi... Sanatçı sadece yaşadıklarını ve "yasaklı dönemde" karşılaştığı güçlükleri anlatıyordu. Hangimiz o dönemde aynı güçlükleri yaşamamıştık ki!

Baykal önce böyle bir görüşme yapmadığını, Ersoy'u hayatında hiç görmediğini, bunun siyasi bir komplo olabileceğini söyledi ama, sonradan görüldü ki Ersoy'la tam dört kez, dört ayrı mekanda görüşmüş ya da karşılaşmış.

Şunu demek istiyorum:

Baykal savunucuları (bunlardan biri de amiral gemisinin kaptanıdır), Bülent Ersoy krizini iyi yönetemediler; tuhaf, çelişkili, ispatı mümkün olmayan açıklamalarla Baykal'ı daha da zor durumda bıraktılar.

Şimdi Baykal, kendisini "rüşvetçilerle pazarlık içinde" gösteren (ya da böyle algılanmasını sağlayan) Bülent Ersoy'dan 300 bin YTL (300 milyar lira) maddi tazminat istiyor.

Niye bu kadar yüksek?

Ben Baykal'ın yerinde olsam, başka tür çağrışımlara yol açacağı için, bu miktarı daha da aşağı çeker, sembolik bir düzeye indirirdim. Hatta, "ceza davasıyla" iktifa ederdim. Neyse, vardır mutlaka bir bildiği.

Konu mahkemeye intikal ettiği için tarafları (ve tabii kendimi) zor durumda bırakacak bir şey söylemek istemiyorum ama, Baykal'ın da bu meseleyi gereğinden fazla abarttığını düşünüyorum.

Çıkıp, "Önceden görüşmediğimi söylemiştim ama, Bülent Hanım'la müstakbel avukatı sıfatıyla bir-iki görüşme yaptım, yasağının kaldırılması için de yüklü miktarda bir parayı gözden çıkarması gerektiğini söyledim" dese mesele kapanacak, tartışmanın mihveri "yasakçılara" kayacaktı. Belki de talep edilen yüksek ücret yasakçılardan birinin cebine girecekti ve biz bugün o cebin sahibini tartışıyor olacaktık.

Ben, işin bu boyutlara varmasını Baykal'ın yardımseverliğine bağlıyorum. Baykal, muhtemelen, yasaklı sanatçı Ersoy'a yardım etmeye çalışmıştır ama iş ters tepmiştir, yani yanlış anlaşılmıştır.

Yardımsever Baykal'ın, Türk halkının sırtına 8,5 katrilyonluk fatura yükleyerek gözden kaybolan Uzanlar'a, "bazı siyasilerin, bazı yargı mensuplarının ve ordunun bir kesiminin desteklediği seçimlerin iptali sürecine kadar dayanmalarını" söyleyerek yardımcı olmaya çalıştığını, hatta Cem Uzan'a "Mandela gibi ol" tavsiyesinde bulunduğunu Nedim Şener yazmıştı.

Şunu iyi biliyoruz artık: Yardımseverliklerin yanlış anlaşıldığı bir siyasal süreçten geçiyoruz.

Baykal inşaallah Ersoy'a karşı hukuk mücadelesini kazanıp daha güçlü olarak partisinin başına geçecek ve CHP'yi "özlenen iktidar noktasına" taşıyacak.


10 Eylül 2005
Cumartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED