T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
6 5 7 ' L İ L E R A İ L E S İ | 28 OCAK 2006 CUMARTESİ | ||
|
20 Soruda Öğretmenlik Atamaları-1
Milli Eğitim Bakanlığı, 20 bin kadrolu öğretmen ataması yapacaktır. 25 Ocak'ta başlayan başvurular, 6 Şubat tarihinde sona erecek... Bugün, köşemize gelen soruları 20 başlık altında topladık... İlk beş soru şu an çalışan 17 bin sözleşmeli öğretmenin sorunlarına, diğer sorular ise öğretmen adaylarına ilişkindir. 1- MEB'de çalışan 17 bin sözleşmelinin hepsi atanacak mı? Milli Eğitim Bakanlığının gerek öğretmen atama modülünde gerekse de kılavuzda getirdiği bir yenilik sözleşmeli öğretmenlerce yanlış anlaşılmaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekmektedir, her sözleşmeli öğretmen kadroluya atanmayacaktır. Sözleşmeli öğretmenin kılavuza göre iki başvuru şekli bulunmaktadır: a- Kendi okulunu tercih etmesi: Bu halde; 1) Bulundukları ilin atanacakları alana açık olması 2) KPSS esas alınarak yapılacak sıralamaya göre atanacakları alanın "il" kontenjanına girmesi durumunda, aday kendi okuluna atanacaktır. Ancak sıralamaya giremeyen sözleşmeli öğretmenler atanamayacak ve okulunda 31.12.2006 tarihine kadar sözleşmeli olarak çalışmaya devam edecektir. Adayın kendi okulunu tercih etmesi halinde tek tercih hakkı olacak, diğer tercih bölümü sistemde pasif hale gelecektir. b- Farklı bir eğitim kurumunu tercih etmesi: Bu halde aday 10 tercih yapabilecektir. 2- Sözleşmeli öğretmen kadrolu öğretmenliğe atanırsa, sözleşmesini fesih edebilir mi? Kılavuzda yapılan açıklamaya göre, sözleşmeli öğretmen bulunduğu okuldan farklı bir eğitim kurumuna kadrolu öğretmen olarak atanmaya hak kazanması halinde, ders kesim tarihinden sonra yeni görev yerine başlayabilecektir. Ders kesim tarihi ikinci dönemin sonudur. Ancak şu hususu belirtmek gerekmektedir: MEB, öğrencilerin durumdan etkilenmemesi için bu açıklamayı kılavuza koymuştur. Diğer yandan, sözleşmeli öğretmenler Bakanlar Kurulu Kararı gereğince MEB ile sözleşme imzalayarak göreve başlamışlardır. Bu sözleşmeye göre öğretmenler bir ay öncesinden bildirmek kaydıyla sözleşmeli öğretmenliği bırakabilmektedir. Yani, başka bir eğitim kurumuna atanan sözleşmeli öğretmen istemesi halinde sözleşmesini fesih ederek yeni görev yerine gidebilir. 3- Sözleşmeli öğretmenin çalıştığı okul sadece kendisine mi görünecek? Evet, sözleşmeli öğretmenin çalıştığı okul sadece kendisine görünecektir. Ancak bazı adaylar sözleşmeli olarak çalıştıkları okulun başka adaylara da göründüğünü belirtmektedir. Bunun nedeni, okulun birden fazla boş normunun olmasıdır. 4- 'Sözleşmeli olarak okuluma atanmak istiyorum' diyenler, 11. tercihi işaretleyebiliyor mu? Evet, 'Sözleşmeli olarak okuluma atanmak istiyorum' diyenler 11. tercih hakkını işaretlemiş sayılmaktadır. 5- Bilgisayar programcılığı mezunları başvuru yapabilir mi? Kadrolu öğretmenlik atamalarına, lisans mezunları başvurabilmektedir. Ön lisans mezunu bilgisayar programcılığı mezunu sözleşmeli öğretmenler, 20 bin kadrolu öğretmen atamasına başvuramayacaktır. 6- Daha önce öğretmenlik yapanlar başvuru yapabilir mi? Kılavuzun 2.11 maddesinde yapılan açıklama göre daha önce öğretmenlik yapmış olup da öğretmenlikten asıl memur iken ayrılanlar en son bakanlık kararnamesinde yazan alana başvuru yapabilecektir. Bu durum daha önce Ziraat mühendisi vb. olmasına rağmen öğretmen olanlar için de geçerlidir. Diğer taraftan, daha önce öğretmenlik yapmış ancak çeşitli nedenlerle ayrılmış olup şimdi geri dönmek isteyenlerden, i- Öğretmen lisesi ve ilköğretmen okulu mezunlarının başvurusu kabul edilmeyecek, (Madde 2.9) ii- İki ve üç yıllık eğitim enstitüsü, eğitim yüksek okulu, eğitim ön lisans mezunu olup öğretmenlikte adaylığı kaldırılmış olanların başvurusu kabul edilecektir. (Madde 2.19) 7- Naklen öğretmen alımı var mı? MEB, öğretmen atamalarını naklen ve ilk defa olmak üzere ikiye ayırmıştır. Bu atamalarda naklen öğretmen alımı yapılmamaktadır. Diğer kurumlarda çalışan kişilerin MEB'in naklen öğretmen alım ilanını beklemesi gerekmektedir. Devam edecek Devlet Personel Uzmanlığı
Devlet Personel Başkanlığı, 1960'lı yıllarda, kamu personel yönetimine yön verilmek üzere kurulmuştur. Tüm hükümetler döneminde önemli görevler üstlenen Başkanlık son birkaç yıldır, önemli projelerin de yönlendiricisi konumunda... Özelleştirilen kamu kurumlarındaki personelin diğer kamu kurumlarına nakli, hükümet ile sendikalar arasında yılda bir kez yapılan toplu görüşmelerin koordine edilmesi, merkezi memur yerleştirmeleri ve görevde yükselme uygulamaları Başkanlığın son birkaç yıldır üstlendiği önemli görevlerdendir. Ancak, bu önemli görevlerin bir çoğuna ilişkin alt yapı önceki dönemlerde kurulmuş olup, AK Parti hükümeti dönemine damgasını vuracak yeni bir proje bulunmamaktadır. Sadece eski projeler devam ettirilmektedir. İki örnek yeterli olur diye düşünüyoruz: Birincisi; Başkanlığın, en önemli görevlerinden birisi olan sorun çözme fonksiyonundan uzaklaşmasıdır. Kamu kurumlarının görüş talepleri, madde hükümlerinin alt alta yazılmasından ibaret yazılarla cevaplanmaktadır. İkincisi ise; en önemli projelerden birisi olan ve Devlet Personel Başkanlığının merkezinde bulunması gerektiği kamu personel reformunun, adı geçen Başkanlıkta değil Başbakanlıkta yürütülmesi... Başkanlığın son üç yıldır içine girmiş olduğu bu rehavet ve fonksiyonsuzluk hem Başkanlık uzmanlarını hem de tüm kamu yönetimini etkilemektedir. Başkanlık uzmanları etkilenmektedir; zira Kurumun belkemiğini oluşturan Devlet Personel Uzmanları motivasyonsuzluktan dolayı yeni proje üretememekte, iş yapmamayı içeren ruhu içselleştirmekte veya verimli olabileceğini düşündüğü diğer kamu kurumlarına geçmektedir. Bugün, diğer kamu kurumlarında etkin pozisyonda görev alan Devlet Personel Uzmanlarının sayısı, tarihinin en yüksek seviyesindedir. Kamu yönetimi etkilenmektedir; çünkü görüş için başvurulan Başkanlık sorunları çözmemekte, mevcut sorunların çözümüne dair yeni proje de ortaya çıkarmamaktadır. Kamu reformu kapsamında gerek personel konularında gerekse de teşkilat kanunlarında yapılan değişikliklerin lokomotifi olması gereken Başkanlık, bu asli görevlerini yerine getirmekten uzak olduğu için, üç buçuk yıla yakın bir zamandır bir çok reform girişimi akim kalmıştır. "657'liler Ailesi" köşesi yazarı olarak naçizane önerilerimiz şunlardır: 1- Öncelikle kariyer meslek kapsamında olan Devlet Personel Uzmanlarının ek gösterge ve makam tazminatlarının, diğer kariyer meslek uzmanları ile (Başbakanlık, DPT, Hazine) eşitlenmesi yararlı olacaktır. Bu iyileştirmenin Devlet Personel Uzmanlarına hiçbir mali katkısı bulunmamaktadır. Hatta söz konusu değişikliğin yapılması halinde, emeklilik keseneği artacağı için, maaşları dahi bir miktar düşecektir. Ek gösterge ve makam tazminatına ilişkin düzenlemenin yapılması halinde kurumda emekliliği gelip de hala emekli olmayan uzmanların emekli olması sağlanacaktır. Bu düzenleme Devlet Personel Uzmanları üzerindeki, ayrımcılık hissi yaratan psikolojik blokajı kaldıracaktır. 2- Başkanlık karar alma kabiliyetine sahip olduğunu gösterir bir idari yapıya kavuşmalıdır. Bunun için üst yönetim yapısında ciddi değişiklikler yapılmalıdır. Yanlış yapmaktan korkmayan idari mekanizmalar ile kuruma bir gelecek vizyonu çizilmelidir. 3- Kamu personel yönetimi uygulama farklılıkları nedeniyle içinden çıkılamaz haldedir. Maaş, teşkilat ve özlük haklarında yaşanan karmaşanın sona erdirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Başkanlığın konumunun daha etkin bir hale getirilmesi gerekmektedir. Devlet Personel Başkanlığının ve Devlet Personel Uzmanlarının etkin hale getirilmesi, günü kurtaran düzenlemelerle içinden çıkılmaz bir hale gelen kamu personel yönetimi açısından oldukça yararlı olacaktır.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |