Yıllar var ki toplumsal 'bir fenomen' Hülya Avşar. Nasıl bir direnç geliştirirseniz geliştirin kimilerince 'arsız bir medya starı' olarak hayatınıza bir şekilde sızmayı başarmış biri. Her yer onun mülkü, sahnesi, vitrini. Her yerde o var; kalabalık ve gürültücü. Sinema, sahne, medya, reklamlar, televizyon şovları, dizileri, bir dönemin 900'lü hatları, adını taşıyan dergisi, uçan kuşların taşıdığı haberleri, magazin programlarında 'dan dan' başınıza vurulan lafları, polemikleri, kahkahaları, değil Türkiye'nin dünyanın en güzel kadını olduğu iddiaları, evlenmesi, doğurması, kocası, kocasıyla ilişkisi, aldatılması, susması, affetmesi, boşanması, Zehra'sı, annesi, kardeşi falanı filanı... sonuçta hepsi onun cephanesi.

1980'lerin başımıza musallat ettiği, 90'ların parlattığı, 2000'lerin kaçınılmaz kıldığı, kendini 'komple sanatçı' ilan eden bir kadın Hülya Avşar. Birinci seçildiği güzellik yarışmasında 'dul' olduğu için tacı başından alınan ama kaybını medyanın 'taçsız kraliçe' başlıklı haberleriyle kazanca çevirmeyi başaran 'bir kariyer planlamacısı'. Adına ya da mavi gözlerine yakılmış arabesk şarkıların bolca okunduğu ağlak filmlerde yıllarca rol aldıktan sonra 'cast'ı yüksek kalibreli oyuncularla dolu, sıkı filmlerde de rol kapacak ve gözünü Hollywood'a dikecek kadar giydiği 'star' elbisesinin gereğini yapan 'iyi bir oyuncu'.

İbrahim Tatlıses ve Tanju Çolak gibi 'kara kalabalık'tan çıkıp şöhrette zirve yapmış erkeklerle girdiği ilişkilerin ona sınıf atlatmayacağına erken uyanıp 'beyaz Türk' Kaya Çilingiroğlu ile yeni bir hayatın kapısını aralamayı, para ve şöhretin sökmeyeceği seçkin kesimin arasına karışıvermeyi akletmiş bir 'çilingir ustası'.

Hem 'cinselliğini özgür yaşayan kadın' imajı çizip hem de nikahsız çocuk doğurmayacak kadar gelenek ve göreneklere, yaşadığı toplumun değerlerine bağlı 'mazbut bir kadın'. Adını bir markaya, karnındaki bebeğini yüklü dolar hesabına çevirecek denli 'tüccar' kafasına sahipken yeri geldiğinde, topluma hırsın zararlarından, 'bir lokma bir hırka'nın erdeminden bahsedecek denli 'kanaatkâr'. Bir yandan kendi hayatını kendi kazanan, koca eline bakmayan 'güçlü kadın'ken, diğer yandan 'erkeğinin ayağını yıkamaktan yüksünmeyecek kadar itaatkâr'.

Bazen şımarık ve yırtıcı, bazen uysal ve hisli. Duruma göre her daim ayrı bir şeyin 'bir numaralı pazarlamacısı'. Kimi zaman 'kenar mahalle dilberi', kimi zaman 'hanımefendi'. İma ettiği gizli açık cinselliğin 'nesnesi' olmaktan 'öznesi' olmaya yönelen 'hızlı evrimcisi'. Hem erkeklerin değişmez 'arzu nesnesi', hem başka bir hayatı özleyen kadınların 'rol modeli'. İstatistiklerin en geniş yüzdelik dilimi.Yerli popüler kültürün tartışmasız kraliçesi.

90'larda serpilip sisteme eklemlenen ve hatta onu dönüştüren anlayışın 'cilalı bir ürünü'. Şehirlinin ve şehirli olma kültürünün değiştiği, sınıflar arası geçişkenliğin kolaylaştığı bir ortamda dikey hareketliliğin her türlü 'fantazya'ya açık, baş veren ucu. Tüketimin kutsandığı, popüler kültürün genleşip her alana sirayet ettiği yılların meşruiyet zemini gereksinmeyen, fırsatçı, kendi şansını kendi yaratabilen, kendinden menkul değeri.

Popüler kültür bir diktadır ve Hülya Avşar da bu topraklara özgü popüler kültürün 80'lerden 2000'lere değişmez, yenilmez, engellenemez, varlığı inkar edilemez popüler kültür 'şey'sidir. Hülasa; o bizim 'herşeyimiz'dir.

FADİME ÖZKAN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan